Edessa'da Nisan 525'te sel felaketi büyük miktarda can ve mal kaybına neden olmuştu. Bunun üzerine Bizans imparatoru İustinianus derenin islahı için İstanbul'dan Edessa'ya mühendisler göndermiştir. Burada bir not düşelim, hatırlatma yapalım, Edessa yaklaşık 800 yıl Roma ve Bizans İmparatorluğuna bağlı bir şehirdi. Edessa M.S. 639 yılında müslümanların eğemenliğine geçmiştir.
İstanbul'dan gelen mühendisler Daysan deresinin tahribatını azltmak için bazı önlemler aldılar. Dere çevresinde metrelerce set inşa ettiler. Derenin akış yönünü değiştirdiler. Önceleri şehrin eski yerleşim yeri olan merkezin içinden akan dere şimdiki yerine, şehrin biraz ilerisine kuzey tarafına yapıldı.
İmpator İustinianus, şehrin dereden elde ettiği kazancı korumak, Fakat aynı zamanda şehri derenin korkusundan kurtarmak konusunda karalıydı. Derenin akış yolu değiştirildikten sonra, her iki tarafına duvarlar yapıldı, ayrıca şehrin surları onarıldı daha sağlam yapıldı. Merkezi hükümet ilk kez bu İmparator döneminde Edessa'nın kronik sorunu olan dere faciasına karşı ciddi önlemler almıştır.
Böylesi büyük çalışmalardan dolayı şehire ve dereye İmparatorun İstinopolis adı verilmştir
Ancak her şeye rağmen Daysan deresi ilerki yıllarda yine tahribatına devam etmiştir. Çok bol ve hızlı suyun şiddetine bir şey fazla dayanamiyor.
Burada yine bir not eklersek Edessa, derenin faciasından daha fazla en büyük zulmü sürkli savaşlarda yaşamıştır. Edessa tarihi hiç bitmeyen savaşlar tarihidir desek doğrudur.
525 yılında meydana gelen sel baskını Belediye sarayı ile Hıristiyanların kılisesni yıkmıştır. İustinianu'un cömertliği sayesinde her iki yapı onarılmıştır.
Edessa'da iki Hıristiyan mezhebi vardı, biri yerli hakın kendilerine özgu Yakubi diye adlandırılan Monofizitler, çift doğalı, yani Hazreti İsa'nın hem beşeri ve hem ilahi yönü olduğunu, ama zamanla ilahi yönünün beşeri yönüne üstün geldiğini böylece İsa'nın tanrılaştığına inan bir mezhep. diğeri İmpatatorluğun başkenti Konstantiye'de Bizans devletinin resmi mezhebi melkitler tek doğalı mezhebiydi. Hazreti İsa'nın yalnız tanrı yönünü kabul ediyorlardı.
Edessa'da bu her iki grubun ayrı liderleri vardı. Katedral siyasi üstülükten dolayı melkitlerin eline geçmişti.
Sel suları yıkımından sonra İmparator'un emriyle Halilrahman civarında başkent Konstantiye'deki Aya Sofya Kılisesinin adı Edessa'da yapılan muhteşem Kıliseye Aya Sofya adı verilir. Bu Kilise altın kaplamaları, cam ve mermerleriyle harika bir mimari yapıydı. Edessa Aya Sofya Kilisesi ne yazık ki yine bir su baskını veya bir savaş sonucunda yıkılır.
Hıristiyan İlahilerinde de Edessa Aya sofya kilisesinin mükemmeliği coşku dolu bir dille anlatılır. Kılise adeta minyatür bir dünya gibi tasvir edilir. İsa'nın yaşamı, çarmıha konuluşu, on havari, on melek, özelikle kilisenin mermerleri doğal İsa portleriyle kaplıdır.
Melkit Piskoposou Severus derenin kenarında kendisi için bir saray, ayrıca binalar ile caddeler ve pazar yerleri yaptırmıştır.
İlginç olan daysan deresinin tarih boyunca bilinen bu kadar felaketine rağmen insanların bundan yeteri kadar ders almadıkları anlaşılıyor.