NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİS NURSİ -41

Bediüzzaman Said Nursi Eskişehir cezaevinden çıktıktan sonra Kastamonu'ya sürgün edilir. Uzun bir süre polis karakolunda kalmak zorunda kaldıktan sonra, karakolun tam karşısında bulunan bir eve taşınır. Orada sekiz sene ağır bir baskı altında sürgün hayatı geçiriyor. Fakat yine boş durmuyor. Risaleler yazmaya devam ediyor. Özelikle İnegölü kasabasında bir çok taraftar, talebe buluyor, yetiştiriyor, onların vasıtasıyla yazdığı Kur'an tefsirleri yayınlanıyor. Böylece Risale-i Nurlar Karadeniz bölgesinde'de rağbet görüyor çoğalıyor. Üstad Kastamonu'da iken İspartada'ki talebeleriyle istişare halinde idi. Bediüzzaman yırmi yedi sene zarfında talebelerine yönelik ilmi, imani, İslami konuları içeren mektuplar yazmıştır. Nur öğrencileri çok istekli bir şekile bu mektupları el yazılarıyla çoğaltarak posta kanalıyla her yere göndermişlerdir. Bu durüm hükümet yetkililerinin dikkatini çekince çoğaltılan mektupların posta ile gönderilmesi yasaklanmıştır. Nur talebeleri bunun üzerine bu mektupları köylere, kasabalara, şehirlere kendileri götürmeye dağıtmaya başlamışlardır. Adeta bir posta teşkilatı kurmuşlardır. Halk arasında bunlara Nur postacıları adı takılmıştır. Bu mektuplardan bazılarında Eski Said döneminde siyasetle ilgilendiğini, İttihat Teraki partisinin baskısına karşı mücadele ettiğini anlatır. Daha önce belirtildiği gibi yeni Said dönemi dediği dönemde siyasete kesin olarak karışmadığını yazar. Mektupların bazılarında Risalelerin kesin amacı milletin imanını, maneviyatını kurtarmak, sağlamak olduğunu belirtir. Diğer belki daha önemli görevinin bazı büyük şehirlerde özelikle Van şehrinde bir İslam üniversitesi kurmak olduğunu bunun için çalıştığını çabaladığını yazar. Bu önemli çalışmasında Osmanlı Padişahı Sultan Reşattan 19 bin altın aldığını, ancak birinci dnya savaşı çıkınca bu projenin yarıda kaldığını söyler. bir mektupta, beş altı sene sonra Ankara'ya gittiğini mecliste iki yüz milletvekilinden 163 mebusutan Van şehrinde kurulacak Medresetü Zehra için 150 bin lira topladığını, Cumhuriyet kurulduktan sonra Mustafa Kemal İslamiyete dair verdiği olumlu sözleri tutmayınca medreseleri kapatınca bu fikrinden vaz geçmek zorunda kalır, Ankara'dan ayrlır. Diğer bir mektupta; Risale-i Nur İslam dinine ait ihtiyaçlara dair sorulara tam cevap verir, dolaysıyla başka eserlere, kitaplara gerek kalmıyor, der. Ve devam eder; "Kesin olarak bir çok tecrübeden dolayı anlaşılmıştır, imanı kurtarmanın en iyi yolu rasale- i Nur okumaktır. Zira Risale-i Nur Kur'an'ın özü tefsiri en doğru izahıdır. Evet, Kur'anı anlamak için on beş sene yerine on beş hafta Risale-i Nur okumakla Kur'an daha iyi anlaşılır. Bu fakir kardeşiniz yırmi sene evvel çok okuyan, araştıran, günde bir kitap anlayarak okuyup ezberleyen biri oarak, yırmi seneye yakındır ki Kur'an'dan gelen Risale-i nur bana yeter geliyordu. Bundan dolayı hiç bir kitaba ihtiyaç duymadım, hiç bir kitap yanımda bulundurmadım. Sözüne devam eder; hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum, siz dahi Risale-i Nur'a kanaat etmeniz lazımdır. Belki bu zamanda kesin gerektir." Devam edecek
Ekleme Tarihi: 14 Ağustos 2023 - Pazartesi

BİR BAŞKA AÇIDAN BEDİÜZZAMAN SAİS NURSİ -41

Bediüzzaman Said Nursi Eskişehir cezaevinden çıktıktan sonra Kastamonu'ya sürgün edilir.

