Öncelikle Kurban Kesmek Dinimizin buyruklarındandır. Mal ile yapılan bir ibadettir. Yani İslam’ın belirlediği ölçüde birikimi ve kazancı olan müminlerin Kurban kesmesi gerekir.
Şafii mezhebinde sünnet hükmünde olduğu için orta halli bir Şafii Müslüman ömründe bir defa dahi Kurban kesse bu rüknü yerine getirmiş sayılacaktır. Hanifi mezhebinde ise zenginlerin maddi durumu yerinde olanların her Kurban Bayramında kesmesi gerekir.
Birde bir insan falan işim olursa Kurban keseceğim, şu duam kabul olursa Kurban Keseceğim diye akitte bulunursa; o zaman da hangi mezhebe mensup olursa olsun; sözün yerine getirilmesi dinin emri olduğu için Kurban farz hükmünü alır. Yani Adak Kurbanı adayan kişi için farzdır.
Kurban kesildiğini zaman bu Kurban eti 3 parçaya ayrılır. 1 parça fakirlere dağıtılır. 2. Parça akrabaya konu komşuya dağıtılır. 3. Parça ise ev halkına ayrılır.
Hz. Ayşe Validemiz bir Kurban Bayramında Efendimizin yaşlılık döneminde bu taksimi kendisi yapmış fakat dinimizin buyurduğu şekilde tam olarak 3 hisseye bölmemiştir. Sonra gelip yaptığı taksimi anlatıp Efendimize durumu şu sözlerle bildirmiştir:
- Ya Muhammed (S.A.V) bütün kurbanı dağıttım sadece bize şu but kaldı.
Resulullah da şu şekilde cevap veriyor Hz. Ayşe’ye:
- Desene Ayşe bu but un dışındakiler(dağıttıkların) asıl bize kaldı.
Peygamber Efendimiz bu sözleri ile bu öğretileriyle yapılan et(gıda) yardımının Allah katında bir karşılığının olduğunu ve asıl Dünya’da ellerine geçen gıdanın değil o iyiliklerin baki olduğunu vurguluyor.