Hayatın bizlere öğrettiği hiç bir din, hiç bir ideoloji aynı halıyla, aynı şekliyle, orjinal olarak kalmıyor, devam etmıyor. Hazreti İsa'dan sonra ardılları başlıca üç mezhep kuruyorlar. Bunlar, Katolik, Prostan, Ortodoks.
Hristiyan dini inancının farklı yorumları olarak mezhep olarak kalsalar neyse! aralarında kanlı çatışmalar savaşlar oluyor.
Bu çelişkiler ile çatışmalar Orta çağın sonuna kadar devam etmştir. Bildiğim kadarıyla Hristiyan mezhepleri arasında çatışmalar önce Urfa'da başlamıştır.
Zaten çok kimse bilmez Hristiyanlık neredeyse örgütlü gücüne urfa'da başlamıstır. Süryani Abgar kralığının ilk resmi dini Hristiyanlık olmuştur.
Büyük Abgar kralı, tarihte kara abgar olarak geçen kral, amansız bir cüzzam hastalıgına yakalanır. Kral abgar, İsa'nın hastaları, felçlileri iyileştirdiğni, körlerin görmelerini sağladığını duyunca büyük bir sevinçle İsa'ya bir mektup yazar. Urfa'da kendisini ağırlamak istediğini bildirir. İsa şimdi gelemeyeceğini, ancak yardımcısı Aday'ı abgar'a gönderir.
Adday Edessa'ya gelir sarayda Abgarı iyileştirir, bu anektod dünyada meşhurdur.
Hristiyanlar arasında mezhep çatışmaları önce Edessa'da başlamıştır. Bilindiği gibi Edessa Urfa'nın tarihte ilk adıdır. Bu adla yüzlerce yıl tanınmıştır.
Urfa'nın ilk ilk kurucusu Selevkos tarafından bu isim verilmiştir.
Urfa'nın diğer adı Makedonca Kaliruha'dır bu adın anlamı sulak, suyu bol anlamına geliyor.
Bu isim sonra Araplar tarafından el Ruha oluyor. Kürtler'de Rıha diyorlar.
Yaygın kullanımı olarak Edessa nihayet Türkiye Cumhuriyeti döneminde Urfa adını alıyor.
Konumuzu belki dağıtıyoruz. Ama bence birbirleriyle bağlantılı bir konu olsa gerek.
Urfa kelimesi ise Edessa dağları civarında bir mağarada Yunan döneminden kalma bir mozaikte bir Yunan tanrıçasının adı olarak okunuyor.
Tahminim Urfa ismi buradan geliyor.
Edessa'da çok kanlı mezhep çatışmaları oluyordu.
Edessa'da Hristiyanlığın Monofizit mezhebi eğemendi. Doğu Roma imparatorluğun merkezi konstantinpolis (İstanbul) şehrinde saray, kral yanlıları Diyofizit mezhebine mensuptular. Bunlara Melkit de deniliyordu. Anlamı kısaca komple Hristiyanlar demek oluyor.
Bundan dolayı İstanbul'da bulunan kralık Urfa'da bulunan kendilerine özgü bir Hristiyan anlayışına mensup Süryanilere çok baskı yapıyorlar, katliamlara varacak kadar kanlı bir şiddet kullanıyorlardı.
Avrupa'da Hristiyan mezhepleri arasındaki savaşlar daha da şiddetli oluyordu.
İsa'dan sonra gelen Papalar, Rahipler, sevgiye, paylaşıma dayanan Hristiyanlık dinini özünden çıkararak, yanlış, kötü uygulayarak, halkların üzerinde bu yüce dini büyük bir bakı aracı olarak kullandılar.
Tarihte Avrupa'da büyük mezhep savaşları yanında, insanın aklını durduracak, insanlığından utandıracak, insanlığından nefret ettirecek mezhep savaşlarının en korkuncu adına 30 yıl denilen Hristiyan dini mezhep savaşları yaşanmıştır.
Bunlardan dolayı bu yazı dizisinin ilk cümlesini okuduğunuz gibi Marks'tan alıntıladım. Bende nacizane hangi Hristiyanlık dedim.
Müslüman kökenli bir ailenin bireyi olarak, kendi dinim İslam ve diğer dinleri incelediğim zaman, görüşüm ve düşüncem, dinler zamanında haklı ve doğru olarak, bir tepki sonucunda ortaya çıkmışlardır derim.
Ancak şimdi bu çağda dinler, buna ideolojileri de eklemem mümkün olacak. Dinler ve ideolojiler ilk halleriyle uygulanamaz diye düşünüyorum.
Yok eğer uygulanmak istenirse bence Marks'ın dediği komedi, yani olmaz anlamına geliyor.
Sakın kimse yanlış telaki etmesin. Bu saptama dini gereksiz görme, dine saygısızlık etmek anlamına gelmıyor.
Hayat tecrübemden öğrendiğim, en doğru sistem demokratik cumhuriyet ve demokratik laikliktir diyorum. Bundan sonraki bölüm Hangi Müslümanlık, sonra hangi Marksizm, ideoloji olacaktır. Devam edecek.