Geçen hafta belirtildiği üzere bu tarihte Urfa’da 40 gün durmadan kar yağar. Yollar kapanır. Kar üç- dört metre dam boyu birikir. Urfa olur karlar ülkesi. Bu bilinen tarihte başka bir tarihi mesel yaşanır. Urfa’nın ünlü alim ve hocalarından kendisi aslen Siverek kökenli Kürt Hacı Ali Efendi vefat eder. Merhum hocanın evi Hizan oğlu mahallesindedir. Zaten kendisi Hizan oğlu caminin imamı ve Haydariye medresesi Müderisidir. Müderis şimdiki anlamda profesör demektir. Ayrıca Nakşibendi tarikatı Halifesi Veli bir zattır. Anlatıldığına göre Urfa’da bir müslümanla gayri Müslim arasında anlaşmazlık çıktığında Hac Ali Efendi’ye müracaat edilir ve onun verdiği adil kararı her iki taraf da kabul ederdi. Urfa halkı Müslüman, Hiristiyan, az sayıda Musevi bu değerli zatı çok severler. Hoca efendinin vasiyeti ise Bedizaman mezarlığında Urfa’nın velilerinden Nebi Efendi ve Kerküklü Şeyh Abdurahman Efendinin kabirlerinin yanına defin edilmektir. Hizan oğlu ile Bedizaman mezarlığı arası yaklaşık iki kilometredir. Yollar kapalı karla kaplı uzun yolu açmak beceri ve sanat gerektirir. Söz açılmışken gerçeği belirtecek olursak, bizim Müslümanlar o dönem fazla bilgi ve beceriye sahip değillerdir. Zaten küçük sanatların tümü neredeyse gayri Müslimlerin elindedir. Hocanın bu vasiyetini Müslüman topluluk yerine getirememeninin düşüncesi ve üzüntüsü içerisindeyken gayri müslimler gelir. Hayrola komşular derler neden böyle bir çaresizlik içerisinde görünüyorsunuz. Müslümanlar hocanın vasiyetini kendilerine anlatırlar. Gayri Müslim vatandaşlarımız üzülmeyin biz de hoca Efendiyi en az sizin kadar severiz. Hoca Efendinin vasiyetini beraberce yerine getiririz derler. Hep birlikte ellerine kazma kürek alırlar Hizan oğlu camiden Bedizamana kadar yolu bir güzelce açarlar. Hoca Efendiyi getirirler vasiyet etiği yere defin ederler. Müslümanlar gayri Müslimlerin yardımlarından fedakar çalışmalarından dolayı mahçup olurlar. Çünkü kendileri gayri Müslimlere karşı ön yargılıdır. Bu durum karşısında Müslümanların ilerde gelenleri gayri Müslimlere teşekkür ederler. Biz iyice bilmiyorduk. Siz iyi insanlarmışsınız neden Müslüman olmuyorsunuz sorusunu yöneltirler. Gayri Müslim vatandaşların verdiği cevap ise çok anlamlı ve düşündürücüdür. Derler biz Hoca Efendi gibi Müslüman olamayız. Ama sizin gibi Müslümanlık ta bize lazım değildir cevabını verirler. Doğruyu demek gerekirse bu vatandaşların dedikleri doğrudur. Neden doğrudur dersek… İslam dinin kutsal kitabı kuranın ilk ayeti oku denmesine rağmen biz Müslümanlar o dönem ve bu dönem çoğunluk olarak okumuyoruz. Araştırmıyoruz ilme, bilime çalışmıyoruz. Oysa oku ayetinden başka birçok ayet ve hadiste okumanın, çalışmanın, bilmenin öneminden bahsedilir. Tembelliğin uyuşukluğun bir mümine yakışmadığı belirtilir. Bu nedenle bir ayette ve peygamberimizin bir hadisinde “bilenle bilmeyen hiç bir olur mu” denilir. Bizler yani Müslümanlar gelişmek ilerlemek kendimize ve insanlık alemine yararlı olmak istiyorsak, gayri Müslimler gibi belki daha fazla ilme çalışmalı. Çünkü çalışma ve ilim olmadan teknolojik gelişme de olmaz. Kısaca bu anlamda sözde değil özde Müslüman olmak gerekir. Ayrıca İslam ve Müslüman kelimesi acımasızca kafa kesen İŞİD, veya VAHABİ anlayışı değildir. Bizim gerçek Müslüman anlayışı bilenler bilir Sürekli Cihad anlayışı da değildir. Cihad bir tek savaş değildir. Cihad okumak okutmaktır. Cihat iyilik yapmak, barışçı olmaktır. Zaten İslam ve Müslüman kelimesinin anlamı barış demektir. Bizim Hanefi mezhebi İslam anlayışında cihad sürekli savaş olarak anlaşılmaz. Bizim Anadolu İslam anlayışı gerçek İslam anlayışıdır. Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Feki teyranların anlayışı ve yoludur. Kısaca İslam dinine uygun ırkçı olmayan İslam anlayışıdır. Bu tarihi anekdotun bizlere özelikle gençlerimize vermesi gereken ders, tembel olmamak, bir sanat sahibi olmak ve ilme çalışmak olmalıdır.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 1392+ kez okundu.
