Küçükken öğrendiğimiz Amentü duasının meallinde kadere iman hayrın ve şerrin Allahtan geldiğine inanmak vardır.
Müslüman kelimesinde köken olarak teslim olmaktan gelir.
Yani bir mümin yaşadığı hayatta başına gelen işlerin kaderinde yazılı olduğuna hayrın ve şerrin Allahtan geldiğine iman eder.
Allah-u Tealanın sıfatlarından biride “Kadirdir” (en büyüktür) kadir kelimesinden türeyen kaderde Allah-u Tealanın büyüklüğü ile kullarının ne yönde amel edeceğini bilmesidir.
Allah-u Tealanın kullara irade vermiştir, yani insan kendi aklı ile doğruyu yanlışı seçebilir ve karar kıldığı yönde amel edebilir.
Kulunun yapacağı ameli Allah-u Talanın önceden bilmesi ise kaderdir.
Nasıl ki daha kul yapımı olan metrolojik araçlar birkaç hafta sonrasının bile hava durumunu analiz edip bizlere hava raporu sunabiliyorsa Allah-u Teala da cümle mahlûkatın yaratıcısı olan Allah da kulunun fıtratına, mizacına binaen onun seçeceği amelleri biliyor.
Ayet-i kerimede de bu konu ile ilgili şöyle duyuruluyor. "Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını tayin eden Allah, yüceler yücesidir" (Furkan 25/2).
Örnek vermek gerekirse, liseyi bitiren bir genç sonraki hayatında mesleğe mi atılacak, okula mı devam edecek, askere mi gidecek veyahut evlenecek mi, bunlara kendi iradesi ile karar verir. Verdiği kararı da uygular.
Bunlardan hangisini seçip uygulayacağını Allah-u Talanın bilmesi de Kaderdir.
Resulallah Efendimiz de madem Kaderimiz yazılıdır neden gayeret gösterelim babında soru soran eshaba bir Hadis-i Şeriflerinde şöyle buyurdular: “Çalışın! Herkes yaratıldığı şeye erecektir! Herkes, (yazıldığı) ameliyle amil olacaktır!" buyurdular."