Uzun bir süre polis karakolunda kalmak zorunda kaldıktan sonra, karakolun tam karşısında bulunan bir eve taşınır. Orada sekiz sene ağır bir baskı altında sürgün hayatı geçiriyor.

Fakat yine boş durmuyor. Risaleler yazmaya devam ediyor. Özelikle İnegölü kasabasında bir çok taraftar, talebe buluyor, yetiştiriyor, onların vasıtasıyla yazdığı Kur'an tefsirleri yayınlanıyor.

Böylece Risale-i Nurlar Karadeniz bölgesinde'de rağbet görüyor çoğalıyor.

Üstad Kastamonu'da iken İspartada'ki talebeleriyle istişare halinde idi. Bediüzzaman yırmi yedi sene zarfında talebelerine yönelik ilmi, imani, İslami konuları içeren mektuplar yazmıştır.

Nur öğrencileri çok istekli bir şekile bu mektupları el yazılarıyla çoğaltarak posta kanalıyla her yere göndermişlerdir. Bu durüm hükümet yetkililerinin dikkatini çekince çoğaltılan mektupların posta ile gönderilmesi yasaklanmıştır.

Nur talebeleri bunun üzerine bu mektupları köylere, kasabalara, şehirlere kendileri götürmeye dağıtmaya başlamışlardır.

Adeta bir posta teşkilatı kurmuşlardır. Halk arasında bunlara Nur postacıları adı takılmıştır.

Bu mektuplardan bazılarında Eski Said döneminde siyasetle ilgilendiğini, İttihat Teraki partisinin baskısına karşı mücadele ettiğini anlatır.

Daha önce belirtildiği gibi yeni Said dönemi dediği dönemde siyasete kesin olarak karışmadığını yazar.

Mektupların bazılarında Risalelerin kesin amacı milletin imanını, maneviyatını kurtarmak, sağlamak olduğunu belirtir.

Diğer belki daha önemli görevinin bazı büyük şehirlerde özelikle Van şehrinde bir İslam üniversitesi kurmak olduğunu bunun için çalıştığını çabaladığını yazar.

Bu önemli çalışmasında Osmanlı Padişahı Sultan Reşattan 19 bin altın aldığını, ancak birinci dnya savaşı çıkınca bu projenin yarıda kaldığını söyler.

bir mektupta, beş altı sene sonra Ankara'ya gittiğini mecliste iki yüz milletvekilinden 163 mebusutan Van şehrinde kurulacak Medresetü Zehra için 150 bin lira topladığını, Cumhuriyet kurulduktan sonra Mustafa Kemal İslamiyete dair verdiği olumlu sözleri tutmayınca medreseleri kapatınca bu fikrinden vaz geçmek zorunda kalır, Ankara'dan ayrlır.

Diğer bir mektupta; Risale-i Nur İslam dinine ait ihtiyaçlara dair sorulara tam cevap verir, dolaysıyla başka eserlere, kitaplara gerek kalmıyor, der.

Ve devam eder; "Kesin olarak bir çok tecrübeden dolayı anlaşılmıştır, imanı kurtarmanın en iyi yolu rasale- i Nur okumaktır. Zira Risale-i Nur Kur'an'ın özü tefsiri en doğru izahıdır.

Evet, Kur'anı anlamak için on beş sene yerine on beş hafta Risale-i Nur okumakla Kur'an daha iyi anlaşılır.

Bu fakir kardeşiniz yırmi sene evvel çok okuyan, araştıran, günde bir kitap anlayarak okuyup ezberleyen biri oarak, yırmi seneye yakındır ki Kur'an'dan gelen Risale-i nur bana yeter geliyordu. Bundan dolayı hiç bir kitaba ihtiyaç duymadım, hiç bir kitap yanımda bulundurmadım.

Sözüne devam eder; hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum, siz dahi Risale-i Nur'a kanaat etmeniz lazımdır. Belki bu zamanda kesin gerektir." Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.