NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

SAVAŞ DEĞIL SPOR YAPILIYOR

Spor dostluktur, barıştır, sevgidir sözlerini çok duymuşuz. Ama maalesef teoride doğru olan bu söylem, pratikte ne yazık ki karşılık bulmuyor, uygulanmıyor. Özelikle Uluslararası müsabakalarda ülkemizin milli takımı taraftarlarıyla birlikte, spor değil, sanki savaşa gidiliyor, savaş yapılıyor. Oysa sonuçta oynanan bir maçtır. Üç ihtimalli olan spor müsabakalarında alınan sonuçlar aşırı bir gerilemeye milliyetçiliğe neden oluyor.  Galibiyetle sanki dünya feth edilmiş gibi büyük bir sevinç duyuluyor. Yenilgi halinde ise çok büyük bir üzüntü duyulmasına neden oluyor. Her iki duygu durumu da temelinden hatalıdır ve yanlıştır. Doğru olan durum kişisel yaşantılar da olduğu gibi, toplumsal kolektif, milli yaşam da müsabakalarda galibiyet halinde ne aşırı derecede çok sevinmeli, veya mağlubiyet halinde çok üzülmemelidir. Uluslararasında yapılan araştırmalara göre milli maçlarda en çok duygusal olan, bir futbol maçını adeta bir savaş gibi algılayan Türk taraftarı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum bu haleti ruhiye iyi bir durum değildir.  Spordaki sonuçları çok büyütmek aşağılık kompleksi oluyor. Ayrıca spor müsabakalarında başarı önünde bir engel teşkil eder,  bunu böyle bilmekte yarar vardır. Milli takım nezdinde bunun son somut örneği Türkiye Avusturya milli takımları arasında yaşandı. Türk milli takımı zorla olsa da Avusturya milli takımını yenerek Avrupa futbol turnuvası maçında çeyrek finale yükseldi. Normal bir durumda her Türk vatandaşının bu skora, galibiyete sevinmesi gerekir. Ancak maç sonrası Milli takımın iki golünü atan, oyuncusu Merih Demiral yaptığı bozkurt işareti ile bu galibiyete Türkiye halkları nezdinde gölge düşürmüştür. Zira bozkurt işareti ırkçı ve milliyetçi MHP ile ülkü ocaklarının işaretidir. Bu Türk halkının tümüne mal edilemez. Son seçimlerde MHP'nin aldığı oy ancak yüzde beş civarındadır. Böyle yapılırsa bir CHP taraftarı bir futbolcu milli maçta altı ok işareti yaparsa ne olur, futbol alanında bölünmeye yol açar. Böyle olunca milli maçlarda alınan başarıya herkes sevinmeyebilir. Demiral Yaptığı hareketin doğru olduğunu savunmuş " Ben Türküm, bunu iliklerime kadar hissediyorum. Yaptığımdan pişman değilim' diyor. Diğer bir başka Türk milli takımı futbolcusu daha ilginç, daha düşündürücü, ırkçılık konusunda savımızı güçlendirecek bir söylemde bulunuyor, "Milli maça çıktığımda mehter marşı dinliyor, adeta savaşa çıkıyorum. "demecini veriyor. İktidar yanlısı medyada Demiral'in  bu hareketi adeta göklere çıkartılıyor. Ama Diyarbakır Amed spor maçı sonucu galibiyet sevincini yasayan Amed sporlu futbolcu Deniz Naki zafer işareti yapınca, yine bu ırkçı besleme medya, bu futbolcu hakkında adeta bir linç girişiminde bulunuyor. Deniz Naki şehrini, ülkesini terk etmek zorunda kalıyor. Avrupa’ya yerleşiyor. Beyler Türkiye’nin birliği bütünlüğü bu şekilde çifte standartla olmaz. Asıl siz bu ülkenin bu halkın birlikteliğine zarar veriyorsunuz. İkinci büyük skandal, daha doğrusu ırkçılığını verdiği demeçle ilan eden, Büyük Birlik Partisi genel başkanı Mustafa Destici yapıyor. Destici Alman milli takımında oynayan Urfa Viranşehir'li bir futbolcu bir soru üzerine Kürt olduğunu söylüyor. Bunun üzerine Destici, kükrüyor kendine geliyor. Kürdüm dediği için bu futbolcunun derhal vatandaşlıktan çıkarılmasını istiyor.  Futbolcunun annesi bir açıklama yapıyor,  "Oğlum Almanya'da doğdu Türk vatandaşı değil' diyor. Nedir bu ırkçılık izahı analiz ister. Besleme medya'nin bazi kalemşörleri Türkiye Avusturya'yı yenmesi üzerine 12 Eylül 1683 ikinci Viyana savaşında alınan yenilginin öcü alındı diyor. Nasıl bir psikoloji anlamak zor. Ama bilinen bir gerçek bu mantıkla bir yere varılamaz; gülünç duruma düşülür. Sonuçta futbolda bir galibiyetle veya Avrupa şampiyonu olmakla başarılı olunmuyor, zafer kazanmış olmuyor. Asıl gerçek zafer başarı, bir ülkenin teknolojide, adil bir gelir dağılımında, yargıda, hukukta başarılı olmasıdır. Halk çoğunluğunun refah içinde yaşamasıdır Futbol konusunda bir anekdotla yazımızı bitirelim. İspanya’yı kırk yıl faşist bir rejimle yöneten general Franko'ya sormuşlar, bu kadar uzun bir süre bu ülkeyi adaletsiz bir şekilde nasıl yönelttim, cevap veriyor, üç f ile yönettim. Bunlar Futbol, Fiesta, (Müzik) Festival diyor. Birgün yine danışmanlarına bana yüz bin kişilik bir uyku tulumu hazırlayın diyor. Danışmanları, bu kadar büyük bir uyku tulumu olurmu diyorlar, anlamadınız diyor, o uyku tulumu yüz bin kişilik stadyumdur, diyor. Böylece halk futbol ile oyalanır diyor. Futbolun egemen sınıf tarafından böyle bir yararı ve özelliği de olduğunu bilmekte yarar vardır.
Ekleme Tarihi: 05 Temmuz 2024 - Cuma

