Eski Urfa ile yeni Urfa arasında, sosyal, kültürel, yaşama şartları ile nüfus olarak önemli farklar vardır.
Çok değil, 45- 50 yıl evvelki Urfa bile yüzlerce yıl önceki Urfa ile yaşam tarzı bakımından benzerlik taşırdı. Böylesi değişimi gören bazı Urfa basın mensupları, Yeniurfa adında bir gazete çıkarttılar.
Bu arkadaşlar sürece yönelik doğru bir isim bulmuşlardır.
Yılarca evvel bu gazete de yazmaya başlayınca ilk köşe yazımın başlığı da Yeniurfa olmuştu. Gazete yönetimi sağolsun yazımı anlamlı bularak gazetenin internet sayfası logosuna eklemişler. Ama demem gerekir ki
Yeniurfa sağlıklı bir şekilde yenilenen, gelişen, bir şehir değildir. Amaç elbette olumlu bir şekilde gelişmenin koşullarını oluşturmak ve bunun mücadelesini vermektir. Ama her şeye rağmen eski Urfa özleniyor.
Akla şu soru gelebilir şehrimiz batı illerine göre neden bu kadar olumsuz değişti, aşırı bir nüfus artmış oldu. Bunun bir çok nedeni vardır.
Önce feodal anlayışın diğer illere göre burada kültürel olarak hala devam etmesidir. Bu da çok çocuk isteme, kalabalık güçlü aile olma anlayışıdır. Bundan dolayı büyük bir nüfus oluştu. Ayrıca okumanın en az olduğu bir il olmasıdır. Diğer önemli neden Gap projesidir. Bunun olumsuz yansımaları olmuştur. Bu proje en çok arazi sahiplerine yaramıştir.
Eski Urfa binlerce yıllık tarihi ile, çeşitli dinlerin ve dillerin barış içersinde birlikte yaşadıkları kadim bir şehirdir. Bu tarihsel kültürel doku kapitalizmin emperyalist aşamasına kadar hep barış içerisinde mutlu yaşamışlardır. Sınıfsal maddi gelir farkı her yerde olduğu gibi Urfa"da geçmişte fazla yoktu.
Eski Urfa küçük huzurlu düzenli bir şehirdir. Nüfus fazla olmadığından dolayı, herkes birbirlerini tanır.Tanımadıklari kişilere, sen kimlerdensin diye sorarlar ve böylece tanımış olurlardı. Çünkü şehir merkezinde 6-7 mahalle ancak vardı. Bahçelievler, Yenişehir yoktu. Karaköprü bir köydü. Neredeyse Urfa'dan sayilmıyordu bile. Bir Urfa şehir milliyetçiliği vardı. Şimdi şehir merkezi sayılan Kamberiye mahallesine bile çıkar ki mahalle, yani şehrin surlarının dışında kalan yer demek isteniyordu.
65 yıl öncesine kadar Urfa'da teknik aletler televizyon yok. Buzdolabı yok denecek kadar azdır. Radyo Urfa'ya sanırım 1940 yıllarında yeni gelmiş, herkes hayret içerisinde kalmış. Bu kutu nasıl konuşur, acaba içerisinde insan mı var diye hayret ederlermiş. Bunu duyan Urfa'nın kanaat önderi akıl hocasi teknik gelişmeleri takip eden aydın Buluntu hoca bu bir şey değil, daha bunun resimlisi bile çıkacaktır diyerek televizyon'un geleceğini söyleyerek halkı aydınlatmak istemiştir.
Ramazan ayı daha yakın bir tarihe kadar eskisi gibi yaşanır. Emek isteyen lezzetli Urfa yemekleri yapılır. Özelikle Urfa'nın bir milli yemeği sayılan boranı ve tatlı olarak cennet mekan annelerimiz büyük bir emekle şıllık yaparlardı. Eski Urfa adeta büyük bir aile gibiydi. Filan evin boranı yemeği veya şıllıkı çok iyi olur derlerdi
Her zaman gereken bir kural olarak, akrabalar, dostlar evlere yemeğe davet edilir. Komşular birbirlerine her zaman yemek ikram ederlerdi. Şimdi ise düzenli bir şekilde değil, rutin olarak yapılıyor. Ayrıca en önemlisi maddi olarak yapılması gerekenler önemsenir, yoksullara yardım yapılır. Bencilik yoktu.
Zekat, için dersem, babam kuruşu kuruşuna hesap eder zekatını tam verirdi. Sanırım çoğu kimse böyle yapardı.
