NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ -27

Said Nursi Ankara'da umduğunu bulamamış, ihtimaldir Mustafa Kemal'in hilafete karşı tutumunu anladığından,ve de bu taktiksel politikaya alet olmak istemediğinden Ankara'dan ayrılmaya karar vermiştir. Kendisini bu fikrinden vazgeçirmek için birçok milletvekilli tren garına kadar gelip, gitmemesi için uğraşıp çaba harcamışlardır. Bediüzzaman kendilerine teşekkür edip bunu kabul edemeyeceğini söylemiştir. Ankara'dan ayrılır, Van'a gider. Orada sosyal yaşamdan uzaklaşarak Erek dağı eteğinde, Zernebad suyu başında bir mağaracıkta, yaşamaya başlar. Van'da Erek dağında bir mağarada yaşamını sürdüren Said Nursi, doğuda yeni Cumhuriyet hükümetinin Şeriat ve Kürt karşıtılığı politikalarından dolayı Müstafa Kemal önderliğindeki Türk hükümetine karşı isyanlar başlamıştı. Bediüzzaman isyan hareketine katılmadığı ve onaylamadığı halde doğudan batıya sürgün edilir. Halk ve silahlı gruplar yollara dökülür, aman efendim bizi bırakıp gitme, istersen seni göndermeyiz, Arabistan'a gönderelim. ısrarlı teklifleri kabul etmez. Asker kardeşlerinize silah çekmeyi asla kabul etmem, ben batı anadoluya gitmek istiyorum.,der, onları teskin eder. İlk sürgün yeri Burdur olur. Orada gözaltında tutulur. Çeşitli eziyetlere uğrar ama herşeye rağmen orada boş durmaz. Dini çalışmalarını sürdürür, Nur'un ilk kapısı olan on üç bölümlük ilk kitabını yayınlar. Bu çalışmalarından dolayı ihbar edilir, Burdar'dan İsparta vilayetine bağlı Barla kasabasına gönderilir. Hükümet yetkililerinin ikinci sürgündeki amacı, bu tenha kasabada garip bir şekilde ölür gider düşüncesidir. Bediüzzaman Burdur'da iken bir gün o dönemin genel kurmay başkanı olan Fevzi Çakmak. Burdur'a geliyor. Vali Said Nursi'yi şikayet ediyor. Hükümete itiaat etmiyor; yanına gelenlere dini dersler veriyor, der. Mareşal Fevzi Çakmak Bediüzzaman'nın ne kadar değerli bir alim olduğunu bildiği için, Valiye sakın ona karışmayın, kendisinden bir zarar gelmez, kiymetini ve değerini bilin diye tembihte bulunur. Said Nursi sürgün edildiği her yrde il, ilçe yöneticileri halka peşinde gitmeyin, derslerine katılmayın tembihlerine rağmen, halk yoğun bir şekilde iman derslerine katılır. Barla Said Nursinin Risleyi Nur Küllüyatının yazılmaya başlandığı ilk merkezdir. Burada yine çeşitli baskı ve engellemelere karşı kaldi. Buna rağmen, yılmadan, yorulmadan dini dersler veriyor, İslami iman ve şuur geliştirmek istiyordu. Ayrıca orada bu dersler gizlice yayınlanır, kitap haline getirilir. Dini çalışmaların engelle karşılandığı o devirde böylesi eserlerin gizli de olsa yayınlanması büyük bir başarıdır. Zira hiç bir din adamı, oligarşik yönetimin korkusundan hiç bir dini faaliyete bulunamiyorlardı. Bediüzzaman barla'ya 1925-1926 yıllarında sürgün edilmiştir. Bu tarihte 25 yıl devam edecek dikta yönetimin ilk yıları idi. İslam dinine karşı baskının, somut örnekleri, ezan yasaklanır, bazı camiler kapatılr. kıllık kiyafet kanunu çıkartılarak, dinsel giyimler, fez, sarık, cübbe yasaklanır, yerine şapka takmak zorunlu hale getirilir. Yine kadınlarda çarşaf, peçe, ihram gibi giyecekler yasaklanır, yerine manto giyilmesi dayatılır. Dine yönelik tüm baskılara rağmen,dikkat çekici olarak Bediüzzaman din iman çalışmalarına azimle şevkle devam ediyordu. Anlaşılan dönemin Atatürk, İnönü dikta yönetimi Bediüzzaman konusunda ikircikli bir durumdaydılar. Bir yandan böylesi bir alimin dini yoldan Türk ve Kürt birliğini sağlayacağını düşünüyorlardı. Diğer yönde ise çalışmasını çok serbest yapmadan kısıtlıyorlardı. Zira serbest, baskısız çalışma yapması devletin aleyhine olacak, şeriatın gelmesine yol açacaktı. Bu nedenle bir denge politikası uyguluyorlardı. Yo isteseydiler Bediüzzamanı ortadan kaldırabilirlerdi. İktidarın yaklaşımlarını, çelişkilerini böyle analiz etmemiz sanırım daha doğru olur. Halbuki Sad Nursi'de doğrusunu demek gerekirse bu konuda bir çelişki ve tutarsızlık yoktu. Kendisi çocukluğundan beri aynı bütüncül bir İslam inancı ve düşüncesi taşıyordu. Kendi Kürt kimliğini ve diğer İslam milliyetlerini inkar etmedeni İslam milletlerine Türk milletinin önderlik, liderlik etmesi gerektiğine inaniyordu. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 31 Temmuz 2023 - Pazartesi

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ -27

Said Nursi Ankara'da umduğunu bulamamış, ihtimaldir Mustafa Kemal'in hilafete karşı tutumunu anladığından,ve de bu taktiksel politikaya alet olmak istemediğinden Ankara'dan ayrılmaya karar vermiştir.

