Başlıktaki ifade Üstat Bediüzzamana ait. Hal ile kal iki kelime, Manası çok şey ifade eder. Hal, söylemekten ziyade, yaşamayı, yerine getirmeyi ifade eder. Konuşan konuşuyor, Camideki hatipten, Vaizden tutun, topluma elbise biçmeye kalkışan televizyon vaizlerine, hatiplerine, siyaset lider ve sözcülerine, köşe yazarlarına kadar her kes konuşuyor. Söylemler kulağa hoş geliyor. Kal ile söylenenler çoğu zaman bir birine uymuyor. Eylemle söylem bir birinden çok uzak kalıyor. Bütün söylemlerimizde rızayı İlahi olmalıdır. Günü kurtarmak, anlık nefsi sevindirmek, çözüm odaklı çıkmazları aşmaz. İnsanın düşmanlarından biride dildir. Kişinin söylediği söylemidir. Bu dil insanı saptırdığı, düşman çoğalttığı gibi. İnsanların kalplerine merhamet’de koyabilir. Hamasi nutuklar, siyasi manevralar toplum fertlerinde pek yer bulmaz. Kabaran sabun köpüğü gibi anlık sevinç olabilir sönmesi ise an meselesidir.
Bu günlerde Cumhuriyet bayramını kutluyoruz. Çok nutuklar atıldı atılacak. Ülkemiz kurulurken sistemin adı Cumhuriyet konuldu. Demek taşlar tam yerine oturmamış ki, ülkemiz çok sorunlarla boğuşuyor. Bir zamanlar başörtüsü sorunu vardı. Mücadele sonucu şimdi öyle bir sorun yok. Bu badireyi atlatanlardan Allah razı olsun. Şimdi gençliğe bakıyoruz kapalı çıplaklık çoğalmış. İmam Hatip, İlahiyat öğrencileri dâhildir. Milli Eğitim Bakanımız açıklamalar yapıyor. Her şey düzelecek falan filan. Değişen hiçbir şey yok. Demek temelde bir sorun var oda maddeci eğitim sistemidir. O değişmedikçe, önce Ahlak sonra Maneviyat ilkesi olmadıkça hiçbir şey düzelmez. Yine eylem ve söylemle bocalanıyoruz. Adalet bakanımız Yargı paketinin nimetlerinden bahsediyor. Halka yansıyan bir şey yok ki, somut olan avukatlara yeşil pasaport verilecekmiş, sadece bu iyileştirme mağduriyetleri gidermiyor. 28 Şubat mağdurları,12 Eylül mağdurları, Sivas ve Baş bağlar mağdurların mağduriyetlerinin çoğu hala giderilmemiş. Geçmişte Başörtüsüne karşı olan bir siyasetçi geldiğimiz noktada o zamanlar başörtüsü sorununu ülke meselesi haline getirmiştik. Yaptığımız yanlıştı isteyen istediği gibi giyinsin diyordu.
Ülke meselesinin birinci maddesi terördür. Hayatımız bu lafızları duymakla geçti.Teşhis tedavi yanlış olursa bu lafızları daha çok duyacağız.Geçen Cuma günü tüm camilerimizde hutbe ve vaizlerinde söylemle Barış harekatını methederek kahraman Ordumuz destan yazdı dediler. Ordumuz her zaman kahramandır. Tüm kumpaslara rağmen... Bazıları teröre Osmanlı tokadı vurduk dediler. Maşa paşayı ayırt etmeden. Mühim olan Paşalara ( ABD. AB. İSRAİL RUSYA. NATOYA ) Osmanlı tokadını vurmaktır. Bu hainler ikiyüzlüler harekât sonrası safını belli ettiler. Söylemleri ortada. Terörün hamisi bunların ta kendileridir. Bizi de diğer İslam ülkelerine benzetmek için her an bunlar pusuda beklemekte uzun vadeli çıkarları bulunmaktadır. Bu hainlerden dost olmaz, bunların ipi ile kuyuya inilmez. Yöneticilerimizin ferasetle bakmaları, ona göre tedbir almaları gerekir.
Suriye olayı bir bataklıktır. Giriş zevkli, kolay olabilir. Çıkış zordur. Terörün bitmesi terörist severlerin bu sevicilikten vazgeçmesi ile mümkündür diye düşünüyorum. Savaş ölüm demektir, maddi kayıp demektir. Ordumuz salalarla, dualarla,, fetih surelerini okumakla bu halkça uğurlanırken, bu kahramanlığı hiç kimsenin siyasi hanesine artı eklemesi, beklemesi halkça nahoş karşılanır unutmayın. Aktörlerce mazlum Suriye halkına bir elbise biçilmek isteniyor, uyar mı uymaz mı? zaman gösterecek. Temennimiz bir damla kanın akmamasıdır. Söylemle Birileri Ekonomi şaha kalkmış diyor. Ayakları yere basmayanlar, kat yatlarda hayat
sürenler, geçim sıkıntısından inim inim inleyenleri bu elit takımı anlamaz. Kâğıt üzerinde, rakamlarla Ekonomimiz uçuruluyor. İşsizlik, zamlar alt tabakanın alım gücünü sıfırlanmış. Söylemler açları doyurmuyor. Ciddi çözümler aranmalıdır. Biz yönetilenler olarak Kalden ziyade hale bakarız. Söylemlerle eylemler bir birine zıtsa kangren olmuş sorunlarla boğuşuyoruz demektir.
Gençlik helake gidiyor önlemler alınmalı, Aile yuvaları yıkılıyor. En büyük etken İstanbul sözleşmesidir. Aile için aynen atom bombası gibidir Terörle Irkçılıkla, Ambargolarla kuyumuzu kazmakla, Müslümanları alt edemeyenler sinsi tuzaklarla bizi yıkmaya çalışıyorlar Aile en büyük varlık ve müessesemizdir. O aile yıkılırsa toplumda yıkılır. Yazımı bir İslam âliminin anısı ile bitiriyorum. Bu âlim Zembilli Ali efendidir. Osmanlının mümtaz âlimlerindendir. Dönemin Osmanlı padişahlarından Kanuni Sultan Süleyman’dır. Kendi Parası ile İstanbul’a 40 Çeşme yaptırır. Fakat Kanuni Avrupa’dan kanunlar almış, her iki olaydan büyük âlim haberdar. Fırsat kolluyor bir gün fırsatını buluyor. Kanuni Zembilli Ali efendiye malımdan İstanbul’a tam kırk çeşme yaptırdım der. Âlimin cevabı manidardır.” Hilafi şeriat kanunlar (Şeriat dışı kanunlar) Avrupa’dan getirdiğin cihetle, İstanbul’a öyle bir B…k sıçtın ki, o getirdiğin suların cümlesi üzerinden akıp geçse yüz senede temizlenmez der.” Sikkei tasdiki gaybi S.159 Bediüzzaman. Avrupa hayranlarına duyurulur. Düsturumuz kal den ziyade hal ile olmalıdır… Vesselam.