Ramazan ayı huşü içerisinde yaşandıktan sonra, Kadir gecesi ihya edilir, sabah namazından sonra çıkartılan, Urfa'da adına bizim amanat dediğimiz sakalı şerif çıkartılır, bir hocanın elinde olmak üzere tekbirler getirilerek önünde saygıyla sıraya girilir başka bir aleme girilir gibi olup saygıyla öpülür, herkes görevini yapmış huzuru içerisinde olurdu. Bu törenle ramazan orucunun sonuna gelindiği anlaşılır. Bayram hazırlığı yapılırdı. Bayram özelikle çocuklar için büyük bir sevinç demekti. Büyüklerinden alacakları birer harçlık, bir eğlence ve oyun demektir. Nihayet arife günü gelir. Son iftar yapılır. Babalar yatsı namazına camiye giderler teravih namazı artık bitmiştir.
Çocuklar, babaların dar bütçesiyle aldıkları yeni bayramlik giysilerini yattıkları yatağın yanına saklarlar. Baba bayram sabahı namazı camide cemaatle kılar. Sonra mezarlık ziyareti yapılır. İlk bayram sabahında çocuklar uyanır uyanmaz yeni giysilerini giyerler.
Bayram hazırlığı yapılırdı. Çocuklar için çifte bayram yaşanmış olacaktır. Çünkü belki sene de bir bayram giysileri alınacaktır.
Çocuklar büyük bir sevinç içerisinde babaların, annelerin, kendilerinden büyük abilerin, ablaların ellerini.öper
Ilk harçlığı babalarından alırlar.
Durumu iyi olan aileler evlerde bayram yemeği yapar. Komşulara dağıtır. Ailece birlikte büyük bir haz içerisinde yemek yenilir. Çocuklar büyüklerin bayramına gider. Ellerini öper, harçlık alır. Bizim leyli dediğimiz salıncaklara büyük bir keyif içerisinde biner. Orada satılan akıt, ezme, palıza gibi yiyecekleri yine zevkle yer. Çocuklar büyüklerden yeteri kadar harçlık alırsa bu yiyecekleri doya doya yerler. Kadınlar ve genç kızlar için her mahallede, her bayramda geniş bir hayatlı evde iki kalın direk arasına yine iki kalın kendire bağlı bizim leyli dediğimiz salıncaklar kurulur. Bunda yükseklere kadar sallanır, eğlenirlerdi. Her şey bir edep terbiye içerisinde olurdu. Eski Urfa bayramları başka bir alem gibiydi.
Ramazan bayramı mübarek olsun.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 272 kez okundu.
ESKİ URFA RAMAZAN BAYRAMLARI
Eski Urfa ile yeni Urfa arasında, sosyal, kültürel, yaşama şartları ile nüfus olarak önemli farklar vardır.
Çok değil, 45- 50 yıl evvelki Urfa bile yüzlerce yıl önceki Urfa ile yaşam tarzı bakımından benzerlik taşırdı. Böylesi değişimi gören bazı Urfa basın mensupları, Yeniurfa adında bir gazete çıkarttılar.
Bu arkadaşlar sürece yönelik doğru bir isim bulmuşlardır.
Yılarca evvel bu gazete de yazmaya başlayınca ilk köşe yazımın başlığı da Yeniurfa olmuştu. Gazete yönetimi sağolsun yazımı anlamlı bularak gazetenin internet sayfası logosuna eklemişler. Ama demem gerekir ki
Yeniurfa sağlıklı bir şekilde yenilenen, gelişen, bir şehir değildir. Amaç elbette olumlu bir şekilde gelişmenin koşullarını oluşturmak ve bunun mücadelesini vermektir. Ama her şeye rağmen eski Urfa özleniyor.
Akla şu soru gelebilir şehrimiz batı illerine göre neden bu kadar olumsuz değişti, aşırı bir nüfus artmış oldu. Bunun bir çok nedeni vardır.
Önce feodal anlayışın diğer illere göre burada kültürel olarak hala devam etmesidir. Bu da çok çocuk isteme, kalabalık güçlü aile olma anlayışıdır. Bundan dolayı büyük bir nüfus oluştu. Ayrıca okumanın en az olduğu bir il olmasıdır. Diğer önemli neden Gap projesidir. Bunun olumsuz yansımaları olmuştur. Bu proje en çok arazi sahiplerine yaramıştir.
Eski Urfa binlerce yıllık tarihi ile, çeşitli dinlerin ve dillerin barış içersinde birlikte yaşadıkları kadim bir şehirdir. Bu tarihsel kültürel doku kapitalizmin emperyalist aşamasına kadar hep barış içerisinde mutlu yaşamışlardır. Sınıfsal maddi gelir farkı her yerde olduğu gibi Urfa"da geçmişte fazla yoktu.
