NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ -63

Said Nursi'ye Afyon sürgününde çeşitli şekillerde eziyet edildiğini daha evvel belirtmiştik.Eziyet, baskı dışında hatta iftiralar bile atılıyordu. Üstadın deyimiyle, işitenleri güldürecek, gerçeklerle uzaktan, yakından alakası olmayan bir iftira da, güya Said Nursi'nin bir yardımcısı rakı almış ona götürmüş. Bu yaptıkları maskaralığı şöyle izah eder: "Risale-i Nur ve şakirtlerine ilişmeye, kanun ve hak cihetinde imkan bulamiyorlar, divaneliğe sapıyorlar." Bu iftirayi belgelemek için bir sarhoşu bulmuşlar, Said Nursi'ye rakı aldım götürdüm söyle demişler, sarhoş tövbeler tövbesi böyle bir yalanı söyleyemem, böyle bir şey yoktur, kesinlikle bunu diyemem cevabını vermiştir. Üstad diğer bir ithamdan söz eder"Bilmediğim tanımadığım bir zat atını beni gezdiirmek için vermiş. Ben de rahatsızlığımdan dolayı bazen tenefüs almak için yazın kırlara gider bir iki saat gezerdim. O at ve araba sahibine elli lira ve bir kitap vermeye söz vermiştim. kaidem bozulmasın, minnet altına girmeyeyim- Şu işte bir zarar ihtimali var mı? Halbuki "O at kimindir" diye, elli defa hem vali, hem adliyeciler, hem zabıta ve polsiler sordular. Güya büyük bir siyasi olay asayişle ilgili bir olaydır! Hatta bu manasız soruşların kesilmesi için, erdem sahibi iki zat Biri "At benimdir" diğeri "Araba benimdir" dedikleri için ikisinide benimle beraber tevkif ettiler. Bu numunelere kıyasen, çok çocuk oyuncaklarına seyırcı olup ağladık ve gülerek ve anladık ki Risale-i Nur'a ilişenler maskara olurlar." Said Nursi "Tevkif kağıdımda sebep "Emniyeti ihlal" suçu yazıldığından, ben dahi o kararı görmeden savcıya dedim: "Seni geçen gece giybet ettim." Emniyet müdürü hesabına beni konuşturan bir polise, "Eğer bin savcı ve bin emniyet müdürü kadar bu memlekette genel emniyete hizmet etmemiş isem hem üç defa "Allah beni kahretsin" dedim." Üstad kendisine yapılan envayi çeşit baskıya rağmen muarızlarına beddua etmez, "Ya Rabbi onları islah eyle" diye dua eder. Zoruna gelen bu kadar bu milletin bu vatanın birliği imanı için çalıştığı halde cumhuriyet yetkilierinin bunu hala anlamamaları olmuştur. Oysa tarafsız sosyoloji bilim insanları, Türkiye Cumhuriyeti devletinin sağlam temeller üzerinde kurulmasında Said Nursi hazretlerinin büyük bir payı olduğunu söylerler. Bu satırları tercüme eden, ve bir ölçüde aslına uygun olacak bir şekilde görüşünü yazan bir kişi olarak bu tespitlerde büyük bir gerçekliğin olduğuna inaniyorum. Said Nursi her ne kadarsürekli ben siyaset yapmiyorum, Dinimiz bizi siyasetten men ediyor dese de aslında yaptığı bilerek veya bilmeyerek akıllıca ve ılımlı ürkütmeyen bir siyasettir. Son çözümde yaptığı uygulamalar Türk İslam sentezi ideolojisinin oluşmasında önemli katkıları olmuştur. Kendimce doğruyu demem gerekirse Said Nursi Türk halkının tarihte İslam dinine yaptıkları yardımdan ve temsilyetlerinden dolayı, bu halka samimi, ikirciksiz, taktiksel olmayan bir sevgisi vardır kanaatindeyim. Yine bir gerçeği vurgulamak gerekirse, Bediüzzaman kesinlikle kendi Kürt kimliğini inkar etmemiştir. Ama hiç bir zaman Kürt milliyetçiliği de, yapmamıştır.Yapsaydı büyük İslam ve Kürt kahramanı Selahaddini Eyyubiyi öne çıkartır. ondan övgüyle söz ederdi. Anlaşılan kendisi bir Kürt olarak Kürt kimliğinin, Kürttür söyleminin öne çıkartılmasını istemiyordu. Hata kendisine alakasız bir şekilde Kürt denilmeini istemezdi algısı bizde oluşuyor. Kendisine yönelik Türk değil Kürttür. Hanefi değil, Şafiidir sözlerini tefrika ayrım vesilesi sayarak eleştirmiştir. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 13 Eylül 2023 - Çarşamba

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİD NURSİ -63

Said Nursi'ye Afyon sürgününde çeşitli şekillerde eziyet edildiğini daha evvel belirtmiştik.Eziyet, baskı dışında hatta iftiralar bile atılıyordu. Üstadın deyimiyle, işitenleri güldürecek, gerçeklerle uzaktan, yakından alakası olmayan bir iftira da, güya Said Nursi'nin bir yardımcısı rakı almış ona götürmüş. Bu yaptıkları maskaralığı şöyle izah eder: "Risale-i Nur ve şakirtlerine ilişmeye, kanun ve hak cihetinde imkan bulamiyorlar, divaneliğe sapıyorlar."

