"İşara'tül İcaz" kitabının aslı Kürtçedir. Said Nursinin "Tarihçe-i Hayatı'nı yazan ünlü talebesi Müküslü Hamza bu kitabın ilk yazılışını şöyle anlatır:
Hazreti Üstad Kelam'ı Kadim'i eline alıp Kürtçe anlatırdı. Hiç kitaba veya tefsire bakmazdı. Arkadaşlarımızdan Molla Habib adlı bir efendi. Kürtçe not tutardı. Bu gün vakıf matbaasında basımını gerçekleştirmeye çalıştığımız bu İşarat'ül İcaz kitabın kaynağı birinci dünya savaşında savaş cephesinde üstadın yazdığı notlardır.
Yine 1910 yılında Kürt aşiretleri ile gerçekleştirdiği ilişkiler sonucunda yazdığı Münazarat" adlı eserinin de aslı Kürtçedir.
Bediüzzaman orjinalı Kürtçe destxet olan bu eserleri İstanbul'da yayınlamak ister. Ancak dönemin yönetimde bulunan Türkçü İttihat Teraki partisinin engelemesi ve baskısı sonucu Arapçaya, daha sonra Türkçeye çevirerek yayınlar.
Said Nursi Münazarat adlı kitabının önsözünde, bundan dolayı "Ben Kürtçe düşünürüm, Arapça ve Türkçe yazarım" demiştir.
Ayrıca tarihi bilgilere göre Said Nursi Van hayatı döneminde bir matematik Kürtçe kitap yazmıştır.
1900 tarihinin ilk yıllarında Bediüzzaman kitap yazacak kadar henüz Türkçe bilmiyordu. Bundan anlaşılan yazdığı ve yazdırdığı ilk kitaplar Kürtçedir.
Ama ne yazık ki Said Nursi Kürtçe anadilinde yazdığı bu kitapların nushaları ihtimaldır Eskişehir cezaevine konulduktan sonra imha edilmiştir.
İmha edilen Kürtçe kitapların dışında 1908 yılında yazdığı Kürt yardımlaşma ve ilerleme gazetesinde çıkan "Ey Kürtler" adlı manifesto denilebilecek bir Kürtçe bildiri bulunmaktadır. İşte bu önemli bildiri şans eseri imhadan kurtulmuş, günümüze kadar gelmiştir. Tarihsel değeri olan önemli bilgiler ve öğütler içeren bu bildiri kitabın sonunda olacaktır.
Bediüzzaman tarafından hakkında, örgütsel bağlantı arayarak ağır ceza vermek isteyen mahkeme ve kurumlara yönelik bir ihtarda bulunur:
"Bu iki aydır gayet dikkatle ve en ince elekle elemek suretiyle, hem İsparta, hem Eskişehir mahkemeleri, hem içişleri bakanlığı on seneden beri birktirdikleri gizli kitaplarımı ve özel
mektuplarımı yasak diye inceledikleri halde hiç bir suç unsuru bulamamışlardır. Buna rağmen hala incelemeye devam ediyorlar.
Ben de derim:
Ey efendiler! Boşuna yorulmayınız... Suç teşkil edecek bir şey bulamazsınız. Yeter artık bu kadar eziyetler, sonra gayretullaha dokunur. Bu anlamda sizin için iyi olmaz. Benim gibi sıkıyönetimlerde yargılanan idamların eşiğinde korkmadan haklı savunma yapan birinden komitecilik, örgüçülük çıkarmak saflıktır, divaneliktir." Devam edecek