Eski Urfa küçük huzurlu düzenli bir şehirdir. Nüfus fazla olmadığından dolayı, herkes birbirlerini tanır.Tanımadıklari kişilere, sen kimlerdensin diye sorarlar ve böylece tanımış olurlardı. Çünkü şehir merkezinde 6-7 mahalle ancak vardı. Bahçelievler, Yenişehir yoktu. Karaköprü bir köydü. Neredeyse Urfa'dan sayilmıyordu bile. Bir Urfa şehir milliyetçiliği vardı. Şimdi şehir merkezi sayılan Kamberiye mahallesine bile çıkar ki mahalle, yani şehrin surlarının dışında kalan yer demek isteniyordu.
65 yıl öncesine kadar Urfa'da teknik aletler televizyon yok. Buzdolabı yok denecek kadar azdır. Radyo Urfa'ya sanırım 1940 yıllarında yeni gelmiş, herkes hayret içerisinde kalmış. Bu kutu nasıl konuşur, acaba içerisinde insan mı var diye hayret ederlermiş. Bunu duyan Urfa'nın kanaat önderi akıl hocasi teknik gelişmeleri takip eden aydın Buluntu hoca bu bir şey değil, daha bunun resimlisi bile çıkacaktır diyerek televizyon'un geleceğini söyleyerek halkı aydınlatmak istemiştir.
Ramazan ayı daha yakın bir tarihe kadar eskisi gibi yaşanır. Emek isteyen lezzetli Urfa yemekleri yapılır. Özelikle Urfa'nın bir milli yemeği sayılan boranı ve tatlı olarak cennet mekan annelerimiz büyük bir emekle şıllık yaparlardı. Eski Urfa adeta büyük bir aile gibiydi. Filan evin boranı yemeği veya şıllıkı çok iyi olur derlerdi
Her zaman gereken bir kural olarak, akrabalar, dostlar evlere yemeğe davet edilir. Komşular birbirlerine her zaman yemek ikram ederlerdi. Şimdi ise düzenli bir şekilde değil, rutin olarak yapılıyor. Ayrıca en önemlisi maddi olarak yapılması gerekenler önemsenir, yoksullara yardım yapılır. Bencilik yoktu.
Zekat, için dersem, babam kuruşu kuruşuna hesap eder zekatını tam verirdi. Sanırım çoğu kimse böyle yapardı.
Ramazan ayı huşü içerisinde yaşandıktan sonra, Kadir gecesi ihya edilir, sabah namazından sonra çıkartılan, Urfa'da adına bizim amanat dediğimiz sakalı şerif çıkartılır, bir hocanın elinde olmak üzere tekbirler getirilerek önünde saygıyla sıraya girilir başka bir aleme girilir gibi olup saygıyla öpülür, herkes görevini yapmış huzuru içerisinde olurdu. Bu törenle ramazan orucunun sonuna gelindiği anlaşılır. Bayram hazırlığı yapılırdı. Bayram özelikle çocuklar için büyük bir sevinç demekti. Büyüklerinden alacakları birer harçlık, bir eğlence ve oyun demektir. Nihayet arife günü gelir. Son iftar yapılır. Babalar yatsı namazına camiye giderler teravih namazı artık bitmiştir.
Çocuklar, babaların dar bütçesiyle aldıkları yeni bayramlik giysilerini yattıkları yatağın yanına saklarlar. Baba bayram sabahı namazı camide cemaatle kılar. Sonra mezarlık ziyareti yapılır. İlk bayram sabahında çocuklar uyanır uyanmaz yeni giysilerini giyerler.
Bayram hazırlığı yapılırdı. Çocuklar için çifte bayram yaşanmış olacaktır. Çünkü belki sene de bir bayram giysileri alınacaktır.
Çocuklar büyük bir sevinç içerisinde babaların, annelerin, kendilerinden büyük abilerin, ablaların ellerini.öper
Ilk harçlığı babalarından alırlar.
Durumu iyi olan aileler evlerde bayram yemeği yapar. Komşulara dağıtır. Ailece birlikte büyük bir haz içerisinde yemek yenilir. Çocuklar büyüklerin bayramına gider. Ellerini öper, harçlık alır. Bizim leyli dediğimiz salıncaklara büyük bir keyif içerisinde biner. Orada satılan akıt, ezme, palıza gibi yiyecekleri yine zevkle yer. Çocuklar büyüklerden yeteri kadar harçlık alırsa bu yiyecekleri doya doya yerler. Kadınlar ve genç kızlar için her mahallede, her bayramda geniş bir hayatlı evde iki kalın direk arasına yine iki kalın kendire bağlı bizim leyli dediğimiz salıncaklar kurulur. Bunda yükseklere kadar sallanır, eğlenirlerdi. Her şey bir edep terbiye içerisinde olurdu. Eski Urfa bayramları başka bir alem gibiydi.
Ramazan bayramı mübarek olsun.
Ekleme
Tarihi: 27 Mart 2025 - Perşembe
ESKİ URFA RAMAZAN BAYRAMLARI
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.