31 Mart 2019 Tarihinde Ülkemizde yerel seçimler yapıldı. Seçimin isli dumanı halen devam ediyor. Bu seçimde kim kazanmış, kim kayıp etmiş pek umurumda değil, Siyaset arenasında Milli görüş anlayışı dışında kimseyi alkışlayacak da değilim. Yaşadığımız ülke adına bazı hususları arz etmek vatandaşlık görevi olsa gerek. Siyaset yönetim anlayışıdır. Partilerde bunun yarışçılarıdır. İnanmadığım Demokraside böyle, seçilenleri halk seçer ve halk son sözünü söyler, söyledi. Her kesin saygı göstermesi gerekir. Seçimde kazanan kaybeden olur kazanırken sevinç çığlıkları atmak, kaybedince faturayı başkasına kesmek en kolay bakıştır. Kaybeden niçin kayıp ettim demesi, hatalarını anlaması gerekmez mi? Bizde böyle değil kör bir inadımız var İlla benim olsun anlayışı. Bizde seçimler siyasetten en çok Politika endekslidir. Politikada her yol mubahtır.
Kim güçlü ise o haklıdır. Siyaset dili iki aydan daha fazla 82 Milyon İnanın beynini götürdü. Yalanlar yapılamayacak vaatler, hakaretler, iftiralar, başta beka sorunu, ırkçı söylemler, tehditler,İsraflar vs. söylemleri her gün uçuştu gitti. Seçimde bitti Millet görevini yaptı. Verilen oylarla seçilenler taltif edildi. Emanetler tevdi edildi daha ne istiyorsunuz. Ülkenin birikmiş çözüm bekleyen iç ve dış sorunları varken, halen ayni temponun devam etmesi ülkemiz adına iyi bir alamet değildir. Büyük şehirlerin bazılarında iktidar partisinin kayıp etmesi birkaç sebeple açıklanabilir. Samimi olarak söylüyorum Sayın başkan gecesini gündüzüne katarak seçim çalışması yapmasaydı aynı oyu yine alırdı. Peki, İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Mersin, Hatay gibi illeri niçin kayıp etti veya düşük oy aldı? Âcizane görüşüm birinci neden siyaset dilinin sert olması, ayrıştırıcı olması, ırkçı söylemlerin uçuşması, beka sorunu var denmesi, en önemlisi metal yorgunluktan görevden alınan Başkanların bıraktığı iz, son neden havuz medyasının tek taraflı sarhoşçasına acımasız, taraflı tutumu diyebiliriz.
Seçimler bitti şimdi geçim zamanı dedim gerçekten öyle ülke sorunları çok birikmiş, çözüm bekliyor, insanlar aş iş peşinde, bir tarafta seçim bir tarafta ise geçim. Geçim olmasa seçimde sağlıklı olmaz. Zamlardan mutfak tüpü seçim sandığını patlatmıştır. İşsizlik had safhada milyonlarca Üniversite genci işsiz asgari ücretle iş arıyor bulamıyor. Madem her ile üniversite açtınız kuluçka gibi üretilen mezun gençliğe iş bulmak iktidarın görevidir. İnşaat sektörü tam durmuş. Elektrik su, doğalgaz, telefon, internet faturaları çok kabarık, ödemelerde çok sıkıntılar var. Konut kiraları ödenmez durumda, Pazarlarda sebze meyve cep yakıyor, Emekli zekât almaya muhtaç, gençlik maneviyattan yoksun. İnternet, uyuşturucu, televizyonun ifsat Programları gençlik için mayın tarlası, aile yuvaları yıkılıyor. Kadına pozitif ayrımcılık adı altında uygulanan sınırsız nafaka sorunu aile yapısını dinamitliyor. Akaryakıt zammı, tüm tüketim mallarını zamla etkiliyor.
Bu kadar kemer sıkmanın da bir haddi var. Döviz her gün inişli çıkışlı atışını devam ediyor. Ülkemiz tarım ülkesi, İran ve Mısırdan soğan ithal ediyoruz, eti de bazen ithal ediyoruz. Bu tablo yüzümüzü neden kızartmıyor. Enflasyon yüzde yirmilerde, pembe tablolar dar gelirli için sadra şifa değil, siyasi çekişmeleri bırakarak toplum sorunlarını çözmek için kollar ne zaman sıvayacaksınız?. Seçilenlerle ilgili birkaç kelamla yazıma son vereceğim.
Ey seçilenler..! Sorunların çözümünde en büyük görev size düşüyor. Toplumdan bir vekâlet bir emanet aldınız. Çözümler için hemen kolları sıvayın. Halktan biri dediniz Memleket işi dediniz gönül işi dediniz. Millet malı yetim malı gibidir. Ne yiyin nede yedirin. Ayrımcılık yapmayın. Seçildiğiniz ilde ilçede beldede seçildiğiniz partinin seçileni değil her kesin başkanı olduğunuzu ispat edin. İnsanlardan değil, Allahtan korkun. Unutmayın mazlumun ahı indirir şahı, göreve ceketle oturun palto ile ayrılın, seçimle gelen seçimle gider, seçimi bırakın geçim konularına çözümler üretin… Vesselam.