NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ -134-

Önceleri, Urfa’da sohbetlerde çoğu kez bizim Urfa diye söze başlardık. Urfa küçük herkes birbirini tanır denilirdi.Yeni oluşan, gelişen durumlara haber veya havadis eski olaylara hikayelere mesele derdik. Kış geceleri evlerde toplanan büyüklere dayı, amca, hele ne olur bize bir mesele anlat diye adeta yalvarılırdı.Yaşlı bir kimse mesele anlatınca büyük bir zevkle pür dikkat dinlerdik. Ne güzel günlerdi geçmiş günler. Osmanlı döneminin ünlü şairi hiciv ustası Ziya Paşanın dediği gibi “geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer”. Hele bizim kale boynu mahallesinde beyaz sakallı, kuşçu Şükrü amcanın babam ve arkadaşlarının katıldığı sıra gecelerinde anlattığı, eski Urfa mesellerini, masallarını iç çekerek özleyerek anarım. Keşke teyp e alınsaydı, belki 1001 gece masalları gibi şaheserler ortaya çıkardı. Binlerce yıllık tarihiyle Halkların medeniyetlerin beşiği Urfa’da ne yazık ki çoğu kayda geçmemiş unutulmuş binlerce hikayeler, masallar, kısadan hisseler vardı. Ama şimdi maalesef yok, Yaşlıların çoğu öldü. Klan az sayıda yaşlılar da bu sözlü halk hikayelerini, mitolojilerini unutmuşlar. Ünlü, mitoloji, efsane ustası Homeros, mitolojisi olmayan bir halk, halk olmamıştır. anlamında bir şeyler söylemiştir. Belki uygarlığın görünmez temelleri bu hayal güçleri üzerinde kurulmuştur. Aslında bunları geniş bir şekilde iler ki nesillere bir kültür hizmeti olarak kitaplaştırmak gerekir. Kısmet olursa bu amaca yönelik bir hafta daha yazma niyetim var. Urfa’da o kadar mesel, masal var ki insan nereden başlasam diye demeden edemiyor. Önceleri, çok duyulmuş bir misafirlik meselinden başlayalım. Eski dönem Urfa nüfusu ancak yirmi bin kişi kadar olurmuş. Bir kış günü akşam vaktinde şehre bir yabancı gelir. Buranın büyük alimi kimdir diye sorar. Akşam onun evinde misafir kalacağını söyler. Örneğin buluntu hoca derler, evini tarif ederler. Saray önünde vezir hamamının arkasında denilir. Akşam namazı sonrasıdır misafir Buluntu hocanın kapısını çalar, hoca kapıyı açar, yabancı ben tanrı misafiriyim bu gece burada kalacağım der, hoca ise kadıya davetlidir. Evden çıkmak üzeredir. Gelen adama aç mısın, tok mısın demeden, evin selamlık misafir bölümünde bir oda gösterir,burada kal der. Hoca gider. Misafirin kaldığı yer ise soğuktur. Kendisi kadının evinde sıcak bir odadadır.Türlü taamlar yerler. Hoca saat 11 civarında evine gelir uyur. Sabaha yakın rüyasında 40 -50 lüks ışığı ortasında Hazreti Muhammet (sav) ı görür. Hocaya misafirini neden iyi ağırlamadın diye serzenişte bulunur. Hoca sabah ezanıyla uyanınca, gönlünü almak için derhal misafirin yanına gider. Meğer bir veli olan misafir evden çıkmak üzeredir, hoca ne olur dur gitme der, adam neye duracağım, senin gördüğünü bende gördüm der çeker gider.Hoca onun Allah dostu bir zat olduğunu geç anlar. Ama iş işten geçmiştir. Yaptığına çok pişman olur, nafiledir. Sabır hakkında bir mesel.Urfalı bir genç Bağda’da tahsile gider. Yeddi sene tahsil gördükten sonra, her şeyi öğrendim zan ederek bir akşam vakti Urfa Harran kapısına gelir. Eski zamanda şehirlerin etrafı yüksek boyda taştan surlarla kapalı. Birkaç tane şehre giriş ve çıkış kapıları vardı. Bu kapılar sabah açılır, akşam kapanır. Tahsil gören bu genç akşam vakti evinin yakınında bulunan Harran kapıya gelince kapının kapandığını görür. Genç adam kapıyı açması için nöbetçiye ısrar eder, yalvarır. Nöbetçi bu kadar ısrardan sonra, peki bu kadar ısrar ediyorsun, sana bir soru soracağım bilirsen kapıyı açar, seni bırakırım der. Genç sor der, nöbetçi Allahın en büyük isimlerinden biri nedir der, genç düşünür, taşınır cevabı bilmez nöbetçi sen boşuna tahsil yapmışsın Allahın en büyük isimlerinden biri sabırdır. Yeddi sene gurbette kaldın. Bir gece sabır edemedin. Genç sabrın ne kadar önemli bir meziyet olduğunu anlar. Kendini ve haddini bilme konusunda bir mesel. Buğday hacca gitmeye karar verir arpayı vekil Eder. Arpa buğdaya sorar, sen yokken baklava olup, şıllık olup açılımı diye sorar. Buğday o kadar uzun boylu değil, tahtadan saca kırılmadan yetiş yeter der. Arpa unu buğday unu gibi fazla açılmaz. Bu haftaki yazıyı Urfa’da zengin ve fakir sınıf üzerine söylendiği algılanan ünlü bir sözle bitirelim. Bazılarına seferberlik, bazılarına beş birlik. Bu öz deyiş, toplumsal adalet olmadan toplumsal birliğin sözde kalacağını veciz bir şekilde belirtiyor. Devam edecek
Ekleme Tarihi: 27 Haziran 2022 - Pazartesi

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ -134-

Önceleri, Urfa’da sohbetlerde çoğu kez bizim Urfa diye söze

başlardık.

