NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

BOZKIRIN ORTASINDA ORMANA ÇEVRİLEN ESKIŞEHIR

İç Anadolu bölgesi diger bir tanımla Orta Anadolu bölgesi, orman, ağaç ve bitki örtüsü bakımından Türkiyenin az orana sahip bir coğrafyasıdir. Bu bölgeye belki de yarı çöl demek mümkün. Ancak bu belirlemeden Eskişehir'i muaf ayrı tutmak gerek. Zira yaklaşık 25 yıldır Cumhuriyet Halk partisi yerel yönetiminde bulunan bu şehir klasik deyimle çağ atlamıştır desek doğrudur. Belediye başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen, rahatlıkla diyebiliriz, sosyal demokrat belediyeciliğin en güzel örneklerini vermiştir. Ilkez geçen yıl Eskişehir'e gitmiştim. Bu yıl 2024 Temmuzunda yine ikinci kez geldiğim, bu şehrin adı eski, ama şehri yeni olan bu şehire hayran kalmamak elde değil. Eskişehir'e özel arbamızla girerken dikkatimi en fazla çeken yollarda, kulvarlarda ağaçların, yeşiliklerin çokluğu oldu. Ayrıca şehir merkezini birbirine bağlayan alternatif yolların çokluğu, en fazla dikkatimi çekti. Bir de taşıtlardan ziyade ulaşımı sağlayan çok sayıda tramvayın olması şehir ulaşımında rahatlık ve konfor sağlıyor. Dikkatimizi çeken diğer bir durum, yerlerin caddelerin temiz olmasıdır. Anlaşılan buradaki vatandaşların çoğunluğu temizliğe oldukça önem veriyor. Evini nasıl temiz tutuyorsa, şehrini de temiz tutuyor. Genel olarak, kimse kimseyi rahatsız etmiyor, buna özen gösteriyor algısı bizde oluştu. Herkes kendi halinde, klasik deyimle kimse kimseyi izlemiyor, takip etmiyor. Yazının girişinde ağaçtan, ormandan söz ettik Eskişehir gerçekten Yılmaz hocanın öncülüğünde bir orman şehir olmuş desek, sanırım doğrudur. Nasıl anlatalım, yollar boyu çok sayıda gür ağaçları mı diyelim, ağaçların çokluğundan geçilmiyor. En doğrusu buraya ağaç diyarı veya orman şehir diyelim. Çok büyük parklar var. Burada bir büyük park bir anadolu şehrinde bulunan tüm parklardan daha büyük ve daha çok ağaca sahiptir denilebilir. Konutların çevresi dahi yem yeşil ağaçlarla doludur. Eskişehir'i gezerken Ünlü yazar Nazım Hikmetin bir Avrupa şehrinde söylediği bir şiiri ister istemez anımsadım. . "Sofya'ya bir bahar günü girdim şekerim Ihlamur kokuyordu doğduğun şehir Dünyayı sensiz dolaşıyorum böyle imiş kaderim elden ne gelir Şehirler caddeleriyle değil güllüm anıtlariyla ağaçlarıyla büyük oluyor Hele kavak neredeyse odaya girip kırmızı halıya oturacak. Huzur, sakinlik, doğallık önem teşkil ediyor. Eskişehir eski bir tarihe sahip olduğu için bu ismi almıştır. M.Ö. 14. Yüzyılda Hitit devletinin başkentidir. Şehir Iki yüzyıl sonra Firigya devletinin eline geçmiştir. Şehrin tarihi merkezi, odun pazarıdır. Burada tarihi Eskişehir evleri vardır. Kurşunlu camii ile buralarda bir gezinti tarihe yolculuk gibi insana haz veriyor. Eskişehir mutfağı zengin bir mutlaktır. Kafkas ve Balkan yemeklerinin bazı çeşitlerinden oluşmuştur. Çibörek, balaban köfte, yufkalı büryan, bamya çorbası, yoğurtlu ızgara köfte. Arnavut pırasa böreği, ağzı açık, tatlı olarak taş kadayıf, met ve nuga helvası, boza yaygın olarak sevilerek içilir. Şehrin simgesi Porsuk deresidir. Dere boyunca çay bahçeleri, dinlenme yerleri vardır. Sazova bilim kültür ve sanat parkı, ülkemizin en önde gelen parklarından biridir. Diğer büyük park kent parkıdır. Eskişehir'in tarihi büyük ilçesi Sivrihisar, Yunus Emre ve Nasrettin hocanın doğduğu yerdir. Volkanik tepelerin yamacında kurulan bu ilçe görkemli doğal görünümüyle insanı sanki nostalji devirine götürür gibi huzur veriyor. Kısaca, Eskişehir, bozkırın ortasında, imkanı ve zamanı olanların gezmesi, görmesi gereken Avrupai bir şehirdir.
Ekleme Tarihi: 07 Temmuz 2024 - Pazar

