MÜSLÜM AKTÜRK
Köşe Yazarı
MÜSLÜM AKTÜRK
 

BAŞKAN BEYAZGÜL’E AÇIK MEKTUP

Sayın Başkanım; Belediye Başkanlığı eskiden bu kadar popüler değildi. Siyasetçilerin o dönemlerde yol haritaları şöyleydi: İlçe başkanlığı, il başkanlığı belediye başkanlığı, milletvekilliği ve zor da olsa menzillerin sonunda Bakanlık vardı. Şimdi ise milletvekilleri, belediye başkanı olabilmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Hatta Bakanlık makamını terk edip belediye başkanı olmak isteyenleri gördük. Daha da ileri gidelim; Başbakanlık yapmış sonra da TBMM Başkanı gibi herkese kısmet olmayan önemli göreve gelmiş isimlerin bile belediye başkanlığı uğruna ne çabalar gösterdiğine şahit olduk… Yani; belediye başkanlıkları eskiye göre daha iyi konumda ve haliyle daha fazla sorumluluk isteyen bir makam artık… Mutlaka farkındasınız ama biz yine de mesleğimiz gereği “omuzlarınıza yüklenen ağılıkları” bir kez daha hatırlatmak amacıyla yazıyoruz… Buraya kadar vurgulamaya çalıştıklarım “normal şehirlerin” belediye başkanları içindi.  Sizin yükünüz ise daha ağır! Çünkü siz, sıradan bir şehrin değil “Peygamberler Şehri” unvanını almış kutsal bir ilin Şehr’ül Eminisiniz… Siz; “Tarihinin sıfır noktası” olarak bilinen ve bu nedenle dünyanın gözünün çevrildiği Göbeklitepe diye bir değerin yer aldığı şehrin belediye başkanısınız… Siz; Toprağıyla, suyuyla ve barajlarıyla ülke ekonomisine önemli katkı sağlayan bir kentin seçilmiş yerel mülki amirisiniz… Ve siz; İstanbul’dan sonra Türkiye’de en fazla Suriyelinin konuk edildiği şehrin yöneticisiniz… Dolayısıyla sizin yükünüz diğer şehirlere göre çok çok daha ağır… Ama sizin de avantajlarınız yok değil. Yıllar önceden, ta İbrahim Halil Çelik döneminde Şanlıurfa Belediyesi’nde Hukuk İşleri’ne bakarak belediyeciliği, AK Parti İl Başkanlığı yaparak siyaseti, avukatlık kimliğiniz ve noter göreviyle hukuku, kuralları çok iyi bilen ve sizi bir adım öne çıkaran vasıflarınız var… Amma, inanın Şehr’ül Emin (şehrin emin insanı) sıfatına layık olmak için bu özellikler yetmiyor, bu özelliklerin yansıması olacak pozitif icraatlar gerekiyor…   Sayın Başkanım; Yukarıda bahsetmiştim, sizin göreviniz “Bakanlık” makamından daha önemli bir pozisyondadır. Bakan, Cumhurbaşkanı’nın istediği an görevinden alınabilir. Ama belediye başkanları için öyle bir risk yok. Yasalara uygun hareket edildiği takdirde cumhurun tevdi ettiği süre sonuna kadar hizmete devam edebilirsiniz. Demem o ki, siz şu an şehrin Cumhurbaşkanı gibisiniz… Bu şehrin anahtarı size teslim edildi. Artık Şanlıurfa’nın, daha doğrusu şu an yaşayan 2 milyon nüfusun yanı sıra bundan sonra dünyaya gelecek hemşehrilerinizin de her türlü sorumluluklarını üstlendiniz.  Elbette kolay bir görev değil. “Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer'den sorulur!" sözünü çok iyi bildiğinize inanıyorum. Az önce de dedim ya, bilseniz de inansanız da görevimizi yapıyor ve hatırlatmada bulunmak istiyoruz.  Tamam; işiniz yoğun, hele hele bugünlerde tebrik için gelenlerin haddi hesabı olmadığı bir dönemde uzun bir yazıyı okumak zor olur ama biz de üzerimizdeki sorumluluğu yerine getirmek istiyoruz… Bundan birkaç yıl önce, sevip saydığım hemşehrimiz Fethi Şimşek’le bir röportaj yapmıştım. Öğretmenlikle başlayıp sonra ekonomi ve eğitim sektöründe Türkiye’nin tanıdığı, bizim de gurur duyduğumuz bir isim haline gelen Sayın Şimşek, başarının sırrının, “düzgün, liyakat sahibi ekiple çalışmaya” bağlı olduğunu söylemişti.     Yazımızı da, Fethi Bey’in o söyleşideki sorumuza karşı verdiği cevapla bitiriyoruz, zira “arife tarif gerekmez” ne demek istediğimizi çok iyi anlayacağınıza eminiz, selam ve dua ile… “Hiçbir başarı tesadüf değildir. Öncelikle bir duruş biçiminiz olacak. Kendine güvenecek, topluma güvenecek, adil ve prensip sahibi olacak. Ne zaman, nerede, ne yapacağına doğru karar verecek. Çaba gösterecek ve asla pes etmeyecek ve hedefe odaklanacak. Başarı için ögeler aynı. İş hayatının olmazsa olmazı bunlar işte… Ben kalıcı başarıya inanıyorum… Kurduğumuz işletme modelleri Türkiye’yi aşan modellerle yönetiliyor. Aynen bir ABD şirketi gibi. Feodal yapıdan arındırılmış, aile bireylerinin olmadığı, kurumsal bir kadro işbaşında…”  
Ekleme Tarihi: 25 Nisan 2019 - Perşembe

BAŞKAN BEYAZGÜL’E AÇIK MEKTUP

Sayın Başkanım;

Belediye Başkanlığı eskiden bu kadar popüler değildi. Siyasetçilerin o dönemlerde yol haritaları şöyleydi: İlçe başkanlığı, il başkanlığı belediye başkanlığı, milletvekilliği ve zor da olsa menzillerin sonunda Bakanlık vardı.

