Değerli okurlar, bilinen şeyleri, tekrarlamak insana bıkkınlık verir. Çünkü hayat sosyal siyasal olduğu kadar daha önemli olan sağlıktır. Sağlıklı yaşamdır. Ama toplum ve birey olarak sanırım sağlığımız üzerine fazla düşünmüyor araştırma yapmıyoruz. Bir örnek vermek gerekirse... Nişasta bazlı şekerin sağlığımıza son derece zararlı olduğu hakkında tahminim milletimizin çoğunun haberi yok.
Sağlık hizmetlerinin kaliteli olması veya olmaması sonra gelir. Asıl önemlisi toplumsal sağlığımızı yakından ilgilendiren gıda sanayinde nerdeyse tümünde sağlığa zararlı mısır şekerinden üretilen früktoz kullanıyor. Batı ülkelerinde bu madde ya yasaklanmış yada 1 oranı gibi zararsız bir durumda...
Ülkemizde maalesef bu oran 15 civarında. İnsan sağlığı ile ilgili diğer önemli bir konuyu geçenlerde tesadüfen bir gazete haberinde okudum itiraf edeyim yeni haberim oldu. Bu nedenle bilgi oranımız yetersiz. Malum Zaten çok okumayan bir toplumuz. Hele gazete okuma oranı kırk yıldır tabir caizse bir arpa boyu yol gitmemiş. Nüfusun neredeyse ikiye katlandığı bu süre içersinde, yanılmıyorsam yine beş milyon civarında gazete satılıyor. Haklı olarak denilebilir, başlıkta ki yazıyla gazete okuma oranı arasında fark nereden çıktı...
Şundan çıktı, Her ne kadar gazeteler eski verimli gazeteler değilse de bazı haberler önem teşkil ediyor dikkatimiz den kaçıyor. İşte geçen gün bir gazetede sağlıkla ilgili bir haber bu köşe yazısının konusu oldu. Gazete haberi plastik nesil adını taşıyordu. İlgi çekici bir haber, Merak ettim haberi okudum. meğerse özelikle gençlerimiz açısından, üzerinde önemle durulması, tedbir alınması gereken bir konu. İngiltere Exeter üniversitesinde ergenler üzerinde yapılan son araştırmada, yaşları 17-19 arasında 94 gencin kanında plastik şişelerde bulunan zararlı BPA kimyasal madde bulundu.
Her ne kadar, plastik endüstri yetkilileri bunun zararlı olmadığını açıklasalar bile! Ama bilimsel olan bu veri inkar edilmedi edilemez. Gerçeği vurgulamak gerekirse zaten bu tür zararlı maddeler gelişmiş kapitalist sanayi ülkelerinde dikkatle takip ediliyor. Gerekli önlemler alınıyor. Örneğin: Söz konusu MPA maddesi başta ABD, Kanada, olmak üzere Avrupa birliği ülkelerinde yasaklanmış. Sanayı çağının olumlu olduğu kadar, hastalıklar gibi, Olumsuz birçok yansıması sosyal kültürel, yaşamın her alanında görülüyor. İnsanlık adeta dur durak bilmeyen teknolojinin esiri olmuş. Bunun doğal sonucu olarak, insan kendi doğal özünden uzaklaşıyor. Yeni yaşam adına feast food denilen yeni yapay doğal olmayan içecekler, yiyecekler, özelikle yeni kuşakları tehdit eder hale geldi. Doğruyu demek lazım. Ülkemizde batılı kültürel yaşam tarzı yiyecekten, sosyal kültürel alana kadar toplumun önemli bir kesimine yansımış durumda. Devletin ilgili kurumlarının sanayi ülkelerinin yaptığı gibi, gerekli önlemleri almaları mutlaka gerekiyor.
Hemde taviz vermeden, kararlı duyarlı bir şekilde... İlimiz Urfa gibi Türkiye’nin her yerinde hazır yiyecekler, dönerler, içecekler, sanki bir moda gibi! Yeni bir yaşam biçimi gibi! Durmadan artıyor. Sağlıklı temiz ekonomik ev yemekleri azaldı. Devletin görevi: iş yerlerini denetlemek kadar, medya alanında, okullarda, camilerde, sağlıklı yaşam konusunu anlatmalı, anlamakta zorluk çektiğim asıl konu! Cuma günleri neden Camilerde bu gibi önemli konular hakkında Neden hutbeler verilmez. Diğer ilgili kurumlar eğitim çalışması neden yapmaz. Toplum için, başta gelen hiç şüphe yok ki sağlıktır. Devletin en önemli görevi, Sağlıklı bilinçli bir gençlik yetiştirmek olmalı. Elbette daha sonra, temizlik, Yardımlaşma, Birlik, gibi, konular önem teşkil eder. Sanırım bunlardan daha öncellik taşıyan gündem maddesi olmaz. İlgili konumuz sağlık olduğuna göre, can boğazdan geldiği gibi, can boğazdan da gidiyor. Tıp ilminin babaları Ünlü bilgin Hipokrat ve İbni Sina'nın deyişlerine kulak versek "yiyeceğiniz ilacınız olsun" öğüdünü dinler, dengeli ve doğal yiyecek ve içecekle besleniriz.
NOT: Geçen hafta yayınlanan “İSLAM DİNİN BİR GERÇEĞİ TASAVVUF” isimli yazıda “Nitekim sevr adı verilen Mağarada gelen ilk ayet İkra oldu yani Allah'ın adıyla oku” yazısında sehven Hira yazılacağına “sevr” yazılmıştır.