Ak parti, devrilmiş başbakan Necmettin Erbakan’ın genel başkanlığını yaptığı, kendilerine yenilikçi diyen bir grubun Fazilet partisinden ayrılarak 14 Ağustos 2001 tarihinde kurduğu bir partidir. Partinin kurucuları arasında öne çıkan dört isim Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdullatif Şener. Ak parti 19 yıldır yapılan tüm seçimlerden birinci parti olarak iktidar olmuştur. Bu parti Refah Yol hükümetinin başbakanı Necmettin Erbakan’ın 28 şubat kararlarına karşı çıkmadığı imzaladığı için eleştirmiştir. Oysa o dönemde askeri ve sivil vesayet tamamen kendilerine Kemalist diyen bir grubun elindeydi. Nitekim Erbakan hoca yaptığı açıklamada bu kararları imzalasaydım kendim dışında bazı insanların kanı akacaktı bu vebali alamadığımdan dolayı imza atmak zorunda kalmıştım demişti. Gerçeği demek gerekirse o dönemin şartları içerisinde kim olsa o kararları imzalamak zorunda kalırdı. Çünkü devletin tüm güçleri tüm kurumları Kemalist vesayetçi güçlerin elindeydi. Bir kişi kahraman dahi olsa cürümü kadar ancak yer yakardı. Hep düşünürüm neden bilinmez veya anlaşılmaz, hocanın arkadaşları Fazilet partiden ayrılacaklarına güç birliği yaparak zulme uğrayan hocalarının etrafında birleşip kenetleneceklerine ayrı bir parti kurmaları ne kadar doğrudur… bunda bir vefa olmadığı kanaatindeyim. Sonuçta bu kadro Hocayı kaderiyle baş başa bırakarak ayrılmışlardır. Zaten Ak partinin lideri Erdoğan yeni parti çalışmalarına başlarken “milli görüş gömleğini çıkarttım” diyerek başladı. Akabinde Amerika’ya giderek temasta bulundu. Nitekim Ak parti programında batının özgürlükçü liberal politikalarına atıfta bulunan ibareler konuldu. Özgürlüklere önem ve ehemmiyet vererek ülkenin kalkınacağını, partizanlık yapılmayacağını, yolsuzlukla mücadele edileceği yazılmıştır. Programın giriş bölümünde büyük Atatürk vurgusu dikkat çekiyor. Ayrıca özgürlükler konusunda iddialı büyük bir cümleyle “ Herkes özgür olmadan kimse özgür olmaz.” Deniliyor. Medya tekelinin olmayacağını özgür bir medyanın ve düşünce özgürlüğünün mutlaka sağlanacağı belirtiliyor. Farklılığı zenginlik sayarak çoğulculuğu savunarak, etnik, dinsel, bölgesel milliyetçilik yapılmayacağını, söylüyordular. Sonra üç Y hedefi amaçlandı. Bunlar a-yasaklar, b- yoksulluk, c- yolsuzluk inandırıcı ve iddialı bir biçimde önlenecek denildi. Ak parti kuruluşundan yaklaşık bir yıl sonra 3 Kasım 2002 de girdiği ilk seçimde belki dünya siyaset tarihinde hiçbir partiye nasip olmayacak bir şekilde 365 milletvekili alarak iktidara geldi. Bu büyük seçim başarısı içerde ve dışarıda Ak partiye büyük bir değer ve özgüven verdi. Yabancı yatırımcılar akın, akın Türkiye’ye gelerek yatırımlara başladılar. Ülkeye büyük bir döviz girişi gelerek ülke zenginleşti. Halkın gelir düzeyi yükseldi. Hedefledikleri özgürlükçü liberal politikalar sayesinde yasaklar ve yoksulluk büyük ölçüde önlendi. Etnik, dinsel, bölgesel milliyetçilik yapılmadı. Programlarında dedikleri gibi toplumsal sınıflar arasında uçurumlar azaldı. Lüks yaşam, israf, kibir önemli derecede yoktu. Böyle olunca devletin geliri artınca ülkemizin üzerinde ekonomik ve siyasal bir yük olan büyük bir miktarı bulan İMF borçları ödendi ve silindi. Elbette tüm bunlar büyük bir başarıydı. Ayrıca ülkede yollar, köprüler seferberliği yapıldı. Sağlıkta önemli iyileştirme yapılarak hastane kuyruk çilesine son verildi. En önemlisi yoksullara, sakatlara, dul ve yetimlere, kimsesizlere yardımlar yapıldı. Bu insanlara sahipsiz ve kimsesiz olmadıkları hatırlatıldı. Emekli maaşına ve zorunlu ev eşyası hacizlerinin durdurulması doğru bir karar oldu.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 1548+ kez okundu.
