Yaklaşık bir yıldır, deyim yerindeyse Dünya’yı kasıp kavuran insanlığa korku salan yüz binlerce insanın acı çekerek ölmesine, milyonlarca insanın hasta olmasına neden olan bu afetin sonu yaklaştı denilebilir. Zira birçok gelişmiş ülke Çin, Amerika, Almanya bu illeti önleyecek bir düzeyde aşı gerçekleştirdikleri müjdesini verdiler. Bu nedenle büyük bir umut ve sevinç oluştu. İnsanlık tarihi her ne kadar şimdiye kadar büyük hastalıklar atlatmış, büyük badirelerden geçmişse bile böyle korkunç bir virüsle ilk kez tanışmış oldu diyebiliriz. Gözle görülmeyen, ancak en gelişmiş mikroskopla görülebilen bu düşman çok sinsi bir düşman. İnsan vücuduna girdiği ilk dönemde bir beş altı günlük sesiz sinsi bir şekilde kendini gizleyerek kuluçka denilen bir duruma giriyor. Sonra tahribatına başlıyor. Dini yönden açıklarsak bünyesine girdiği insanı eceli gelmişse öldürüyor. Yok eğer eceli gelmemişse mümkün değil öldüremiyor. Bunun bilimsel izahı ise eğer bir insan yaşlı ise ayrıca kronik müzmin hastalığı varsa çoğunlukla yaşlı, ama bu arada genç olsa bile kronik bir hastalığı varsa hiç acımadan gençliğine çoluk çocuğuna hiç acımadan bu Dünya’dan götürüyor. Halk arasında bir söz vardır. Ölüm var ölüm gibi, ölüm var zulüm gibi. İşte bu sinsi afetin neden olduğu ölümler birer işkence gibi zulüm oluyor. Bu acı bilgileri çoğu kez yoğun bakımlardaki sağlık personellerinden alıyoruz. Özveriyle çalışan bu değerli insanlar sürekli insanları uyarıyorlar, aman dikkat edin kurallara uyun diye. Çünkü bunlar acılara, tanık oluyorlar. Ama tüm bu uyarılara rağmen ülkemiz insanlarının maalesef birçoklarının uyarılara ve kuralara uydukları söylenemez. Elbette bu durum ayrıca incelenmelidir. Zira böylesi kitleler halinde ölümlere rağmen böylesi vurdum duymazlık çok anlaşılır bir durum değildir. Bu sinsi illetin seyrine kısaca bakacak olursak şaşırtıcı acayip durumlarla karşılaşırız. Covit 19 da denilen illetin ilk kez Çin’de ortaya çıktığı görüldü. Çıkış nedeni olarak iki görüş öne sürüldü birincisi bu sinsi hastalığın insanlara bazı hayvanlar tarafından geçtiği şeklinde oldu. İlk kez Çin’de ortaya çıkmasının nedenin Çinlilerin her türlü hayvan etlerini yemelerinden olmuştur denildi. İkinci görüş ise bu belalı virüsün labrator ortamında üretildiği şeklinde oldu. Genel kabul gören görüş bu virüsün insanlara Çin’de hayvanlar tarafından geçtiği şeklinde olmuştur. Ancak olayın düşündürücü tarafı Çin kanalıyla tüm Dünya’ya korku salan hastalığın Çin’de kısa denilebilecek bir sürede kontrol altına alınıp, yine az denilecek bir insan kaybıyla hastalığın kontrol altına alınmasıdır. Verilen bilgilere göre şimdi Çin ülkesinde hastalık yok denilecek kadar azalmıştır. Bunun nedenleri ya biliniyor veya araştırılmalıdır. Hastalık Çin’den sonra İtalya ve İspanya’da acımasız bir şekilde ortaya çıktı. Kitleler halinde insanlar öldü. Şimdi salgından en çok etkilenen en çok insanın öldüğü ülke Amerika birleşik devletleri olmuştur. Ülkemizin ise bu yaşamsal