İngilizler İstanbul'da Şeyhülislamı ve bazı ulemayı kendi yanlarına çekebilmek için türlü oyunlar tertip ettiler. Bu oyunlara, aldatmalara karşı, Bediüzzaman mücadele etmiştir.
yazdığı altı adım eseri ve örgütlü çalışmasıyla İngilizlerin İslam alemi ve Türkler hakkında sömürgeci faaliyetlerini halka anlatmış, Anadolu'da Mustafa Kemal önderliğinde yapılan Türk kurtuluş savaşını desdeklemiştir.
Bu çok önemli konuda bir açıklaması: "İngilizle İstanbul'u işgal ettikleri zaman, Angalikan kilisesi Baş Papazı tarafından Şeyhülislam makamından altı sual soruldu. Ben de o zaman Darü'l Hikmeti'l İslamiye'nin üyesi idim. Bana dediler bir cevap ver. Onlar, altı sualerine altı yüz kelime ile cevap istiyorlar. Ben dedim altı yüz kelime ile değil, altı kelime ile deği, hatta bir kelime ile değil, belki bir tükrük ile cevap veriyorum.
Çünkü o devlet, işte görüyorsunuz ayağını boğazımıza bastığı dakikada, onun papazı mağrururane üstümüzde sual sormasına karşı yüzüne tükürmek lazım geliyor... Tükürün o ehl-i zulmün merhametsiz yüzüne!... demiştim."
Bediüzzaman'ın İstanbul'da İngiliz emperyalizmine karşı verdiği başarılı mücadele Ankara Hükümetinin dikkatını çeker, takdir ve sevgilerini kazanır.
Mustafa Kemal Paşa kendisini şifre ile Ankara'ya davet eder. Ancak Said Nursi bu davete icabet etmez. Verdiği cevapta şunları söyler "Ben tehlikeli yerde cihad etmek istiyorum. Siper arkasında cihad etmek hoşuma gitmiyor. Anadolu'dan ziyade burayı daha tehlikeli görüyorum." demiştir.
Üç sefer şifre ile davet ediliyor. Eski Van valisi dostu Tahsin beyin ısrarı sonucunda nihayet Ankara'ya gelir. Ankara'da alkışlarla karşılanır. Fakat orada ümit ettiği çevreyı bulamaz. Hacı Bayram camii civarına yerleşir.
Millet meclisinde batı fikir akımlarının etkis Türk milletinin kutsal dini İslam şeriatına karşı bir ilgisizlik, soğukluk kendisini oldukça rahatsız eder.
Bundan dolayı milletvekillerine namaz kılmaları, İslami bir bilinç kazandırmak için bir bildiri yayınlar, milletvelkillerine dağıtır.
Kazım Kara Bekir Paşa bu bildiriyi bizzat Mustafa Kemal'e okur. Bu bildirinin özeti: Ey İslam davasının savunucuları! Bu fakirin bir meselede on sözünü, birkaç nasihatını dinlemenizi rica ediyorum.
Mademki Kur'anı Allahın yardımıyla düşmanın hücumundan kurtardınız. Kuran'nın en açık en kati emri olan namaz gibi bir farza devam etmeniz gerekir. İslam cemaatleri - her ne kadar
namazsız kalsa, yanlış yapsa bile, yine de başlarındakini namaz kılan bir dindar olduğunu görmek ister.
Bu önemli konuda size bir örnk vermek isterim. Kürdistan'nın genelinde memurların tümüne en önce sordukları soru namaz kılıp kılmadıklarıdır. Nmaz kılırlarsa kişiliklerine karşı mutlak bir şekilde güven duyar emin olurlar.
Yönetici veya memurlar namaz kılmazsalar, ne kadar yetenekli ve liyakat sahibi olsalar bile güven duymazlar, Hatta namaz kılmadıkları için suçlu, kabahatlı kabul ederler.
Bir zaman beytüşebab aşiretlerinde isyan vardı. Ben gittim, sordum: Sebeb nedir?" Dediler ki Kaymakamız namaz kılmıyordu, içki içiyordu. Öyle dinsizlere nasıl itiaat edeceğiz? bu sözleri söyleyenler namaz kılmıyor, üstelik eşkiya idiler. Devam edecek