Ne kadar da özlemiştim seni,sesinin rengi hala kulağımda.
Ruhumu okşuyor bedenimi dinlendiriyor.
Doğduğum topraklara, göndermiş Rabbim Ruhumu, bedenim ise burada.
Hani ılık bir "Sonbahar dokunur" teninize ürpertir içinizi, titretir yüreğiniz işte şimdi ben öyleyim.
Türkülerini sevdim yanık yanık söylenen manasında buram buram memleket gizli.
Şiirler yazdım: Halfeti sularında,mısralar dizili dursun kuşlar dile gelsin.
Harran ovasında buğdayın pamuğun özünde
Bozova'nın fıstığın yeşilin gözünde
Fıratın beraklığı yıldızlar altında geceleri boynumda senin kokun, kara gül mü.?
Dağ kekiği mi.? Göğsü sarı papatya mı?
Yoksa:
Miski âmber mi.?
Çözemediğim.
Çözemedikçe kaybolduğum aşk "Balıklı göl"de ...! Oturmuşum ahşap bir banka, dalında kuşların cıvıltısı başımın üstüne: Sonsuz ârşı alâ kuşatmış, ellerimi tutan geleceğim olsun.
Ayn-ı zeliha gölünün dibinde mis kokan dibek kahvesi yudumlarken seni görmek gördükçe dökülmek beni toparla dercesine.
Göğsüne sığındığım da, kelebek'ler misali
bir günlük olsa da, bir anlık olsada dünyada ki "cennetim" koksun.
Aaah Urfa'm... Sana ayak basanları güzelleştirir sin aşka muhabbete erdirirsin
Yedi kervan aşk yüküyle uğurlarsın.
Aaah Urfa'm... kucakladığım,
Toprağına sarıldığım insanlarına çocuklarına doyamadığım hasretimsin,
Ruhumu kaybettiğim diyarsın.