Urfa'da, temel gıda olan süt ürünlerinde genelleme yapmadan dersek yıllardır malesef hile yapılıyor.
Yağsız peynir, yoğurt, yağlı diye satılıyor. Urfa'nın meşhur sade yağına patates bile katıldığı söyleniyor.
Buna kendim şahit oldum. Üç, dört defa yağlı diye aldığım peynir yağsız çıktı. Bir araştırma yaptım.
Bu işi bilenlerden sordum, soruşturdum, bu ürünlerin önemli bir bölümünün yağsız olduğu kanaatine varıldı.
Vatandaşlar, beslenme açısından tüketilmesi gereken bu ürünleri hilesiz bulmak için çaba gösteriyor.
Ama çoğunlukla başarılı olamıyor.
İnsanlar resmen aldatılıyor.
Belediyeler görevleri olan gıda kontrollerini yapmaları gerekirken yapmıyor.
Üzücü olan durum, haram olan bu davranışı yapanların kendilerine müslümanım demeleridir.
Oysa yaptıklarının islam diniyle insani değerlerle bir alakası yoktur. Çünkü bir hadiste "aldatan bizden değildir" denilir.
Ama diyeceksiniz ki bunu yapanların ahlaki ilkeller umurlarında mı olur, haklısınız.
Bunlar için varsa yoksa para. Başka bir şey düşündükleri yoktur.
Böyle olunca bu insanların ibadetleri, arkadaşlıkları da hep sözde kalır, güvenilmez olur, yazık, üç kuruşluk menfaat için değmez.
Halk kahramanı Köroğlu boşuna dememiştir " Delikli demir icad oldu mertlik bozuldu"
Köylere de sütün yağını çıkartan makineler girince bazı köylü kesimi bazı şehirli gibi bozuldu diyebiliriz. Sonucta çıkarın, paranın esiri olunuyor.
21, asrın madde perestligini bir şair " Önce ekmeğimiz bozuldu" diye anlatır.
Ülkemiz ve özelikle şehrimiz bu anlamda malesef ahlaki bir erozyon yaşıyor.
Oysa peygamberler şehri olarak bilinen Urfa'nın öncü ve örnek bir şehir olması gerekirken, malesef tüm istastiklerde iyi bir durumda değildir.
Doğruya doğru demek gerekirse halkın önemli bir kesiminde böylesi bir bozulmanın nedeni, amaca, paraya ulaşmak için her yolu mübah gören Makyavelist bir zihniyetin yerleşmesidir Bunda tek sorumlu halkın bazı kesimleri değildir.
Suç ve kabahat ayrıca çağımızda teknikte aranmasın. Olumsuz durumun çoğu, bilimsel gerçeklere göre, İlkel kapitalist, feodal kültüre, şeyhlik ve ağalık sistemine dokunmayan, destek veren gelmiş geçmiş hükümetlerin rolü vardır.
Ancak ilimiz Urfa için dersek geçmişte yönetim olarak bazı olumlu örnekler vardır.
1933-1946 yılları arasında belediye başkanlığı yapan Ömer Alay ekibiyle birlikte başkanlık, yöneticilik görevini hakkıyla yapmıştır.
Gıda konusunda gerekli özeni her zaman göstermiştir. Fırınları, lokantaları, hamamları denetler. İş yerlerinde temizliğe dikkat eder., Eksik gramajlı, kaliteli ekmek çıkartmayan, kurallara uymayan esnafa kardeşi olsa da müsamaha gòstermez ceza yazarmış.
Nitekim, sanırım bakallık yapan kardeşine bile ceza yazmıştır.
Köylerden gelen peynirleri, Yoğurtları kontrol eder. Yağlı diye yağsız olarak satılan peynir ve Yoğurtlara boya atar imha ettirir.
Diğer olumlu bir örnek: 1960 yıllarında Urfa vallliği ve milletvekilliği yapan Kadri Eroğan, peynirin çok üretildiği ilkbahar mevsiminde Urfa halkı kış için yıllık peynirlerini pahallı olmadan alana kadar, tüccarlara peynir satışını, başka illere göndermeyi yasaklamıştır.
Sonuç olarak gıda konusu ve kontrollerinde belediyelere önemli bir görev düşüyor. Artık yeter, insanlar birbirlerini aldatmasın.
Belediye denetleme görevini her zaman yapmalıdır. Yağsız ürünleri yağlı diye satanlara ceza vermelidir.
Doğru olan yağsız'a yağsız, yağlı'ya yağlı denilmelidir. Elbette fiyatları farklı olur, bu kabul, insanın zoruna gelen aldatılmasıdır. Bunu önleyecek güç belediyeler ile devletin ilgili kurumların görevleri olduğu kadar, halkın duyarlı olmasıdır.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 708+ kez okundu.
YAĞSIZ PEYNİR, YOĞURT, YAĞLI DİYE SATILIYOR
Urfa'da, temel gıda olan süt ürünlerinde genelleme yapmadan dersek yıllardır malesef hile yapılıyor.