Şimdi ise milletvekilleri, belediye başkanı olabilmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Hatta Bakanlık makamını terk edip belediye başkanı olmak isteyenleri gördük.

Daha da ileri gidelim; Başbakanlık yapmış sonra da TBMM Başkanı gibi herkese kısmet olmayan önemli göreve gelmiş isimlerin bile belediye başkanlığı uğruna ne çabalar gösterdiğine şahit olduk…

Yani; belediye başkanlıkları eskiye göre daha iyi konumda ve haliyle daha fazla sorumluluk isteyen bir makam artık…

Mutlaka farkındasınız ama biz yine de mesleğimiz gereği “omuzlarınıza yüklenen ağılıkları” bir kez daha hatırlatmak amacıyla yazıyoruz…

Buraya kadar vurgulamaya çalıştıklarım “normal şehirlerin” belediye başkanları içindi. 

Sizin yükünüz ise daha ağır!

Çünkü siz, sıradan bir şehrin değil “Peygamberler Şehri” unvanını almış kutsal bir ilin Şehr’ül Eminisiniz…

Siz; “Tarihinin sıfır noktası” olarak bilinen ve bu nedenle dünyanın gözünün çevrildiği Göbeklitepe diye bir değerin yer aldığı şehrin belediye başkanısınız…

Siz; Toprağıyla, suyuyla ve barajlarıyla ülke ekonomisine önemli katkı sağlayan bir kentin seçilmiş yerel mülki amirisiniz…

Ve siz; İstanbul’dan sonra Türkiye’de en fazla Suriyelinin konuk edildiği şehrin yöneticisiniz…

Dolayısıyla sizin yükünüz diğer şehirlere göre çok çok daha ağır…

Ama sizin de avantajlarınız yok değil.

Yıllar önceden, ta İbrahim Halil Çelik döneminde Şanlıurfa Belediyesi’nde Hukuk İşleri’ne bakarak belediyeciliği, AK Parti İl Başkanlığı yaparak siyaseti, avukatlık kimliğiniz ve noter göreviyle hukuku, kuralları çok iyi bilen ve sizi bir adım öne çıkaran vasıflarınız var…

Amma, inanın Şehr’ül Emin (şehrin emin insanı) sıfatına layık olmak için bu özellikler yetmiyor, bu özelliklerin yansıması olacak pozitif icraatlar gerekiyor…  

Sayın Başkanım;

Yukarıda bahsetmiştim, sizin göreviniz “Bakanlık” makamından daha önemli bir pozisyondadır. Bakan, Cumhurbaşkanı’nın istediği an görevinden alınabilir. Ama belediye başkanları için öyle bir risk yok. Yasalara uygun hareket edildiği takdirde cumhurun tevdi ettiği süre sonuna kadar hizmete devam edebilirsiniz.

Demem o ki, siz şu an şehrin Cumhurbaşkanı gibisiniz…

Bu şehrin anahtarı size teslim edildi. Artık Şanlıurfa’nın, daha doğrusu şu an yaşayan 2 milyon nüfusun yanı sıra bundan sonra dünyaya gelecek hemşehrilerinizin de her türlü sorumluluklarını üstlendiniz. 

Elbette kolay bir görev değil. “Fırat kenarında bir oğlak kaybolsa (yahut bir kurt bir koyunu kapsa) korkarım ki kıyamet gününde onun bile hesabı Ömer'den sorulur!" sözünü çok iyi bildiğinize inanıyorum.

Az önce de dedim ya, bilseniz de inansanız da görevimizi yapıyor ve hatırlatmada bulunmak istiyoruz. 

Tamam; işiniz yoğun, hele hele bugünlerde tebrik için gelenlerin haddi hesabı olmadığı bir dönemde uzun bir yazıyı okumak zor olur ama biz de üzerimizdeki sorumluluğu yerine getirmek istiyoruz…

Bundan birkaç yıl önce, sevip saydığım hemşehrimiz Fethi Şimşek’le bir röportaj yapmıştım. Öğretmenlikle başlayıp sonra ekonomi ve eğitim sektöründe Türkiye’nin tanıdığı, bizim de gurur duyduğumuz bir isim haline gelen Sayın Şimşek, başarının sırrının, “düzgün, liyakat sahibi ekiple çalışmaya” bağlı olduğunu söylemişti.    

Yazımızı da, Fethi Bey’in o söyleşideki sorumuza karşı verdiği cevapla bitiriyoruz, zira “arife tarif gerekmez” ne demek istediğimizi çok iyi anlayacağınıza eminiz, selam ve dua ile…

“Hiçbir başarı tesadüf değildir. Öncelikle bir duruş biçiminiz olacak. Kendine güvenecek, topluma güvenecek, adil ve prensip sahibi olacak. Ne zaman, nerede, ne yapacağına doğru karar verecek. Çaba gösterecek ve asla pes etmeyecek ve hedefe odaklanacak. Başarı için ögeler aynı. İş hayatının olmazsa olmazı bunlar işte… Ben kalıcı başarıya inanıyorum… Kurduğumuz işletme modelleri Türkiye’yi aşan modellerle yönetiliyor. Aynen bir ABD şirketi gibi. Feodal yapıdan arındırılmış, aile bireylerinin olmadığı, kurumsal bir kadro işbaşında…”

 

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.