Ahlaklı bir toplum meydana getirme gayesinde olan rahmet Peygamber'i (sav). şüphesiz haya duygusunda da zirvede idi.
O'nun tertemiz hayasını Ebu Said el-Hudri (ra). şöyle anlatıyor: "Peygamber Efendimiz, (sav). örtünme çağına girmiş bir genç kızdan daha hayâlı idi. Hoşlanmadığı bir şey gördüğünde bu durum, mübarek simalarından hemen anlaşılırdı." (Buhari, Menakıb).
Allah (cc). edepli insanları sever,
kul da sever.
Edep ve hayanın dinimizde çok büyük önemi vardır. Bu öneme dikkat edenlere ne mutlu.
Edep bize her yerde lazım.
Bir iş yaparken, bir yere giderken, sofrada oturup yemek yerken, biriyle konuşurken, oturup kalkarken, hatta ibadette bile edep olmalı.
Müslüman edepli olmalı, kötü ve çirkin davranışlardan kendini uzak tutup çevresine örnek olmalıdır.
Edepli insan ağzından kaba bir söz çıkmaz ve lanet etmez. En Öfkeli halinde bile küfür ve hakaret etmez.
Haya, utanma duygusu, ayıplanan bir şeyin korkusuyla insanda meydana gelen mahcubiyet hissidir.
Bir insanın tavır ve davranışlarında ölçülü olması, kötü ve çirkin işlerden uzak durması ve haddi aşmaması da hayadır.
Bu konuyla ilgili Peygamberimiz Hz. Muhammad (sav). "Hayâ imandandır" buyurmuşlar (Buhari, İman), Allah'tan hakkıyla hayâ etmemizi (Tirmizi) emretmişlerdir.
Hayanın en üst mertebesi şüphesiz Allah'tan haya etmektir.
Her an Allah'ın huzurunda bulunduğunu idrak eden Müslüman, dolayısıyla hoş olmayan davranışlardan kendini uzak tutar.
Allah (cc). haya ve edep sahibi kullarını sevmekte ve Kur'ân-ı Kerim'de onları şöyle övmektedir:
"(Zekât ve sadakalarınızı), kendilerini Allah yoluna adadıkları için yeryüzünde kazanç peşinde dolaşmayan fakirlere verin. Bilmeyen kimseler, iffet ve hayâlarından dolayı onları zengin zanneder. Sen onları simalarından tanırsın. Çünkü yüzsüzlük ederek ısrarla insanlardan bir şey isteyemezler. Hiç şüphesiz ki Allah, yaptığınız her hayrı bilir." (Bakara, 273).
Haya'nın timsali Hz. Osman (ra).
Peygamber Efendimiz'in üstün ahlakını hayatlarına örnek edinen güzide sahabe arasında da haya duygusu çok yüksek olanlar vardı.
Haya timsali olarak tanıdığımız Hz. Osman (ra), bir gün Hz. Peygamber'i (sav). ziyarete gitmişti.
Uzanmış bir hâlde odasında dinlenen Efendimiz, (sav). daha önce Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'i odasına kabul etmiş, sonra Hz. Osman içeri girdiğinde derhal ayağa kalkmıştı.
Aişe validemiz, "Ey Allah'ın Resulü, Ebu Bekir ve Ömer'e göstermediğiniz saygıyı neden Osman'a gösterdiniz?" diye sorduğunda, Hz. Peygamber (sav). şöyle buyurdu: "Meleklerin bile hayâ ettiği kimseden ben nasıl hayâ etmeyeyim? Osman çok hayâlı bir insandır.
Eğer aynı hâlde ona izin verseydim, hayâsından ötürü ihtiyacını bana tam ifade edemezdi." (Müslim).
Edep ve haya dinimizde öyle kıymetli bir yere sahiptir ki, İslam edepten ibarettir, denilse yanlış olmaz.
İnsan edeple güzelleşir. Allah (cc). edepli insanları sever, kul da över.
Hz. Ali (ra). edebi şöyle över: "Kişinin edebi, zehebinden (altın ve gümüşünden) hayırlıdır."