Bir ceza soruşturmasında en çok tartışılan konulardan biri de sabahın erken saatlerinde kolluk tarafından yapılan ev baskınları şeklindeki ev aramalarıdır. Önceki dönemlerde de ülkemizde savcılıklarca yapılan soruşturmalarda yoğun olarak sabahın erken saatlerinde yapılan ev aramaları tartışma konusu olmuştu. Halen sabahın çok erken saatlerinde, hatta gecenin yarısından sonra, gerekli gereksiz ev araması adıyla yapılan ev baskınları yapılmaktadır.
Devletler hukuku teorisinde hiçbir devlet, işgali yahut topraklarına baskını kabul edemez. Devlet için ülke sınırları ve toprak parçası ne kadar önemli ise insanlar, yurttaşlar içinde konut/ev önemlidir. “Ev bir devlettir, kimse işgal edemez.” şeklindeki yaklaşım ve ilke de aslında yazımızda vurgulanmak istenen usulsüz ev baskınlarının yanlışlığını da ifade etmektedir.
Gerçekten “ev/konut” mahremiyettir. Konut kişinin özel yaşam alanıdır. Evde/konutta yapılan bir “arama” işlemi; Anayasamızda ve tarafı olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi(AİHS) kapsamında çok sayıda hak ve özgürlüğü ilgilendirdiğinden son derece hassan ve önemli bir konudur. Ev araması adı altında gece yarısı yapılan ev baskınları; Konut Dokunulmazlığı hakkı, Özel Hayata Saygı hakkı, Aile Yaşamına Saygı hakkı, Aile kadın ve çocuğun korunması hakkı, Kişilerin ve toplumun refahı, huzur ve mutluluğu gibi çok geniş alanda hak ve özgürlükleri ilgilendirmektedir.
Bu kadar önemli olan bir konuda “ev araması” ile ilgili olan soruşturma işlemi, insan hayatı ile ilgili temel hak ve özgürlükleri büyük oranda direkt etki etmesi nedeniyle hukukun temel kanunları olan Anayasa ile Ceza Muhakemesi Kanununda(CMK) özel olarak düzenlenmiştir. Hem Anayasa’da hem de CMK’da ev araması şeklindeki soruşturma işlemi sıkı koşullara bağlanmıştır. Yürütülen bir ceza soruşturmasında bir savcının istemi hakkında karar verecek hâkimin maddi ve şekli olarak ev/konut araması hakkındaki talebin yasa, anayasa ve AHİM kriterlerine uygunluğunu denetlemesi gerekir. Aksi halde verilen konut araması kararı usulsüz olacaktır.
Gerek Anayasamızda ve gerekse CMK hükümleri gereği ev/konut arama kararı ‘hâkim kararıyla’ yapılabilir. Nitekim Ceza Usul Yasamızın 118.maddesinde Kapalı yerlerden olan ev/konut araması ancak hâkimin karar vermesi halinde mümkündür. Genel olarak umumi olmayan yerlerden olan; dükkân, mağaza, iş yeri gibi kapalı yerlerde de adli arama kararı/adli arama emri olmadan arama yapılamayacaktır. Kolluk mekanizmasının önleme/idari arama kararıyla yaptığı aramalar ancak umumi yollar, caddeler vs gibi yerlerde yapılabilir.
Yine konut/evin hassasiyeti gereği kural olarak konutta gece vakti arama yapılamaz. Ancak hukukta her kuralın mutlaka bir istisnası da vardır. Dolayısıyla gece vakti konutta arama yapılabilmesi; suçüstü hali, gecikmesinde sakınca bulunan haller ve firar eden tutuklu veya hükümlü var ise yakalanabilmesi için gece arama yapılabilir. Bu hallerde de örneğin gece vakti aramanın neden zorunlu olduğu, gecikmenin hangi sakıncaya sebep olacağı kararda somut ve ayrıntılı olarak gerekçelendirilmelidir. Firar eden tutuklu veya hükümlü olmadan, gecikmeye sebep olacak gerekçe bulunmadan veya suçüstü hali mevcut değil ise gece vakti evde/konutta arama yapılamaz. Yapılır ise hukuka aykırı bir arama olduğu gibi elde edilecek deliller de kişi aleyhinde kullanılamayacaktır. Zehirli ağacın meyvesi de zehirli olur, temel hukuk kuralından hareketle hukuka aykırı delil hükme esas alınamayacaktır.
Anayasa ve kanunda ön görülen tüm şartlara uyulsa da gece saatlerinde, yahut sabahın çok erken vaktinde ev/konut araması aile bireylerinde, özellikle çocuk ve kadınlarda travma yaratmaktadır. İnsani boyutta da hatta dünyada insancıl hukukun tartışma konularında bu husus tartışıldığından; takdire yer bırakmadan, kötü uygulamalarında önüne geçebilmek, suiistimalleri engellemek anlamında net/tartışmaya yer vermeyen yasal düzenlemenin yapılması uygulamadaki problemleri, mağduriyetleri giderecektir.
Av. Murat TOPRAK