SAVAŞ DEĞIL SPOR YAPILIYOR

Spor dostluktur, barıştır, sevgidir sözlerini çok duymuşuz. Ama maalesef teoride doğru olan bu söylem, pratikte ne yazık ki karşılık bulmuyor, uygulanmıyor. Özelikle Uluslararası müsabakalarda ülkemizin milli takımı taraftarlarıyla birlikte, spor değil, sanki savaşa gidiliyor, savaş yapılıyor. Oysa sonuçta oynanan bir maçtır. Üç ihtimalli olan spor müsabakalarında alınan sonuçlar aşırı bir gerilemeye milliyetçiliğe neden oluyor.

 Galibiyetle sanki dünya feth edilmiş gibi büyük bir sevinç duyuluyor. Yenilgi halinde ise çok büyük bir üzüntü duyulmasına neden oluyor. Her iki duygu durumu da temelinden hatalıdır ve yanlıştır.

Doğru olan durum kişisel yaşantılar da olduğu gibi, toplumsal kolektif, milli yaşam da müsabakalarda galibiyet halinde ne aşırı derecede çok sevinmeli, veya mağlubiyet halinde çok üzülmemelidir. Uluslararasında yapılan araştırmalara göre milli maçlarda en çok duygusal olan, bir futbol maçını adeta bir savaş gibi algılayan Türk taraftarı olduğu ortaya çıkmıştır. Bu durum bu haleti ruhiye iyi bir durum değildir.

 Spordaki sonuçları çok büyütmek aşağılık kompleksi oluyor. Ayrıca spor müsabakalarında başarı önünde bir engel teşkil eder,  bunu böyle bilmekte yarar vardır.

Milli takım nezdinde bunun son somut örneği Türkiye Avusturya milli takımları arasında yaşandı. Türk milli takımı zorla olsa da Avusturya milli takımını yenerek Avrupa futbol turnuvası maçında çeyrek finale yükseldi. Normal bir durumda her Türk vatandaşının bu skora, galibiyete sevinmesi gerekir.