Kendisini bu fikrinden vazgeçirmek için birçok milletvekilli tren garına kadar gelip, gitmemesi için uğraşıp çaba harcamışlardır. Bediüzzaman kendilerine teşekkür edip bunu kabul edemeyeceğini söylemiştir.

Ankara'dan ayrılır, Van'a gider. Orada sosyal yaşamdan uzaklaşarak Erek dağı eteğinde, Zernebad suyu başında bir mağaracıkta, yaşamaya başlar.

Van'da Erek dağında bir mağarada yaşamını sürdüren Said Nursi, doğuda yeni Cumhuriyet hükümetinin Şeriat ve Kürt karşıtılığı politikalarından dolayı Müstafa Kemal önderliğindeki Türk hükümetine karşı isyanlar başlamıştı.

Bediüzzaman isyan hareketine katılmadığı ve onaylamadığı halde doğudan batıya sürgün edilir. Halk ve silahlı gruplar yollara dökülür, aman efendim bizi bırakıp gitme, istersen seni göndermeyiz, Arabistan'a gönderelim. ısrarlı teklifleri kabul etmez. Asker kardeşlerinize silah çekmeyi asla kabul etmem, ben batı anadoluya gitmek istiyorum.,der, onları teskin eder.

İlk sürgün yeri Burdur olur. Orada gözaltında tutulur. Çeşitli eziyetlere uğrar ama herşeye rağmen orada boş durmaz. Dini çalışmalarını sürdürür, Nur'un ilk kapısı olan on üç bölümlük ilk kitabını yayınlar. Bu çalışmalarından dolayı ihbar edilir, Burdar'dan İsparta vilayetine bağlı Barla kasabasına gönderilir.

Hükümet yetkililerinin ikinci sürgündeki amacı, bu tenha kasabada garip bir şekilde ölür gider düşüncesidir. Bediüzzaman Burdur'da iken bir gün o dönemin genel kurmay başkanı olan Fevzi Çakmak. Burdur'a geliyor. Vali Said Nursi'yi şikayet ediyor. Hükümete itiaat etmiyor; yanına gelenlere dini dersler veriyor, der.

Mareşal Fevzi Çakmak Bediüzzaman'nın ne kadar değerli bir alim olduğunu bildiği için, Valiye sakın ona karışmayın, kendisinden bir zarar gelmez, kiymetini ve değerini bilin diye tembihte bulunur.

Said Nursi sürgün edildiği her yrde il, ilçe yöneticileri halka peşinde gitmeyin, derslerine katılmayın tembihlerine rağmen, halk yoğun bir şekilde iman derslerine katılır.

Barla Said Nursinin Risleyi Nur Küllüyatının yazılmaya başlandığı ilk merkezdir. Burada yine çeşitli baskı ve engellemelere karşı kaldi. Buna rağmen, yılmadan, yorulmadan dini dersler veriyor, İslami iman ve şuur geliştirmek istiyordu. Ayrıca orada bu dersler gizlice yayınlanır, kitap haline getirilir.

Dini çalışmaların engelle karşılandığı o devirde böylesi eserlerin gizli de olsa yayınlanması büyük bir başarıdır. Zira hiç bir din adamı, oligarşik yönetimin korkusundan hiç bir dini faaliyete bulunamiyorlardı.

Bediüzzaman barla'ya 1925-1926 yıllarında sürgün edilmiştir. Bu tarihte 25 yıl devam edecek dikta yönetimin ilk yıları idi. İslam dinine karşı baskının, somut örnekleri, ezan yasaklanır, bazı camiler kapatılr. kıllık kiyafet kanunu çıkartılarak, dinsel giyimler, fez, sarık, cübbe yasaklanır, yerine şapka takmak zorunlu hale getirilir.

Yine kadınlarda çarşaf, peçe, ihram gibi giyecekler yasaklanır, yerine manto giyilmesi dayatılır. Dine yönelik tüm baskılara rağmen,dikkat çekici olarak Bediüzzaman din iman çalışmalarına azimle şevkle devam ediyordu.

Anlaşılan dönemin Atatürk, İnönü dikta yönetimi Bediüzzaman konusunda ikircikli bir durumdaydılar. Bir yandan böylesi bir alimin dini yoldan Türk ve Kürt birliğini sağlayacağını düşünüyorlardı. Diğer yönde ise çalışmasını çok serbest yapmadan kısıtlıyorlardı. Zira serbest, baskısız çalışma yapması devletin aleyhine olacak, şeriatın gelmesine yol açacaktı.

Bu nedenle bir denge politikası uyguluyorlardı. Yo isteseydiler Bediüzzamanı ortadan kaldırabilirlerdi. İktidarın yaklaşımlarını, çelişkilerini böyle analiz etmemiz sanırım daha doğru olur.

Halbuki Sad Nursi'de doğrusunu demek gerekirse bu konuda bir çelişki ve tutarsızlık yoktu. Kendisi çocukluğundan beri aynı bütüncül bir İslam inancı ve düşüncesi taşıyordu. Kendi Kürt kimliğini ve diğer İslam milliyetlerini inkar etmedeni İslam milletlerine Türk milletinin önderlik, liderlik etmesi gerektiğine inaniyordu. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.