Zikir deyince özellikle yaşadığımız Anadolu coğrafyasında halka oluşturmuş, toplanmış bir meclis tasavvur olur ilk etapta insanların aklında.
Doğuda, Güneydoğuda bu tasavvurun içine defler, arbaneler eklenirken Hay ve Hu seslerini de duyar gibi oluruz kulağımızda zikir olgusundan söz açılınca.
Bu üst paragraflarda saydığımız bütün hisler tabi ki zikre dahildir. Fakat zikir bunlarla sınırlı değildir. Ünlü İslam Alimi Mahmut TOPBAŞ Hoca Efendi herkesin kendi günlük zikrinin olduğunu söylüyor. Hoca Konuyu şöyle uç bir örnekle de taçlandırıyor.
Zamanın asker kökenli Reisi Cumhuru makamında bir görev yapacağı esnada "Bismillah" demiş. Sekreteri hemen uyarmış. "Efendim, irticaya giriyor, dikkat edelim" diye.
Cumhurbaşkanı sekreterin bu uyarısından sonra içinden söylemeye başlamış Besmeleyı bir işe başlamadan önce.
Çünkü zikir insanoğlunun fıtratında vardır. Zikretmeyen insan kendi ruhunda manevi Dünyasında eksiklik hisseder.
Rad süresinde 28. ayette bu mevzuya işaret eden şu ayet-i celil'e de buyruluyor ki: " Bunlar, iman edenler ve gönülleri Allah'ın zikriyle sükunete erenlerdir. Bilesiniz ki, kalpler ancak Allah'ı anmakla huzur bulur."
Bolca zikir edenlerden olmamız ve zikirlerimizin yüce Hakk katında kabul görmesi dileği ile; hayırlı Cumalar(Devam Edecek)