konuda iyi bir sınav verdiği söylenemez. Zira ilk önce bu sinsi düşman hafife alındı. gerekli önlemler alınmadı. İş işten geçtikten sonra alınan önlemler çok işe yaramadı. Çünkü doğruyu demek gerekirse pandemiye bulaşan insan sayısı ölüm sayıları gizlendi. Halkı paniğe sevk etmeyelim algısıyla oluşan bu düşünce tarzı bu yaklaşım özünde doğru olsa bile pratik rasyonel yaşamla örtüşmüyor. Doğru olan gerçek sayıları halka vererek halkın olayın ciddiyetini görerek anlayarak önlem alması olmalıydı. Türk tabipler birliği bu yanlış durumu eleştirdi. Gerçek sayıların halka söylenmesini olayın ciddiyetini bilmesi gerektiğini defalarca söyledi. Salgının kontrol altına alınması için ülke genelinde en azından 15-20 gün sokağa çıkma yasağı getirilmesini savundu. Ama ne yazıktır iktidar doğruyu söyleyen bu sağlık kurumunu neredeyse ihanetle suçladı. Sonunda sağlık bakanlığı olayın ciddiyetini anlayarak yanlış kararından döndü. Gerçek sayıları açıklamaya başladı gerçek sayılar açıklanınca ülkemiz maalesef bu salgında Avrupa’da birinci Dünya’da Amerika ve Brezilya’dan sonra üçüncü sırada. İşte bu korkunç tablo karşısında aşının bulunması büyük bir umut olmuştur. Şimdi devletin başta risk grupları olmak üzere vatandaşların çoğuna aşı yapma gibi bir görevi ve sorumluluğu vardır. Herkesin aşı yapması ve en önemlisi mutlaka sağlık kurallarına uyması gerekir.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 1332+ kez okundu.
AŞI KORONAVİRÜSE ÇARE OLABİLİR
Yaklaşık bir yıldır, deyim yerindeyse Dünya’yı kasıp kavuran insanlığa korku salan yüz binlerce insanın acı çekerek ölmesine, milyonlarca insanın hasta olmasına neden olan bu afetin sonu yaklaştı denilebilir. Zira birçok gelişmiş ülke Çin, Amerika, Almanya bu illeti önleyecek bir düzeyde aşı gerçekleştirdikleri müjdesini verdiler. Bu nedenle büyük bir umut ve sevinç oluştu. İnsanlık tarihi her ne kadar şimdiye kadar büyük hastalıklar atlatmış, büyük badirelerden geçmişse bile böyle korkunç bir virüsle ilk kez tanışmış oldu diyebiliriz. Gözle görülmeyen, ancak en gelişmiş mikroskopla görülebilen bu düşman çok sinsi bir düşman. İnsan vücuduna girdiği ilk dönemde bir beş altı günlük sesiz sinsi bir şekilde kendini gizleyerek kuluçka denilen bir duruma giriyor. Sonra tahribatına başlıyor. Dini yönden açıklarsak bünyesine girdiği insanı eceli gelmişse öldürüyor. Yok eğer eceli gelmemişse mümkün değil öldüremiyor. Bunun bilimsel izahı ise eğer bir insan yaşlı ise ayrıca kronik müzmin hastalığı varsa çoğunlukla yaşlı, ama bu arada genç olsa bile kronik bir hastalığı varsa hiç acımadan gençliğine çoluk çocuğuna hiç acımadan bu Dünya’dan götürüyor. Halk arasında bir söz vardır. Ölüm var ölüm gibi, ölüm var zulüm gibi. İşte bu sinsi afetin neden olduğu ölümler birer işkence gibi zulüm oluyor. Bu acı bilgileri çoğu kez yoğun bakımlardaki sağlık personellerinden alıyoruz. Özveriyle çalışan bu değerli insanlar sürekli insanları uyarıyorlar, aman dikkat edin kurallara uyun