Türkiye’de uzun süreden beri devam eden “Başkanlık” sistemi gelsin mi, gelmesin mi? tartışmalarında artık sona doğru yaklaşıyoruz. Süreç bu tonda devam ederse, inşallah 2017’nin Nisan ayında Başkanlık sistemine geçilip geçilmemesi için sandık başına gideceğiz. Referandumdan çıkacak sonuç ise aşağı yukarı belli. Yani; Başkanlık sistemi için “hayırlı olsun” diyebiliriz…
Şimdi bazıları, “Türkiye’nin bir sürü sorunu varken; Suriye’de, Irak’ta savaş halindeyken Başkanlık sistemini gündeme getirmenin sırası mı?” diyebilir, hatta diyenler çıkıyor. Bu konuda en ilginç olanı, isminde Halk’a vurgu yapıp “Halkçı” parti olduğunu iddia eden CHP’nin, Başkanlık sistemi için halka danışılmasını engellemeye çalışması…
Gerçekten azmin önünde durmak çok zor. İnandığı konuda kararlı olabilmek, insanın başarısındaki bence önemli etkenlerden biri…
2007 yılında yaşadığımız 367 krizini hatırlayalım; Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı seçilmemesi için ellerinden geleni arkalarına koymayan güruhun, dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşları tarafından sergilenen azimle nasıl yenilgiye uğratıldıklarını anımsayalım…
İşte, Başkanlık sistemi de böyle bir süreçten geçti. 367 krizindeki gibi kimi zaman “Bu adamlara karşı zor. Ayrı isimlerle kurulu olsalar da karşı taraftaki partiler birbirlerinin ikizi. Başkanlık sistemi Türkiye için hayal gibi” dediğimiz günler oldu…
Demek ki bir insan, doğru bir konuda karar alıyor ve azmediyorsa Allah, ona yardım ediyor…
Peki, yasama ve yürütme organlarının birbirinden bağımsız olduğu Başkanlık sistemi ülkemize nasıl bir fayda sağlayacak, gelin kısaca bir göz atalım…
En basitinden başlayalım; TBMM’de gördüğümüz o kavgalı gürültülü sahnelere veda(! ) edeceğiz… Halka karşı sorumlu olan Başkan’ın Meclis’te azledilme gibi bir sorunu olmadığı için 5 yıl rahat rahat çalışabilecek… Bazı muhalefet partilerinin engelleme taktikleri sökmeyeceği için kararlar eskiye göre daha hızlı bir şekilde alınacak ve yürürlüğe sokulacak… Her yıl günlerce süren, gereksiz tartışmaların gerçekleştiği bütçe maratonu stresini artık yaşamayacağız… Velhasıl, demokrasiye engebeli alanlardan geçerek değil direkt ulaşabileceğiz…
G-20 ÜLKELERİNDE DE UYGULANIYOR
Başta ABD olmak üzere dünyada 50’ye yakın ülkede Başkanlık sistemi mevcut. Gelişmiş ülkeler arasında bulunan 10’a yakın ülkede de yine Başkanlık ya da Yarı Başkanlık sistemi uygulanıyor…
Parlamenter sistemden yana olan vatandaşlar Almanya, İtalya, Japonya, Kanada gibi ülkeleri örnek gösterseler de ülkelerin bulunduğu ortamdaki şartlar o ülke için başarılı olacak sistemi belirliyor. Dolayısıyla “Başkanlık sistemi iyi”, “Parlamenter sistemi” kötü yada tersini iddia etmek elbette doğru bir yaklaşım değil. Ancak; şu gerçek ki Türkiye’nin bulunduğu coğrafi konumu ve iç siyasetteki durumu Başkanlık sisteminin istikrar için daha uygun bir sistem olduğu gerçeğiyle bizi karşı karşıya getiriyor.
Kaldı ki, Türkiye, Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesinden sonra zaten fiilen Başkanlık sistemi ile yönetilmeye başlanmıştır. Yapılacak tek işlem kalmıştır; Anayasa’yı statüye uydurmak…
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bu anlamda devlet adamlığının gereğini yerine getiriyor ve ülkenin enerjisini bu kritik süreçte artık bu tartışmalarla harcamaktan kurtarmak istiyor.
Türkiye, koalisyon hükümetlerinden çok çekti çoook… İnşallah, 2017’de yeni bir sayfa açar ve istikrar yolundaki hızımızı 20 km’lerden 120 km’lere yükseltiriz…