Ancak maç sonrası Milli takımın iki golünü atan, oyuncusu Merih Demiral yaptığı bozkurt işareti ile bu galibiyete Türkiye halkları nezdinde gölge düşürmüştür. Zira bozkurt işareti ırkçı ve milliyetçi MHP ile ülkü ocaklarının işaretidir. Bu Türk halkının tümüne mal edilemez. Son seçimlerde MHP'nin aldığı oy ancak yüzde beş civarındadır. Böyle yapılırsa bir CHP taraftarı bir futbolcu milli maçta altı ok işareti yaparsa ne olur, futbol alanında bölünmeye yol açar. Böyle olunca milli maçlarda alınan başarıya herkes sevinmeyebilir. Demiral Yaptığı hareketin doğru olduğunu savunmuş " Ben Türküm, bunu iliklerime kadar hissediyorum. Yaptığımdan pişman değilim' diyor. Diğer bir başka Türk milli takımı futbolcusu daha ilginç, daha düşündürücü, ırkçılık konusunda savımızı güçlendirecek bir söylemde bulunuyor, "Milli maça çıktığımda mehter marşı dinliyor, adeta savaşa çıkıyorum. "demecini veriyor.

İktidar yanlısı medyada Demiral'in  bu hareketi adeta göklere çıkartılıyor. Ama Diyarbakır Amed spor maçı sonucu galibiyet sevincini yasayan Amed sporlu futbolcu Deniz Naki zafer işareti yapınca, yine bu ırkçı besleme medya, bu futbolcu hakkında adeta bir linç girişiminde bulunuyor.

Deniz Naki şehrini, ülkesini terk etmek zorunda kalıyor. Avrupa’ya yerleşiyor.

Beyler Türkiye’nin birliği bütünlüğü bu şekilde çifte standartla olmaz. Asıl siz bu ülkenin bu halkın birlikteliğine zarar veriyorsunuz. İkinci büyük skandal, daha doğrusu ırkçılığını verdiği demeçle ilan eden, Büyük Birlik Partisi genel başkanı Mustafa Destici yapıyor. Destici Alman milli takımında oynayan Urfa Viranşehir'li bir futbolcu bir soru üzerine Kürt olduğunu söylüyor.

Bunun üzerine Destici, kükrüyor kendine geliyor. Kürdüm dediği için bu futbolcunun derhal vatandaşlıktan çıkarılmasını istiyor.  Futbolcunun annesi bir açıklama yapıyor,  "Oğlum Almanya'da doğdu Türk vatandaşı değil' diyor. Nedir bu ırkçılık izahı analiz ister. Besleme medya'nin bazi kalemşörleri Türkiye Avusturya'yı yenmesi üzerine 12 Eylül 1683 ikinci Viyana savaşında alınan yenilginin öcü alındı diyor. Nasıl bir psikoloji anlamak zor. Ama bilinen bir gerçek bu mantıkla bir yere varılamaz; gülünç duruma düşülür. Sonuçta futbolda bir galibiyetle veya Avrupa şampiyonu olmakla başarılı olunmuyor, zafer kazanmış olmuyor. Asıl gerçek zafer başarı, bir ülkenin teknolojide, adil bir gelir dağılımında, yargıda, hukukta başarılı olmasıdır. Halk çoğunluğunun refah içinde yaşamasıdır

Futbol konusunda bir anekdotla yazımızı bitirelim. İspanya’yı kırk yıl faşist bir rejimle yöneten general Franko'ya sormuşlar, bu kadar uzun bir süre bu ülkeyi adaletsiz bir şekilde nasıl yönelttim, cevap veriyor, üç f ile yönettim. Bunlar Futbol, Fiesta, (Müzik) Festival diyor. Birgün yine danışmanlarına bana yüz bin kişilik bir uyku tulumu hazırlayın diyor. Danışmanları, bu kadar büyük bir uyku tulumu olurmu diyorlar, anlamadınız diyor, o uyku tulumu yüz bin kişilik stadyumdur, diyor. Böylece halk futbol ile oyalanır diyor. Futbolun egemen sınıf tarafından böyle bir yararı ve özelliği de olduğunu bilmekte yarar vardır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.