Urfa küçük herkes birbirini tanır denilirdi.Yeni oluşan, gelişen

durumlara haber veya havadis eski olaylara hikayelere mesele

derdik. Kış geceleri evlerde toplanan büyüklere dayı, amca,

hele ne olur bize bir mesele anlat diye adeta yalvarılırdı.Yaşlı bir

kimse mesele anlatınca büyük bir zevkle pür dikkat dinlerdik.

Ne güzel günlerdi geçmiş günler. Osmanlı döneminin ünlü şairi

hiciv ustası Ziya Paşanın dediği gibi “geçmiş zaman olur ki

hayali cihan değer”. Hele bizim kale boynu mahallesinde beyaz

sakallı, kuşçu Şükrü amcanın babam ve arkadaşlarının katıldığı

sıra gecelerinde anlattığı, eski Urfa mesellerini, masallarını iç

çekerek özleyerek anarım.

Keşke teyp e alınsaydı, belki 1001 gece masalları gibi

şaheserler ortaya çıkardı.

Binlerce yıllık tarihiyle Halkların medeniyetlerin beşiği Urfa’da

ne yazık ki çoğu kayda geçmemiş unutulmuş binlerce hikayeler,

masallar, kısadan hisseler vardı. Ama şimdi maalesef yok,

Yaşlıların çoğu öldü. Klan az sayıda yaşlılar da bu sözlü halk

hikayelerini, mitolojilerini unutmuşlar. Ünlü, mitoloji, efsane

ustası Homeros, mitolojisi olmayan bir halk, halk olmamıştır.

anlamında bir şeyler söylemiştir.

Belki uygarlığın görünmez temelleri bu hayal güçleri üzerinde

kurulmuştur.

Aslında bunları geniş bir şekilde iler ki nesillere bir kültür hizmeti

olarak kitaplaştırmak gerekir.

Kısmet olursa bu amaca yönelik bir hafta daha yazma niyetim

var. Urfa’da o kadar mesel, masal var ki insan nereden

başlasam diye demeden edemiyor. Önceleri, çok duyulmuş bir

misafirlik meselinden başlayalım. Eski dönem Urfa nüfusu

ancak yirmi bin kişi kadar olurmuş. Bir kış günü akşam vaktinde

şehre bir yabancı gelir. Buranın büyük alimi kimdir diye sorar.

Akşam onun evinde misafir kalacağını söyler.

Örneğin buluntu hoca derler, evini tarif ederler. Saray önünde

vezir hamamının arkasında denilir.

Akşam namazı sonrasıdır misafir Buluntu hocanın kapısını çalar, hoca kapıyı açar, yabancı ben tanrı misafiriyim bu gece burada kalacağım der, hoca ise kadıya davetlidir. Evden çıkmak üzeredir. Gelen adama aç mısın, tok mısın demeden, evin selamlık misafir bölümünde bir oda gösterir,burada kal der. Hoca gider. Misafirin kaldığı yer ise soğuktur. Kendisi kadının evinde sıcak bir odadadır.Türlü taamlar yerler. Hoca saat 11 civarında evine gelir uyur. Sabaha yakın rüyasında 40 -50 lüks ışığı ortasında Hazreti Muhammet (sav) ı görür. Hocaya misafirini neden iyi ağırlamadın diye serzenişte bulunur. Hoca sabah ezanıyla uyanınca, gönlünü almak için derhal misafirin yanına gider. Meğer bir veli olan misafir evden çıkmak üzeredir, hoca ne olur dur gitme der, adam neye duracağım, senin gördüğünü bende gördüm der çeker gider.Hoca onun Allah dostu bir zat olduğunu geç anlar. Ama iş işten geçmiştir. Yaptığına çok pişman olur, nafiledir. Sabır hakkında bir mesel.Urfalı bir genç Bağda’da tahsile gider. Yeddi sene tahsil gördükten sonra, her şeyi öğrendim zan ederek bir akşam vakti Urfa Harran kapısına gelir. Eski zamanda şehirlerin etrafı yüksek boyda taştan surlarla kapalı. Birkaç tane şehre giriş ve çıkış kapıları vardı. Bu kapılar sabah açılır, akşam kapanır. Tahsil gören bu genç akşam vakti evinin yakınında bulunan Harran kapıya gelince kapının kapandığını görür. Genç adam kapıyı açması için nöbetçiye ısrar eder, yalvarır. Nöbetçi bu kadar ısrardan sonra, peki bu kadar ısrar ediyorsun, sana bir soru soracağım bilirsen kapıyı açar, seni bırakırım der. Genç sor der, nöbetçi Allahın en büyük isimlerinden biri nedir der, genç düşünür, taşınır cevabı bilmez nöbetçi sen boşuna tahsil yapmışsın Allahın en büyük isimlerinden biri sabırdır. Yeddi sene gurbette kaldın. Bir gece sabır edemedin. Genç sabrın ne kadar önemli bir meziyet olduğunu anlar. Kendini ve haddini bilme konusunda bir mesel. Buğday hacca gitmeye karar verir arpayı vekil Eder. Arpa buğdaya sorar, sen yokken baklava olup, şıllık olup açılımı diye sorar. Buğday o kadar uzun boylu değil, tahtadan saca kırılmadan yetiş yeter der. Arpa unu buğday unu gibi fazla

açılmaz. Bu haftaki yazıyı Urfa’da zengin ve fakir sınıf üzerine söylendiği algılanan ünlü bir sözle bitirelim. Bazılarına seferberlik, bazılarına beş birlik. Bu öz deyiş, toplumsal adalet olmadan toplumsal birliğin sözde kalacağını veciz bir şekilde belirtiyor. Devam edecek

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.