“Hangi konuda yazayım?” diye düşünürken internette bir haber gözüme takıldı. Toplumun en önemli sorunları arasında yer alan uyuşturucu kullanımıyla ilgili haberde şöyle deniyordu: “Aydın’da ‘Bir kereden bir şey olmaz’ diyerek ilk kez sentetik uyuşturucu kullanan üniversiteli 3 gencin merakı facia ile sonuçlandı…”
Ne yazık ki bu facia ne ilk ne de son olacak…
Gerçekten çok üzücü bir durum…
İlk, orta, lise öğrenimini tamamla, üniversiteyi kazanabilmek için geceni gündüzüne katarak çalış. Kazandıktan sonra, hele hele maddi durumu iyi değilse bindir güçlükle eğitimine devam et. Gelecek için iş, aş, aşk, evlilik gibi planların olsun. Sonra bir merak için hayatını karart…
Rab’bim, bu gençlerin ailelerine sabır versin…
“Bir kereden bir şey olmaz” örneğine çok rastlanıyor maalesef. Buna rağmen bu tuzağa düşenleri anlamak mümkün değil. İnsan nefsine bu kadar esir olmamalı. Çok kötü, hatta ölümle sonuçlanan “Bir kereden bir şey olmaz” örnekleri bir değil, beş değil, on değil…
Dünyada uyuşturucu kullanım oranı azalma eğilimine girerken ne yazık ki Türkiye’de artmaktadır. Emniyet Genel Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı bünyesindeki Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlı İzleme Merkezi (TUBİM) verilerine göre geçen yıl 941 kişi uyuşturucu madde kullanımı nedeniyle öldü. Ölmeyenlerin de ölüden farkları yok gibi; işlerinden, eşlerinden, çocuklarından mahrum kalıyorlar. Fiziksel ve ruhsal çöküntü yüzünden hayattan kopuyor adeta yaşayan ölü gibi davranıyorlar…
Kanarak, merak ederek başlayan süreçte sadece uyuşturucuyu kullananların hayatları kararmıyor, aileler de perişan oluyor. Tamam; uyuşturucu bağımlılığı suçtan ziyade bir hastalıktır. Ancak normal bir hastalık da değil ki doktora götürüp ilaç yazdırasın.
Bağımlılıkla mücadele gerçekten çok zor. Hem uzman hem de aileler için uzun soluklu ve sabır isteyen bir uğraş…
Aileler altından kalkamıyor, devlete maliyeti çok fazla. AMATEM (Alkol ve Madde Bağımlılığı Tedavi Merkezi)’ler yeterli kalıyor mu kalmıyor mu bilemiyoruz ama en güzel tedbir bu illete başlamamak tabii ki.
Bunun için anne-babalar çocuklarıyla ilgilenmeli. “Kimlerle gezdiği, kimlerle arkadaşlık ettiği, nerelere gittiği” konusunda kesinlikle bilgi sahibi olunmalı. Aksi halde son pişmanlık fayda etmiyor…