1912 URFA BÜYÜK KAR SENESİ - 2
Geçen hafta belirtildiği üzere bu tarihte Urfa’da 40 gün durmadan kar yağar. Yollar kapanır. Kar üç- dört metre dam boyu birikir. Urfa olur karlar ülkesi. Bu bilinen tarihte başka bir tarihi mesel yaşanır. Urfa’nın ünlü alim ve hocalarından kendisi aslen Siverek kökenli Kürt Hacı Ali Efendi vefat eder. Merhum hocanın evi Hizan oğlu mahallesindedir. Zaten kendisi Hizan oğlu caminin imamı ve Haydariye medresesi Müderisidir. Müderis şimdiki anlamda profesör demektir. Ayrıca Nakşibendi tarikatı Halifesi Veli bir zattır. Anlatıldığına göre Urfa’da bir müslümanla gayri Müslim arasında anlaşmazlık çıktığında Hac Ali Efendi’ye müracaat edilir ve onun verdiği adil kararı her iki taraf da kabul ederdi. Urfa halkı Müslüman, Hiristiyan, az sayıda Musevi bu değerli zatı çok severler. Hoca efendinin vasiyeti ise Bedizaman mezarlığında Urfa’nın velilerinden Nebi Efendi ve Kerküklü Şeyh Abdurahman Efendinin kabirlerinin yanına defin edilmektir. Hizan oğlu ile Bedizaman mezarlığı arası yaklaşık iki kilometredir. Yollar kapalı karla kaplı uzun yolu açmak beceri ve sanat gerektirir. Söz açılmışken gerçeği belirtecek olursak, bizim Müslümanlar o dönem fazla bilgi ve beceriye sahip değillerdir. Zaten küçük sanatların tümü neredeyse gayri Müslimlerin elindedir. Hocanın bu vasiyetini Müslüman topluluk yerine getirememeninin düşüncesi ve üzüntüsü içerisindeyken gayri müslimler gelir. Hayrola komşular derler neden böyle bir çaresizlik içerisinde görünüyorsunuz. Müslümanlar hocanın vasiyetini kendilerine anlatırlar. Gayri Müslim vatandaşlarımız üzülmeyin biz de hoca Efendiyi en az sizin kadar severiz. Hoca Efendinin vasiyetini beraberce yerine getiririz derler. Hep birlikte ellerine kazma kürek alırlar Hizan oğlu camiden Bedizamana kadar yolu bir güzelce açarlar. Hoca Efendiyi getirirler vasiyet etiği yere defin ederler. Müslümanlar gayri Müslimlerin yardımlarından fedakar çalışmalarından dolayı mahçup olurlar. Çünkü kendileri gayri Müslimlere karşı ön yargılıdır. Bu durum karşısında Müslümanların ilerde gelenleri gayri Müslimlere teşekkür ederler. Biz iyice bilmiyorduk. Siz iyi insanlarmışsınız neden Müslüman olmuyorsunuz sorusunu yöneltirler. Gayri Müslim vatandaşların verdiği cevap ise çok anlamlı ve düşündürücüdür. Derler biz Hoca Efendi gibi Müslüman olamayız. Ama sizin gibi Müslümanlık ta bize lazım değildir cevabını verirler. Doğruyu demek gerekirse bu vatandaşların dedikleri doğrudur. Neden doğrudur dersek… İslam dinin kutsal kitabı kuranın ilk ayeti oku denmesine rağmen biz Müslümanlar o dönem ve bu dönem çoğunluk olarak okumuyoruz. Araştırmıyoruz ilme, bilime çalışmıyoruz. Oysa oku ayetinden başka birçok ayet ve hadiste okumanın, çalışmanın, bilmenin öneminden bahsedilir. Tembelliğin uyuşukluğun bir mümine yakışmadığı belirtilir. Bu nedenle bir ayette ve peygamberimizin bir hadisinde “bilenle bilmeyen hiç bir olur mu” denilir. Bizler yani Müslümanlar gelişmek ilerlemek kendimize ve insanlık alemine yararlı olmak istiyorsak, gayri Müslimler gibi belki daha fazla ilme çalışmalı. Çünkü çalışma ve ilim olmadan teknolojik gelişme de olmaz. Kısaca bu anlamda sözde değil özde Müslüman olmak gerekir. Ayrıca İslam ve Müslüman kelimesi acımasızca kafa kesen İŞİD, veya VAHABİ anlayışı değildir. Bizim gerçek Müslüman anlayışı bilenler bilir Sürekli Cihad anlayışı da değildir. Cihad bir tek savaş değildir. Cihad okumak okutmaktır. Cihat iyilik yapmak, barışçı olmaktır. Zaten İslam ve Müslüman kelimesinin anlamı barış demektir. Bizim Hanefi mezhebi İslam anlayışında cihad sürekli savaş olarak anlaşılmaz. Bizim Anadolu İslam anlayışı gerçek İslam anlayışıdır. Yunus Emrelerin, Mevlanaların, Feki teyranların anlayışı ve yoludur. Kısaca İslam dinine uygun ırkçı olmayan İslam anlayışıdır. Bu tarihi anekdotun bizlere özelikle gençlerimize vermesi gereken ders, tembel olmamak, bir sanat sahibi olmak ve ilme çalışmak olmalıdır.
Ekleme
Tarihi: 26 Ocak 2021 - Salı
1912 URFA BÜYÜK KAR SENESİ - 2
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.