Rahmet ayı Ramazan ayını geride bıraktık. Ramazan ayı boyunca kutsal beldelerdeydim. Gitmeyenlere Rabbim nasip eylesin. Kaldığım süre içerisinde otel adalarında ve lobideki televizyonlarda üç dört Türk kanalı vardı. Taraflı oldukları için hiç birini seyretmedim. Evimde de aynı ambargom devam ediyor. Gazete hiç okumadım tarafsızların bazen başlıklarına baktım. Sanal âlem okuyuculuğunu hiç sevmem. Gündemlerden bir hayli uzak kaldım. Hani derler ya Aynel yakin ilmel yakin benimki de Aynel yakindir. Umreden izlenimlerim çoktur. Kısaca özetleyeyim. Mekke’de bir Milyon TL YI Dövizcide bozdurdum altı yüz riyal aldım. Paramızın değeri çok düşüyor. Bir Milyonda en az birisi dört yüz liramızı çalmış, çalanlara hakkım zıkkım olsun.
Her Yıl İslam Ülkelerinden gelen umrecilerin belki en çoğu Türkiye umrecileri idi. Bu sene ise tam tersi Türkiye umrecileri geçen yıla göre üçte iki eksikti. Nedeni bazıları pembe tablolar çizse de ekonomik krizdendir diyebilirim. Mekke, Medine de inen Kur’an Ramazan ayı boyunca okundu ne yazık ki, anlatılmadı. İstisnalar hariç İslam ülkelerinin hepsi ayni tablodaydı. Tüm sıkıntıların, açmazların anahtarı da burada Kur’an okunacak, anlaşılacak, anlatılacak ve yaşanacak, başka çaresi yoktur. Şirk rejim ve soygun düzenleri bunlara pek fırsat vermiyor. Vitrinlik bir Din anlayışı, uyduruk bir hevesle de olsa bize misafir olan Ramazan ayı bizden ayrıldı. On bir ayı nasıl geçireceğiz diye bize çok şeyler kazandırdı, bizden razı olarak ayrılmışsa ne ala bunu da bilen Allah’tır. Yaşayış tablomuz çok iyi görünmüyor. Müslümanlar geçmişte çok sıkıntılar çekti. Saymakla bitiremeyiz tam bir mazlumiyet ve kölelik, kula kul olma anlayışı, bugünkü tablo O habis tabloyu aratmıyor. İğne ile kuyu kazınarak, bahadırlar bedeller ödeyerek bu günlere geldik. Verilen dünya nimetlerin kıymetini bilmedik. Pardon denmez, isyanda devam edilirse, yönetimler, el değiştirebilir. O zaman ah vahların hiçbir faydası da olmaz.
Rahmetli Necip Fazıl, isyanla, tuğyanla geçen bir Ömrü şöyle tarif eder “Tam otuz Yıl saatim çalışmış, ben durmuşum. Gökyüzünden habersiz uçurtma uçurmuşum.” Geçmişte adalet isteyenler fırsat ele geçince belki kasıtlı adaletsizlik yeri göğü inletiyor. Geçmişte garip Gürebadan bahsedenler bugün sistemin ballı peteklerine konmuş arkasına bile bakmıyor. Geçmişte işsizlikten bahsedenler bugün Milyonlarca işsizi üstelik diplomalı işsizleri ne kale alıyor nede çözüm üretiyorlar. İşkur’a bir uğrayın sanki aş evleri, emekli, sabit gelirli zekâta muhtaç olmuş durumda. Faiz balyozu her ferdi inletiyor. Zina meşru hale gelmiş, toplu ulaşım araçlarında, parklarda, sokakta bile kadınlara taciz haberlerini okuyoruz. Ulema geçinenlerin çoğu suskun, kanunlarla, söylemlerle, yönetmeliklerle bu vahşetler önlenemiyor.
Yazımın özeti başlıktaki üç kelime düştüğümüz tabloyu özetliyor. Müslümanlar para gördüler keseler doldu dava hak hukuk diye her şeyi unuttular dünyevileştiler. Sistem mevki makamları da Müslümanları sarhoş etti etmeye de devam ediyor. Toplum içinde yaşıyoruz ayağı yere basmayanlar, anlatılacak VİP sevdalıları toplum dertlerini at gözlüğü ile görürler. Pahalılık, işsizlik toplumu kavuruyor. Dar gelirlinin alım gücü kalmadı, piyasa parasız hep dış etkenlerden bahsedilir kolay yol. Ülkemiz tarım ülkesi Patates, Soğan, et, buğday ithal etmek kanımıza dokunmuyor mu? Cikcaklarla düzelme olmaz. Bu konuda tarım Bakanımızın çabaları var hayra vesile olur inşallah.
Siyaset dili halen çok ayrıştırıcı ülke insanının birlik beraberliğe ihtiyacı var. Oy avcılığı uğruna ayrıştırma, toplum için en büyük yıkımdır. Hepimiz ayni gemideyiz bazıları delicilerle gemiyi delmeye çalışıyor. Bana ne diyebilir miyiz? Acılar Coğrafyasında yaşıyoruz.” İhtilafa düşerseniz rüzgârınız(Kuvvetiniz) gider. ”Enfal S. Ayet 46 Rabbimizin emridir. Âlimlerimiz hiçbir etki altında
kalmadan hakkı haykırsın. Dini düzene değil, düzeni dine uydurmayı telkin etsin. Emekliye çifte zam diye bazı hovardacılar manşet atıyor. Zam toplamı iki kilo et parasıdır. Güldürmeyin dil hun emekliyi. İktidar olup, muktedir olamayanları Allah kese, Masa, Nisa ile imtihan ediyor. İmtihanı verenlere ne mutlu… Vesselam.