Bediüzzaman İslam ülkelerinin kalkınmasının ancak Kur'an rehber edilerek, Kur'an'a göre mümkün olacağını büyük bir istekle, aşkla, sevgiyle söylüyordu. O zamana kadar, bu zamana kadar, bütün hayatını bir davaya, bir dine adamış, adeta mücize denilebilecek bir bilgiye, yeteneğe sahip bir insan bir alim görülmemiştir.
kendisi zaten, davasının, dinin, ümmetin başarıya ulaşması için adadığını söylemiştir. Bu uğurda evlenmemiştır dahi, buna üzüldüğünü "İki sünette uyamadım evlenme ve sakal bırakmadım" diye belirtmiştir.
Dünya malına kesinlikle önem vermiyordu. yaşamı boyunca hiç bir maddi birikm yapmamıştı.
Sadece küçük bir çantaya sığacak demlik, havlu gibi, zaruri bazı eşyaları vardı.
Barla sürgün döneminde, İslam alemini dine yöneltecek Risleyi Nur adında çok önemli kitaplar yazdı, yayınlattı.
Cumhuriyetin ilk yıllarında Mustafa Kemal ve arkadaşları dine karşı çalışmalar yapıyordular. Laik, materyalist, bir kültür oluşturmak istiyorlardı.
Ayrıca milletin birliği yerine Türk ırkçılığı yapıyorlardı. Tanrı Türkü korusun, Ne mutlu Türküm diyene vb sloganları vardı.
Bin yıllık anadolu İslam milletleri kardeşliğine büyük zarar veriliyordu, Türkçe dışında diller, özelikle Kürtçe konuşmak, Şark İslahat Planı adında kanun çıkartılarak resmen yasaklandı. Aklın, vicdanın alamayacağı bir şekilde Kürtçe konuşanlara para cezaları verilmeye başlandı.
İşte böylesi ceberud dikta yönetiminde Said Nursi boş durmuyordu. Dine ve İslam kardeşliğine yönelik yıkıcı bu akımla İslamiyet ve Kur'an çalışması yaparak zararlarını asgari bir düzeye indirmek istiyordu.
130 Risaleyi Nur eseri bu inancın imanın, çok gayretli, azimli çalışmaların ürünü olarak 23 yılda tamamlandı.
Risaleyi Nur Kur'an tefsirleri ihtiva ediyordu. Kur'an süre ve ayetleri çağın, zamanın ihtiyaçlarına yönelik olanlar açıklaniyor, tefsir ediliyor, buna Kur'an reçeteleri deniliyordu.
Risaleyi Nur eserleri Kur'an'ın meali dışında ruhuna uygun geniş açıklamalardır. Said Nursi denildiğine göre fazla bir okur yazar değildir, yarım bir okurdur. Kitaplarını kendi yazmaz yanında bulunan öğrencilerine düşündüklerini söyleyerek yazdırırdı.
iki saate yazdırdığı eserler vardır. Üstad Bediüzzaman, Kur'an'dan başka hiç bir kitaptan alıntı yapmadan, yayınlandığı sırada bile yanında hiç bir kitap bulundurmaz, doğal, ilk yazıldığı şekilde yayınlatırdı.
Mehum Mehmet Akif çok anlam bir deyişini sanki Bediüzzaman için yazmıştır.
Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı,
Asrın idrakine söyletmeliyiz İslamı.
Gerçekten Said Nursi'nin yaptığı çalışma alanı Kur'andır. Amacı laik sistemin din dışı propağandalarına karşın milletin imanını kurtarmak olarak ifade ediliyordu.
Ama böylesi çalışmalar öyle kolay değildi. daktilo yok, bilgisayar yoktur. Üstelik çok az sayıda okur yazar vardır, onlarda eski Arab alfebelerinde okuyup yazıyorlardı.
Eski yazı Kemalist rejim tarafından yasaklanmıştır. Risaleyi Nur eserlerini yazmak ve çoğaltmak için yeni latin alfebası öğreniliyor, bu da meşkatli olduğu kadar epey zaman alıyordu. Bu eserleri yazanlar çoğaltanlar baskı görüyor, eziyet ediliyordu.
Bediüzzaman, Risaleyi Nur ve talebeleri adeta birkaç kale askeri gibi bu dini ve Kur'anı savunuyorlardı. Bu uğraşlarında, kısmen, göreceli olarak başarılı oldular.
Eğer İslam dini ve müslümanlar Kemalist rejimin tahribatından önemli ölçüde kurtuldularsa bunda Bediüzzaman ve Risaleyi Nur eserlerinin önemli bir payı vardır. Devam edecek