AK PARTİ NERDEN NEREYE GELDİ - 1
Ak parti, devrilmiş başbakan Necmettin Erbakan’ın genel başkanlığını yaptığı, kendilerine yenilikçi diyen bir grubun Fazilet partisinden ayrılarak 14 Ağustos 2001 tarihinde kurduğu bir partidir. Partinin kurucuları arasında öne çıkan dört isim Recep Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdullatif Şener. Ak parti 19 yıldır yapılan tüm seçimlerden birinci parti olarak iktidar olmuştur. Bu parti Refah Yol hükümetinin başbakanı Necmettin Erbakan’ın 28 şubat kararlarına karşı çıkmadığı imzaladığı için eleştirmiştir. Oysa o dönemde askeri ve sivil vesayet tamamen kendilerine Kemalist diyen bir grubun elindeydi. Nitekim Erbakan hoca yaptığı açıklamada bu kararları imzalasaydım kendim dışında bazı insanların kanı akacaktı bu vebali alamadığımdan dolayı imza atmak zorunda kalmıştım demişti. Gerçeği demek gerekirse o dönemin şartları içerisinde kim olsa o kararları imzalamak zorunda kalırdı. Çünkü devletin tüm güçleri tüm kurumları Kemalist vesayetçi güçlerin elindeydi. Bir kişi kahraman dahi olsa cürümü kadar ancak yer yakardı. Hep düşünürüm neden bilinmez veya anlaşılmaz, hocanın arkadaşları Fazilet partiden ayrılacaklarına güç birliği yaparak zulme uğrayan hocalarının etrafında birleşip kenetleneceklerine ayrı bir parti kurmaları ne kadar doğrudur… bunda bir vefa olmadığı kanaatindeyim. Sonuçta bu kadro Hocayı kaderiyle baş başa bırakarak ayrılmışlardır. Zaten Ak partinin lideri Erdoğan yeni parti çalışmalarına başlarken “milli görüş gömleğini çıkarttım” diyerek başladı. Akabinde Amerika’ya giderek temasta bulundu. Nitekim Ak parti programında batının özgürlükçü liberal politikalarına atıfta bulunan ibareler konuldu. Özgürlüklere önem ve ehemmiyet vererek ülkenin kalkınacağını, partizanlık yapılmayacağını, yolsuzlukla mücadele edileceği yazılmıştır. Programın giriş bölümünde büyük Atatürk vurgusu dikkat çekiyor. Ayrıca özgürlükler konusunda iddialı büyük bir cümleyle “ Herkes özgür olmadan kimse özgür olmaz.” Deniliyor. Medya tekelinin olmayacağını özgür bir medyanın ve düşünce özgürlüğünün mutlaka sağlanacağı belirtiliyor. Farklılığı zenginlik sayarak çoğulculuğu savunarak, etnik, dinsel, bölgesel milliyetçilik yapılmayacağını, söylüyordular. Sonra üç Y hedefi amaçlandı. Bunlar a-yasaklar, b- yoksulluk, c- yolsuzluk inandırıcı ve iddialı bir biçimde önlenecek denildi. Ak parti kuruluşundan yaklaşık bir yıl sonra 3 Kasım 2002 de girdiği ilk seçimde belki dünya siyaset tarihinde hiçbir partiye nasip olmayacak bir şekilde 365 milletvekili alarak iktidara geldi. Bu büyük seçim başarısı içerde ve dışarıda Ak partiye büyük bir değer ve özgüven verdi. Yabancı yatırımcılar akın, akın Türkiye’ye gelerek yatırımlara başladılar. Ülkeye büyük bir döviz girişi gelerek ülke zenginleşti. Halkın gelir düzeyi yükseldi. Hedefledikleri özgürlükçü liberal politikalar sayesinde yasaklar ve yoksulluk büyük ölçüde önlendi. Etnik, dinsel, bölgesel milliyetçilik yapılmadı. Programlarında dedikleri gibi toplumsal sınıflar arasında uçurumlar azaldı. Lüks yaşam, israf, kibir önemli derecede yoktu. Böyle olunca devletin geliri artınca ülkemizin üzerinde ekonomik ve siyasal bir yük olan büyük bir miktarı bulan İMF borçları ödendi ve silindi. Elbette tüm bunlar büyük bir başarıydı. Ayrıca ülkede yollar, köprüler seferberliği yapıldı. Sağlıkta önemli iyileştirme yapılarak hastane kuyruk çilesine son verildi. En önemlisi yoksullara, sakatlara, dul ve yetimlere, kimsesizlere yardımlar yapıldı. Bu insanlara sahipsiz ve kimsesiz olmadıkları hatırlatıldı. Emekli maaşına ve zorunlu ev eşyası hacizlerinin durdurulması doğru bir karar oldu.
Ekleme
Tarihi: 15 Haziran 2021 - Salı
AK PARTİ NERDEN NEREYE GELDİ - 1
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.