Yusuf gibi kuyuların ortasındayım,
Aç, susuz, karanlık sesim duyulmuyor.
Uzak ve yabancı ellerde bir başımayım.
Yanlızım kimsem yok.
Ağlayarak gözlerini kaybeden Yakup gibiyim.
Hüzünlü kulübesinde gözyaşlar içinde bir bekleyiş, bir umut, bir haber bekliyorum.
Gelen giden kervanlara soruyorum gözlerimin nurunu.
Nerdesin gönlümün sultanı neden gelmiyorsun.
Güzelliğini, saray ve servetini, o şan söhretini uğruna feda eden, bedeni erimiş benliği yitirmiş Züleyha gibiyim.
Sevilenin cemalini bir kes görmek için neler verirdim. Bir umut içinde bekliyorum, bekleyecem.
Sevenin işi beklemektir
İnce ince ilmektir
Uğruna ölmektir
İşte ben buyum
Leylidir Cansuyum.
Ateşe atlamayı bekleyen İbrahim Halil gibiyim.
Kurbanlık koç gibi kesmeyi bekleyen İsmail gibiyim.
Yara içinde olan bedenini yiyen kurtlara tebessüm edip ye senin kismetindir diyen Eyüp gibiyim.
Evliya Çelebi gibi beyhude yollara düşmüş gibi,
Amasya'ya su getirmek için dağları delen Ferhat gibi,
Çöllerde divane gezen Mecnun gibiyim.
Aslıya dokunduğunda alev alıp yanan Ferhat gibiyim.
işte o benim
Erimiş tenim
Çekilmiş kanım
Kalmadı mecalim
İşte o benim.
Urfa'dan akan Fırat gibiyim.
Niksarda geçen kelkit, Gümüşhanin ortasında Harşit, Diyarbakır'da geçen diçle gibiyim.
Trabzon'da Boztepesi
Adıyaman Nemrut dağı
Şemdillide efkar dağıyım.
Ben kazancı Bedihin çırağıyım
Antep kalesinin merağıyım.
İşte O, benim
Urfa gibi suskunum.
Şehitkamil gibi mahsumum.
Antep gibi yanlızım.