Yağsız peynir, yoğurt, yağlı diye satılıyor. Urfa'nın meşhur sade yağına patates bile katıldığı söyleniyor.
Buna kendim şahit oldum. Üç, dört defa yağlı diye aldığım peynir yağsız çıktı. Bir araştırma yaptım.
Bu işi bilenlerden sordum, soruşturdum, bu ürünlerin önemli bir bölümünün yağsız olduğu kanaatine varıldı.
Vatandaşlar, beslenme açısından tüketilmesi gereken bu ürünleri hilesiz bulmak için çaba gösteriyor.
Ama çoğunlukla başarılı olamıyor.
İnsanlar resmen aldatılıyor.
Belediyeler görevleri olan gıda kontrollerini yapmaları gerekirken yapmıyor.
Üzücü olan durum, haram olan bu davranışı yapanların kendilerine müslümanım demeleridir.
Oysa yaptıklarının islam diniyle insani değerlerle bir alakası yoktur. Çünkü bir hadiste "aldatan bizden değildir" denilir.
Ama diyeceksiniz ki bunu yapanların ahlaki ilkeller umurlarında mı olur, haklısınız.
Bunlar için varsa yoksa para. Başka bir şey düşündükleri yoktur.
Böyle olunca bu insanların ibadetleri, arkadaşlıkları da hep sözde kalır, güvenilmez olur, yazık, üç kuruşluk menfaat için değmez.
Halk kahramanı Köroğlu boşuna dememiştir " Delikli demir icad oldu mertlik bozuldu"
Köylere de sütün yağını çıkartan makineler girince bazı köylü kesimi bazı şehirli gibi bozuldu diyebiliriz. Sonucta çıkarın, paranın esiri olunuyor.
21, asrın madde perestligini bir şair " Önce ekmeğimiz bozuldu" diye anlatır.
Ülkemiz ve özelikle şehrimiz bu anlamda malesef ahlaki bir erozyon yaşıyor.
Oysa peygamberler şehri olarak bilinen Urfa'nın öncü ve örnek bir şehir olması gerekirken, malesef tüm istastiklerde iyi bir durumda değildir.
Doğruya doğru demek gerekirse halkın önemli bir kesiminde böylesi bir bozulmanın nedeni, amaca, paraya ulaşmak için her yolu mübah gören Makyavelist bir zihniyetin yerleşmesidir Bunda tek sorumlu halkın bazı kesimleri değildir.
Suç ve kabahat ayrıca çağımızda teknikte aranmasın. Olumsuz durumun çoğu, bilimsel gerçeklere göre, İlkel kapitalist, feodal kültüre, şeyhlik ve ağalık sistemine dokunmayan, destek veren gelmiş geçmiş hükümetlerin rolü vardır.
Ancak ilimiz Urfa için dersek geçmişte yönetim olarak bazı olumlu örnekler vardır.
1933-1946 yılları arasında belediye başkanlığı yapan Ömer Alay ekibiyle birlikte başkanlık, yöneticilik görevini hakkıyla yapmıştır.
Gıda konusunda gerekli özeni her zaman göstermiştir. Fırınları, lokantaları, hamamları denetler. İş yerlerinde temizliğe dikkat eder., Eksik gramajlı, kaliteli ekmek çıkartmayan, kurallara uymayan esnafa kardeşi olsa da müsamaha gòstermez ceza yazarmış.
Nitekim, sanırım bakallık yapan kardeşine bile ceza yazmıştır.
Köylerden gelen peynirleri, Yoğurtları kontrol eder. Yağlı diye yağsız olarak satılan peynir ve Yoğurtlara boya atar imha ettirir.
Diğer olumlu bir örnek: 1960 yıllarında Urfa vallliği ve milletvekilliği yapan Kadri Eroğan, peynirin çok üretildiği ilkbahar mevsiminde Urfa halkı kış için yıllık peynirlerini pahallı olmadan alana kadar, tüccarlara peynir satışını, başka illere göndermeyi yasaklamıştır.
Sonuç olarak gıda konusu ve kontrollerinde belediyelere önemli bir görev düşüyor. Artık yeter, insanlar birbirlerini aldatmasın.
Belediye denetleme görevini her zaman yapmalıdır. Yağsız ürünleri yağlı diye satanlara ceza vermelidir.
Doğru olan yağsız'a yağsız, yağlı'ya yağlı denilmelidir. Elbette fiyatları farklı olur, bu kabul, insanın zoruna gelen aldatılmasıdır. Bunu önleyecek güç belediyeler ile devletin ilgili kurumların görevleri olduğu kadar, halkın duyarlı olmasıdır.
Ekleme
Tarihi: 22 Mayıs 2023 - Pazartesi
YAĞSIZ PEYNİR, YOĞURT, YAĞLI DİYE SATILIYOR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.