Sultan Abdülhamid tarafından gönderilen maaş ve altınları Bediüzaman'ın almamasına, sarayın önemli bir bakanı olan Şefik Paşa çok şaşırmıştır. Hayatında ilk kez böyle bir durumla karşılaşmıştır.
"Şefik Paşa Bediüzzaman'a iradeyi reddediyorsun, irade redddolunmaz." der. Bediüzzaman: Reddeyorum ta ki Padişah darılsın, beni çağırsın, ben de doğrusunu söyleyeyim."
"Paşa neticesi vahimdir."
Bediüzzaman: "Neticesi deniz de olsa geniş bir kabirdir. İdam olunsam bir milletin kalbinde yatacağım. Hem de İstanbul'a geldiğim vakit, hayatımı rüşvet getirmişim, ne ederseniz edin. Bunu da ciddi söylüyorum. Ben isterim ki vatandaşlarımı bilfiil ikaz edeyim ki; bu dda devlete intisap hizmet içindir. Maaş kapmak için değildir. Hem de benim gibi bir adamın millete ve devlete nasihatladır. O da hüsnü tesir iledir. O da hasbilikledir. Bu da garasızlık, o da ivasızlık o da şahsi menfeaatleri terk iledir. Binaenaleyh, ben maaşın kabulünden mazurum." cevabını verir.
Padişahın maaşını ve altınları kabul etmeyen bir kşi ancak deli olabilir denilerek Bediüzzzama'nı Toptaşı akıl hatahanesine korlar. Ancak Saray mensuplarının yaptığı oyun bozulur.
Bediüzzaman'ı muayene eden doktorlar bir rapor hazırlarlar: "Eğer Bediüzzaman'da zerre kadar delilik eseri varsa. dünyada akılı adam yoktur." derler.
Serbest kalan Bediüzzaman İslami inanç ve düşüncelerini her platforumda söyler, yaymaya çalışır. Ama Osmanlı devleti Avrupa'nın dayatmasıyla birlikte batı modelli yönetim biçimini gerekleri olan reformlar, 19. Yüzyılda Avrupa hasta adam dedikleri Osmanlı devleti için demokrasiye geçiş modelleri önerdiler. Bundan dolayı Sultan Abdülmecid zamanında 3 Kasım 1839 yılında tanzimat fermanı ilan edilir. Yine bu Padişah döneminde 18 Şubat 1856'da İslahat fermanıı, 1860'ta da Sultan Abdülaziz fermanı yayınlanır.
Batı tipi yönetim biçiminin ilk modeli II Abdülhamid döneminde 23 Aralık 1876'da 1. Meşrutiyet ilan edilir. Bu dönemin anayasası Kanun-ı Esasi, yürütme organı Padişah, yasama organı ise Meclis-i Umumi'dir. Böylece ilk meclis kurulmuş oldu.
Böyle bir sürecin sonunda Bediüzzaman İstanbul'da iken Türkçü İttihat Teraki Partisinin dayatmasıyla nihayet ikinci Meşrutiyet ilan edilmiştir.
Bediüzzaman batının dikte ettirdiği batı tipi demokrasiye karşı çıkıyordu. Ustadın istediği özgürlüğün olduğu müşavere ve istişare dayanan İslami bir yönetim biçimidir.
Zaten illerki yıllarda "Asyanın bahtı, meşveret ve şuradır." diyerek İslamiyete özgü demokrasi modelinin gereklerini söylemişti. Devam edecek