BOZKIRIN ORTASINDA ORMANA ÇEVRİLEN ESKIŞEHIR

İç Anadolu bölgesi diger bir tanımla Orta Anadolu bölgesi, orman, ağaç ve bitki örtüsü bakımından Türkiyenin az orana sahip bir coğrafyasıdir. Bu bölgeye belki de yarı çöl demek mümkün. Ancak bu belirlemeden Eskişehir'i muaf ayrı tutmak gerek. Zira yaklaşık 25 yıldır Cumhuriyet Halk partisi yerel yönetiminde bulunan bu şehir klasik deyimle çağ atlamıştır desek doğrudur. Belediye başkanı Prof. Yılmaz Büyükerşen, rahatlıkla diyebiliriz, sosyal demokrat belediyeciliğin en güzel örneklerini vermiştir. Ilkez geçen yıl Eskişehir'e gitmiştim. Bu yıl 2024 Temmuzunda yine ikinci kez geldiğim, bu şehrin adı eski, ama şehri yeni olan bu şehire hayran kalmamak elde değil. Eskişehir'e özel arbamızla girerken dikkatimi en fazla çeken yollarda, kulvarlarda ağaçların, yeşiliklerin çokluğu oldu. Ayrıca şehir merkezini birbirine bağlayan alternatif yolların çokluğu, en fazla dikkatimi çekti. Bir de taşıtlardan ziyade ulaşımı sağlayan çok sayıda tramvayın olması şehir ulaşımında rahatlık ve konfor sağlıyor. Dikkatimizi çeken diğer bir durum, yerlerin caddelerin temiz olmasıdır. Anlaşılan buradaki vatandaşların çoğunluğu temizliğe oldukça önem veriyor. Evini nasıl temiz tutuyorsa, şehrini de temiz tutuyor. Genel olarak, kimse kimseyi rahatsız etmiyor, buna özen gösteriyor algısı bizde oluştu. Herkes kendi halinde, klasik deyimle kimse kimseyi izlemiyor, takip etmiyor. Yazının girişinde ağaçtan, ormandan söz ettik Eskişehir gerçekten Yılmaz hocanın öncülüğünde bir orman şehir olmuş desek, sanırım doğrudur. Nasıl anlatalım, yollar boyu çok sayıda gür ağaçları mı diyelim, ağaçların çokluğundan geçilmiyor. En doğrusu buraya ağaç diyarı veya orman şehir diyelim. Çok büyük parklar var. Burada bir büyük park bir anadolu şehrinde bulunan tüm parklardan daha büyük ve daha çok ağaca sahiptir denilebilir. Konutların çevresi dahi yem yeşil ağaçlarla doludur. Eskişehir'i gezerken Ünlü yazar Nazım Hikmetin bir Avrupa şehrinde söylediği bir şiiri ister istemez anımsadım. . "Sofya'ya bir bahar günü girdim şekerim Ihlamur kokuyordu doğduğun şehir Dünyayı sensiz dolaşıyorum böyle imiş kaderim elden ne gelir Şehirler caddeleriyle değil güllüm anıtlariyla ağaçlarıyla büyük oluyor Hele kavak neredeyse odaya girip kırmızı halıya oturacak. Huzur, sakinlik, doğallık önem teşkil ediyor. Eskişehir eski bir tarihe sahip olduğu için bu ismi almıştır. M.Ö. 14. Yüzyılda Hitit devletinin başkentidir. Şehir Iki yüzyıl sonra Firigya devletinin eline geçmiştir. Şehrin tarihi merkezi, odun pazarıdır. Burada tarihi Eskişehir evleri vardır. Kurşunlu camii ile buralarda bir gezinti tarihe yolculuk gibi insana haz veriyor. Eskişehir mutfağı zengin bir mutlaktır. Kafkas ve Balkan yemeklerinin bazı çeşitlerinden oluşmuştur. Çibörek, balaban köfte, yufkalı büryan, bamya çorbası, yoğurtlu ızgara köfte. Arnavut pırasa böreği, ağzı açık, tatlı olarak taş kadayıf, met ve nuga helvası, boza yaygın olarak sevilerek içilir. Şehrin simgesi Porsuk deresidir. Dere boyunca çay bahçeleri, dinlenme yerleri vardır. Sazova bilim kültür ve sanat parkı, ülkemizin en önde gelen parklarından biridir. Diğer büyük park kent parkıdır. Eskişehir'in tarihi büyük ilçesi Sivrihisar, Yunus Emre ve Nasrettin hocanın doğduğu yerdir. Volkanik tepelerin yamacında kurulan bu ilçe görkemli doğal görünümüyle insanı sanki nostalji devirine götürür gibi huzur veriyor. Kısaca, Eskişehir, bozkırın ortasında, imkanı ve zamanı olanların gezmesi, görmesi gereken Avrupai bir şehirdir.
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.