Said Nursi zamanımızda, eski çağlarda olduğu gibi, savaşlar, silahlı mücadele yerine insani, fikri gelişme sonucunda ikna ve siyasetten bir mücadelenin gerekli olduğunu, uygarlığın da bu yöntemin doğru olduğunun kanıtlarııdır, şeklinde görüş bildirir.
Maddi gelişmenin hak hukuk getireceğini öngörmüştür. Ama bu konuda Avrupa'nın ekonomik ve sosyal gelişmede bize örnek olamayacağını, zira bu kıtanın sömürü ve haksızlık üzerine kurulu bir sistem tarafından yönetildiğini belirtir.
Bundan dolayı bu medeniyetin şimdiye kadar ki uygulamaları, eşitsizlik, haksızlık, sefalet ve adaletsizlik getirmiştir. İyilik getirmemiştir, demiştir.
Asya, İslam medeniyeti kendilerini toparlar, azim, şevk, çalışma, iman sonucunda gerçek medeniyetin ne olduğunu dünyaya göstereceklerdir. Bunun için bezginliğe, umutsuzluğa düşmemek, aksine daha fazla umutlu olmanın şart olduğunu, bunun bir hedef olduğunu altını çizrek ısrarla yazmış ve anlatmıştır.
Zamanın, dünyanın değiştiğini, döndüğünü, mevsimlerin meydana geldiğini, her kıştan sonra bir baharın, geceden sonra sabahın geldiğini, hiç bir şeyın aynı münval üzere kalmadığını adeta diyalektik ve bilimsel bir biçimde izah etmiştir.
Gerçek bir İslami düzenle birlikte, dünya'da genel bir barışın olacağını söylemiştir. Bunun gerçekleşmesi için şahsi çıkarları değil toplumsal çıkarlara önem vermenin, neme lazımcılığın olmaması gerektiğinin altını çizmiştir.
İnsanlık için medarı iftihar bir soydan gelen Arapların şimdiki acziyetleri, geri kalmışlıkları kendilerine yakışmıyor. Bunu hak etmiyorlar. Geri kalmışlıktan, cehaleetten kurtulmaları için, kahraman Türk milleti ile birleşip ittifak kurmaları halinde ilerleyecek, gelişecek, hep birlikte medeni bir toplum olacaklardır.
Kur'an bayrağını hep beraber her ywrde dalgalandırmış olacaklardır. Bunun olması ancak doğruluk ve dürüstlük, yapmak, yalancılık, dalkavukluk yapmamaktır. Milletin menfaatini kendi şahsi menfaatinden üstün tutmaktır.
Zaten iman doğruluktur, doğru olmaktır. Ey bu cami-i Emevideki kardeşlerim kırk elli sene sonra İslam aleminin ulu camilerinde dört yüz milyon iman sahibi kardeşlerim kurtuluş ancak doğrulukla olacaktır bilincine varacaklardır.
Bütün hayatımda sosyal hayatı kişisel hayatımdan üstün tuttum. Bundan öğrendiğim sevginin karşılığı sevgidir, kötülük kötülüğü getirir şeklinde olmuştur. Sosyal yaşamı, geliştirecek unsur sevgidir. Dini çalışmalarda, asla, dini siyasete, çıkara, ticarete alet edilmemelidir. Dini kendi şahsi siyasetine alet etmek büyük bir cinayettir.
İslami bir anlamda özgürlük, istişare ve tartışmayla elde edilir, doğru bulunur. Milliyetimizin asıl ruhu İslamdır. Osmanlı devletinin hilafeti devam ettirmesiyle birlikte, Türk ordusunun İslam milletlerine hamilik, sahplik, koruyuculuk yapması neticesinde kalası hükmündedir.
Arab, Türk gerçek iki kardeş bu büyük kutsal kalenin nöbetçileridir. İslam milleti bağlarıyla diğer İslam ümmetleri bir aşiret bir millet gibi olur. Devam edecek