Bu iftirayi belgelemek için bir sarhoşu bulmuşlar, Said Nursi'ye rakı aldım götürdüm söyle demişler, sarhoş tövbeler tövbesi böyle bir yalanı söyleyemem, böyle bir şey yoktur, kesinlikle bunu diyemem cevabını vermiştir.

Üstad diğer bir ithamdan söz eder"Bilmediğim tanımadığım bir zat atını beni gezdiirmek için vermiş. Ben de rahatsızlığımdan dolayı bazen tenefüs almak için yazın kırlara gider bir iki saat gezerdim. O at ve araba sahibine elli lira ve bir kitap vermeye söz vermiştim. kaidem bozulmasın, minnet altına girmeyeyim- Şu işte bir zarar ihtimali var mı? Halbuki "O at kimindir" diye, elli defa hem vali, hem adliyeciler, hem zabıta ve polsiler sordular. Güya büyük bir siyasi olay asayişle ilgili bir olaydır! Hatta bu manasız soruşların kesilmesi için, erdem sahibi iki zat Biri "At benimdir" diğeri "Araba benimdir" dedikleri için ikisinide benimle beraber tevkif ettiler.

Bu numunelere kıyasen, çok çocuk oyuncaklarına seyırcı olup ağladık ve gülerek ve anladık ki Risale-i Nur'a ilişenler maskara olurlar."

Said Nursi "Tevkif kağıdımda sebep "Emniyeti ihlal" suçu yazıldığından, ben dahi o kararı görmeden savcıya dedim: "Seni geçen gece giybet ettim." Emniyet müdürü hesabına beni konuşturan bir polise, "Eğer bin savcı ve bin emniyet müdürü kadar bu memlekette genel emniyete hizmet etmemiş isem hem üç defa "Allah beni kahretsin" dedim."

Üstad kendisine yapılan envayi çeşit baskıya rağmen muarızlarına beddua etmez, "Ya Rabbi onları islah eyle" diye dua eder. Zoruna gelen bu kadar bu milletin bu vatanın birliği imanı için çalıştığı halde cumhuriyet yetkilierinin bunu hala anlamamaları olmuştur.

Oysa tarafsız sosyoloji bilim insanları, Türkiye Cumhuriyeti devletinin sağlam temeller üzerinde kurulmasında Said Nursi hazretlerinin büyük bir payı olduğunu söylerler. Bu satırları tercüme eden, ve bir ölçüde aslına uygun olacak bir şekilde görüşünü yazan bir kişi olarak bu tespitlerde büyük bir gerçekliğin olduğuna inaniyorum.

Said Nursi her ne kadarsürekli ben siyaset yapmiyorum, Dinimiz bizi siyasetten men ediyor dese de aslında yaptığı bilerek veya bilmeyerek akıllıca ve ılımlı ürkütmeyen bir siyasettir. Son çözümde yaptığı uygulamalar Türk İslam sentezi ideolojisinin oluşmasında önemli katkıları olmuştur.

Kendimce doğruyu demem gerekirse Said Nursi Türk halkının tarihte İslam dinine yaptıkları yardımdan ve temsilyetlerinden dolayı, bu halka samimi, ikirciksiz, taktiksel olmayan bir sevgisi vardır kanaatindeyim.

Yine bir gerçeği vurgulamak gerekirse, Bediüzzaman kesinlikle kendi Kürt kimliğini inkar etmemiştir. Ama hiç bir zaman Kürt milliyetçiliği de, yapmamıştır.Yapsaydı büyük İslam ve Kürt kahramanı Selahaddini Eyyubiyi öne çıkartır. ondan övgüyle söz ederdi. Anlaşılan kendisi bir Kürt olarak Kürt kimliğinin, Kürttür söyleminin öne çıkartılmasını istemiyordu.

Hata kendisine alakasız bir şekilde Kürt denilmeini istemezdi algısı bizde oluşuyor. Kendisine yönelik Türk değil Kürttür. Hanefi değil, Şafiidir sözlerini tefrika ayrım vesilesi sayarak eleştirmiştir. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.