diye. Çünkü bunlar acılara, tanık oluyorlar. Ama tüm bu uyarılara rağmen ülkemiz insanlarının maalesef birçoklarının uyarılara ve kuralara uydukları söylenemez. Elbette bu durum ayrıca incelenmelidir. Zira böylesi kitleler halinde ölümlere rağmen böylesi vurdum duymazlık çok anlaşılır bir durum değildir. Bu sinsi illetin seyrine kısaca bakacak olursak şaşırtıcı acayip durumlarla karşılaşırız. Covit 19 da denilen illetin ilk kez Çin’de ortaya çıktığı görüldü. Çıkış nedeni olarak iki görüş öne sürüldü birincisi bu sinsi hastalığın insanlara bazı hayvanlar tarafından geçtiği şeklinde oldu. İlk kez Çin’de ortaya çıkmasının nedenin Çinlilerin her türlü hayvan etlerini yemelerinden olmuştur denildi. İkinci görüş ise bu belalı virüsün labrator ortamında üretildiği şeklinde oldu. Genel kabul gören görüş bu virüsün insanlara Çin’de hayvanlar tarafından geçtiği şeklinde olmuştur. Ancak olayın düşündürücü tarafı Çin kanalıyla tüm Dünya’ya korku salan hastalığın Çin’de kısa denilebilecek bir sürede kontrol altına alınıp, yine az denilecek bir insan kaybıyla hastalığın kontrol altına alınmasıdır. Verilen bilgilere göre şimdi Çin ülkesinde hastalık yok denilecek kadar azalmıştır. Bunun nedenleri ya biliniyor veya araştırılmalıdır. Hastalık Çin’den sonra İtalya ve İspanya’da acımasız bir şekilde ortaya çıktı. Kitleler halinde insanlar öldü. Şimdi salgından en çok etkilenen en çok insanın öldüğü ülke Amerika birleşik devletleri olmuştur. Ülkemizin ise bu yaşamsal konuda iyi bir sınav verdiği söylenemez. Zira ilk önce bu sinsi düşman hafife alındı. gerekli önlemler alınmadı. İş işten geçtikten sonra alınan önlemler çok işe yaramadı. Çünkü doğruyu demek gerekirse pandemiye bulaşan insan sayısı ölüm sayıları gizlendi. Halkı paniğe sevk etmeyelim algısıyla oluşan bu düşünce tarzı bu yaklaşım özünde doğru olsa bile pratik rasyonel yaşamla örtüşmüyor. Doğru olan gerçek sayıları halka vererek halkın olayın ciddiyetini görerek anlayarak önlem alması olmalıydı. Türk tabipler birliği bu yanlış durumu eleştirdi. Gerçek sayıların halka söylenmesini olayın ciddiyetini bilmesi gerektiğini defalarca söyledi. Salgının kontrol altına alınması için ülke genelinde en azından 15-20 gün sokağa çıkma yasağı getirilmesini savundu. Ama ne yazıktır iktidar doğruyu söyleyen bu sağlık kurumunu neredeyse ihanetle suçladı. Sonunda sağlık bakanlığı olayın ciddiyetini anlayarak yanlış kararından döndü. Gerçek sayıları açıklamaya başladı gerçek sayılar açıklanınca ülkemiz maalesef bu salgında Avrupa’da birinci Dünya’da Amerika ve Brezilya’dan sonra üçüncü sırada. İşte bu korkunç tablo karşısında aşının bulunması büyük bir umut olmuştur. Şimdi devletin başta risk grupları olmak üzere vatandaşların çoğuna aşı yapma gibi bir görevi ve sorumluluğu vardır. Herkesin aşı yapması ve en önemlisi mutlaka sağlık kurallarına uyması gerekir.
Ekleme
Tarihi: 16 Aralık 2020 - Çarşamba
AŞI KORONAVİRÜSE ÇARE OLABİLİR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.