Yerine kayyım atanan deneyimli Kürt siyasetçi, eski Mardin büyükşehir belediye başkanı Ahmet Türk, T24’de Murat Sabuncu ile yaptığı söyleşide önemli açıklamalarda bulundu. “Hem demokratik siyaset hem silah siyaseti bugün artık bir arada yürümüyor. Silahların sorunları çözemediği zamanları yaşıyorsak, demokrasi diyorsak, demokratik değerlerin etrafında toplanmak zorundayız” dedi. Bu değerli sözlere sanırım aklı başında vicdanlı her yurtsever katılır zannederim. Çünkü Ahmet Türk’ün Yaşam pratiğini bilenler onun her türlü şiddete karşı olduğunu karşı durduğunu bilir. Yaklaşık 50 yıllık duayen siyasetçi bir defasında “Barış olsun Allah şu an canımı alsın” diyen bir kişidir. İnsanların beraber birlikte yaşadığı toplumlar sorunsuz olmaz. Çelişkiler olur belli düzeylerde çatışmalar olur. Bu durum toplu sosyal yaşamın doğasında vardır. Bundan dolayı aynı etnik, dinsel, sınıfsal yapılarda dahi sorunlar bulunur. Ama farklı etnik yapıların, sınıfların, dinsel grupların olduğu toplumlarda elbette çelişkiler daha belirgindir. Bir birey dahi kendi içerisinde çelişkili çatışmalı olabiliyor. Kişi kendi içerisinde sorun yaşayabiliyor. Net olmayabiliyor. Kısaca bazen kendi kendisiyle savaş barış psikolojisi içinde olabiliyor. Ama akılıca erdemli bir şekilde düşününce kendi küçük sorunlarını çözebiliyor. Sonra bir özgüven içinde, kendisiyle ve çevresiyle barışık olabiliyor. Demek oluyor ki sorunsuz, süt bir liman, polyanacı bir yaşam gerçeklerle örtüşmez. Lakin, sorunlar, ancak uzlaşmayla, hoşgörüyle, sevgiyle çözülür. Konumuza demokratik siyasete gelirsek, her ülkenin birçok sorunu vardır, olacaktır. Çünkü bunlar yaşamın gerçeğidir. Ülkemiz Türkiye’nin de doğal olarak birçok sorunu vardır. Bunlar işsizlik,sınıfsal eşitsizlik, eğitim, sağlık gibi sorunlardır. Bu çözülmesi gereken toplumsal sorunlar dışında, bir de belki en önemlisi etnik ve kültürel bir sorun olan Kürt sorunudur. Bu sorun ister kabul edelim, ister kabul etmeyelim, bu ülkenin en önemli
sorunudur. Zira gerçekler ortadır. Adına ne dersek diyelim, Türkiye’de Yaklaşık 40 yıldır silahlı çatışma yürüten bir örgüt vardır. Bu kirli, acımasız çatışmalarda, genç yaşta binlerce can fidan kara toprağa düşmüştür. Bir insan olarak bu ölümlere acımamak mümkün değildir. Ayrıca ekonomik olarak bu güzel ülke insanlarının yoksulaşmasına neden olmuştur. Milyarlarca dolar silah alınarak silah tekellerine para verilmiştir. Oysa bu sorun çözülmeyecek bir sorun değildir. Açık söylersem zamanından beri silahlı bir mücadeleyi kabul etmeyen biri olarak, neden sonuç ilişkisi içerisinde düşündüğümüz zaman, adına Kürt sorunu denilen bu kanlı olan sorun, Osmanlı devletinin yıkılmasından sonra kurulan Kemalist cumhuriyet dönemindeki ırkçı uygulamaların sonucudur. 1925 te şark islahat planı uygulanarak Kürtçe konuşma resmen yasaklanmış. Kürtçe konuşan insanlara para cezası verilmiştir. Bununla yetinilmeyerek mecburi iskan kanunu çıkartılarak, Kürt insanları ana yurtlarından başka yerlere sürgün edilmiştir. Son olarak 1980 askeri darbesinde 2932 sayılı kanun çıkartılarak Kürtçe konuşanlar altı aydan üç yıla kadar hapıs cezası verilecektir diye kanun çıkartılmıştır. Ayrıca Diyarbakır cezaevinde Kürt tutsaklara yapılan insanlık dışı işkenceler, bu sorunun bu acımasız düzeye gelmesinin nedenleridir. Bu akıl dışı yasaklar Anavatan partisi ve Ak parti iktidarları dönemlerinde kısmen kaldırılmıştır. Şimdi gelinen bu süreçlerde aklın ve vicdanın dediği çizdiği yol tecrübeli siyasetçi Ahmet Türk’ün dediği gibi demokratik barışçı bir siyaset olmalıdır. Bu teknoloji çağında erdem olan, gerekli ve değerli olan, silahsız sivil çözümlerdir. Aksi halde bir anlamda silah tüccarlarına çalışılmış olur. Bu durumda insiyatif alması gereken Kürt siyasetinin legal yasal temsilcisi HDP olduğu kadar, devletin de yapması gerekenler vardır. Açık demek gerekirse HDP sorun çözümleyici halkların kitle Türkiye partisi olmak istiyorsa demokratik siyasetin önemli bir gereği olarak, her şeye rağmen her türlü silahlı şiddete karşı çıkarak, ısrarla barış koşullarını oluşturması gerekir.
Elbette devlete de önemli görevler düşüyor. Devlet demokrasiye, kendi yasalarına uymalıdır. Yasal olarak soruşturmadan geçen, seçilen belediye başkanlarının görevden alınmaları doğru değildir. Ezcümle şahsi hesabı olmayanlar, bu ülkenin birliğini refahını isteyen vicdan sahibi olanlar demokrasi içerisinde bu sorunu ve her türlü sorunu çözmeye katkı sunar. Yeter ki istek ve irade olsun. Demokratik siyaset dileği ile Kadir gecesi mübarek olsun.