Yaşadığımız Dünya hakkında yalan Dünya fani Dünya deriz. Bazı bilge yaşlılar ise Dünya yerinde duruyor. Biz faniyiz ölümlüyüz der. Bu sözde elbette bir gerçeklik payı var.
Ancak bu görüşe tam doğru denilemez. Çünkü insan ve diğer canlı varlıklar, Dünya olmadan olmazlar. Hikmeti Huda olarak, Dünya ve İnsanlar aynı oluş, element yapı özeliği taşıyor. Düşünen akıllı bir varlık olan insanlar biyolojik ve fiziksel olarak farklı olsalar da aynı yaratılış yasalarına tabidir. Ama çelişki olan insan toplumları arasında Kur’an ayetlerine göre de, yaratanın istemediği bazı bencil çıkarcı fırsatçı insanlar tarafından sosyal ve sınıfsal farkların ve sömürünün oluşturulmasıdır. İşte asıl sorun bunda. Bu nedenle olsa gerek. Adil olmayan zalim bir Dünya’da yaşıyoruz denilir. Aslında kast edilen Dünya değil… Bazı insan gruplarıdır. Belki dinler ve bazı felsefe ekolleri bir bakıma bu nedenle Dünya’nın iyi bir yer olmadığını söyler. İnsanlar var olduğundan beri toplu şekilde yaşayalı beri Dünya iyi ve kötü insanların mücadelesi şeklinde geçti denilebilir.
Dinler bir bakıma kötü insanların ıslahı için gelmiş. Kötü insanlar hep çıkarcı olmuş. Zulüm yapmış. Fırsat kollamış. Başkalarını nasıl sömüreyim kendime nasıl kul köle edeyim diye…
İşte buna büyük somut örnek: Nemrutlar, Firavunlar, Karunlar olmuştur.
Bu lanetli zorbaların yolunu izleyenler hep fırsatçılık yapmışlar. Bazı doğru deyimleri atasözlerini kendi kişisel amaçları için kullanıp halkı kandırmışlar. Bunlardan biri olan “at binenin kılıç kullananın” demişler. Sanki her şey kişisel çıkardır. Amaca ulaşmak için her yol mubah diye davranmışlar. Böyle bir düşünce yapısı İslam dinin şartları ile tezat teşkil eder.
Oysa bunun gibi atasözlerinin çıkış amacı sanırım iyilik anlamında kötülüğe karşı birlik mücadele anlamı taşır. Ayrıca en önemlisi kötü niyetli kişiler Kur’an ayetlerini ve hadisleri kendi bencil çıkarlarına alet ederler. Bu nedenle olsa gerek peygamberler dinler toplumsal bir öz taşıyarak gelmişler. Zaten Dinlerin özünde zulme karşı zalime karşı bir mücadele vardır. Sırasıyla Hazreti İbrahim, Hazreti Musa, Hazreti İsa, Hazreti Muhammet, son tahlilde kötü insanları doğru yola getirmek için ilahi bir güç tarafından kendilerine içlerinde Ahlak, iyilik. Paylaşma, doğruluk dürüstlük ilkeleri taşıyan kutsal kitaplar olan Tevrat, Zebur, İncil, Kur’an gönderilmiş. Kur’ ani Kerimin diğer üç kitaptan farkı, insan ve toplum yaşamı hatta siyasal yaşamı ile ilgili şartların olmasıdır. Şurası iyice bilinmeli, İslam dininin mevcut kapitalist sistemle yakın, uzak bir alakası yok. Bir tek ayet bile buna örnektir. Haşır süresi ayet 7 mealen servet mal tekelini yasaklar, servetin toplanmasını değil milletin içinde dolaşması emir edilir. Diğer Ayetlerde insanlar hakkında, insan kıymetini ve değerini bilirse Eşrefi mahlukat olduğunu söyler. Kıymetini ve değerini bilmedi mi aşağılık bir varlık olacağını belirtir. Ne zülüm edin ne zulme uğrayın. İyiliği emir edin kötülüğü men edin, ayetlerini ölçü alan Gerçek Müslümanlar ancak bu ilahi şartlara uyarlar.