YAFA SAVAŞI
Yafa, Akdeniz kıyısında bir liman şehridir. Şimdi İsrail sınırlarında bulunan dünyanın en eski antik şehirlerinden biridir. Müslümanlarla Üçüncü haçlı ordusuyla yapılan son savaş Yafa'da olmuştur. Yafa haçlıların elinde bulunuyordu.
Sultan Selahaddin Yafa'yı alma planları yaptı. Nihayet 1192 yılı 27 Temmuz da Eyyübi ordusu Yafa şehrini kuşattı, kaleyı ele geçirdiler. Rişar o sıralarda Yafa'da değildi. Beyrut taraflarında bulunuyordu. Yafa kalesinin alındığını duyunca Yafa'ya geldi.
Haçlılarla Müslümanlar arasında bir barış anlaşması yapıldı. İngiltere Krlalı artık Kudüs'ü alamayacağını anlamış, bu sevdadan vazgeçmişti. Rişar'ın barış teklif etmesi kararı askeri olduğu kadar, siyasi ve kendisinin kişisel sorunlarının olması da önemli bir etkendir.
Barış Müslüman ordusuna da yarıyordu. Zira ordu içerisinde Kürt, Türk unsurları arasında bir gerginlik oluşu. Askrelerin artık savaşlardan bıkmaları, söz dinlememeleri, ittiatsız haeket etmeleridir. Ayrıca düşman güçlerinin artmış olması barış şartlarının oluşmasında etkenlerdir.
Rişar savaş esnasında hastalandı. Ölmek üzereydi. Filistin sıcağında, ateşler içinde yanıyordu. Selahaddin bunu duyunca kendisine kar ve meyve gönderdi. Ayrıca bir hekim yolladıı. Riişar'a çeşitli bitkisel karışımlı ilacı içirince,çok geçmeden kendine geldi, iyileşti.
REMLE BARIŞI
Remle şimdi İsrail sınırlarında bulunan bir şehirdir. Selahaddin İngilizlerle Remle adı verilen bir barış anlaşması yaptı. Bu barış Görüşmeleri tam on beş ay sürmüştür. Taraflar arasında kırk iki heyet gidip gelmiştir. Görüşmeler bazen kesilmiş, sonra tekrar başlamıştır. Her defasında kesilen barış görüşmelerini tekrar Rişar başlatmıştır. Nihayet 1192 tarihinde barış anlaşması yapılmıştır.
Anlaşmaya göre Kudüs müslümanların kontrolünde kalacaktı.
Askalan yıkılmış bir şekilde müslümanlara verilecek.
Kudüs'e Hiristiyan hacıların gitmelerine izin verilecektir.
Anlaşma, Selahaddin'in dediği gibi oldu. Haçlılar sahil şehirlerinde dar bir alanda kaldılar. Remle anlaşmasından sonra İngiltere Kralı Aslan yürekli Rişar ülkesine geri dönüşüyle birlikte üçüncü Haçlı seferi sona erdi. Avrupa, Kralları, kontları, Kudüs'ü almak için seferber olmuşlardı. Bütün askeri güçlerini Filistin topraklarına yığdılar. Ama Müslümanların Selahaddin gibi bir deha liderinin strateji ve taktik ustasının karşısında yapacakları fazla bir şey yoktu. Amaçlarına ulaşamadılar.
Tarihçiler, çok büyük çaplı üçüncü haçlı seferinin başarısızlıkla sonuçlandığını belirtirler. Başarısızlığın bir nedeni, Haçlılar arasındaki aanlaşmazlıktır. Fransa Kralı Filip Ogust ile İngiltere Kralı Aslan yürekli Rişar Avrupa'da olduğu gibi, Filistin topraklarında bile bir şekilde düşmanlıklarının devam etmesi, herhalde haçlılar açısından en önemli başarısızlık etkenidir.
Diğer önemli bir etken, haçlı askerlerin bir kısmının Kudüs davasına içtenlikle bağlı olmayıp, çapulcu niyette olmalarıdır. Üçüncü haçlı seferine zırh giyen, silahla donatılan haçlı kadın askerlerde katılmıştır. Bunun yanı sıra Avrupa'dan gelen fahişe kadınlarda bir kısım haçlı askerlerin yanlarına gelmiştir.
Haçlı seferleri sırasında Avrupa Halkları genelleme yapmadan denilirse, kutsal kitapları İncilde bulunmayan, yasakladığı, gayri ahlaki ilkel şartlar içerisinde bulunuyorlardı. Krallar, kontlar, hatta buna Papalar, pastörler dahil incil dışı bir yaşam sürüyorlardı.
Haçlı savaşları döneminde Müslümanlar Avrupa halklarından medeniyet bakımından daha ileri bir düzeye gelmişlerdi. Haçlıların iki yüz yıl kadar süren ortadoğu maceralarında, müslüman aleminden sanat, bilim alanında bazı kazanımları olmuştur. Denilebilir ki Avrupa uygarlığının oluşmasında, İslam aleminin katkıları olmuştur. Zaten insanlar, halklar, hatta dinler, doğal olarak birbirlerinden etkilenirler.
Avrupa aydınlanma çağına giden yollar, Rönesans ve Reform hareketlerinden geçmiştir. Bunda İslam medeniyetinin payı olmuştur. Devam edecek