Birinci Dünya savaşı iki düşman rakip güç olan ittifak ve ihtilaf
devletleri arasında 1914 de başlar, çok büyük acılar yıkımlar,
milyonlarca ölümden sonra tarihte her savaşta olduğu gibi
nihayet 4 yıl sonra barış anlaşması yapılarak sona erer. İnsan
burada konu açılmışken belirtmeden geçemiyor...
İnsanoğlu ne acayip bir varlık önce acımasız bir şekilde
savaşıyor, sonra sanki hiç bir şey olmamış gibi barış yapıyorlar,
kardeşlik dostluk mesajları veriyorlar. Neyse biz konumuza
gelirsek, Osmanlı devleti İktidarda olan İttihat terakki partisinin
Özelikle Enver Paşanın yanlış politikası ile Almanya ile birlikte
girdikleri ve ittifak devletleri adını alan savaşı kaybeder.
Koskoca Yaklaşık 600 yıllık bir imparatorluğun yıkılmasına
neden olur.
Savaşı kazanan İtilaf devletlerinden olan biri İngiliz diğeri
Fransız olan Sykes-Picot adlarında iki subay arasında yapılan
anlaşma gereği Savaştan yenilgi ile çıkan Osmanlı devleti
parçalanır, paylaşılır.
Hiç bir zaman uygulanmasa da Sevr anlaşması imzalanır. Batı
Anadolu Yunanlılara, Doğu Anadolu Fransız- İngiliz- ve Ruslara
bırakılır. Ancak 1917 de Rusya'da Lenin önderliğinde sosyalist
bir devrim yapılarak, çarlık yıkılır.
Adını Sovyetler birliği alan proleter işçi devleti Çarlık Rus
ordusunu Doğu Anadolu’dan çeker. Batılı işgalci ülkeleri
yayılmacı sömürgeci Emperyalist ülkeler olarak nitelendiren
Sovyetler birliğini kuran Devrimci Lenin, Mustafa Kemal
önderliğinde savaşan Türk kurtuluş savaşına olanca gücüyle
yardım eder. Ama düşmanı Anadolu’dan atmak elbette öyle
kolay olmadı. Büyük bedeller ödendi. şehadetler yaşandı.
Nitekim Emperyalist devletlerin Kendi lehlerine yaptıkları
Mondros mütarekesi sonucu Güney doğu illeri Adana, Antep,
Maraş, Urfa, İngiliz ve Fransız ordularına verilir. Urfa'ya önce
1919 Martında İngiliz birlikleri girer.
Burada önemli bir Saptama ve anekdot yapmak gerekiyor. Çok
anlamına gelen, güneş batmayan sömürge imparatorluğu
İngiltere, sömürgeler konusunda oldukça deneyimlidir.
Sömürgeleştirdikleri ülkelerin Halklarına taktiksel olarak iyi
davranırlar. Yaklaşık altı ay kaldıkları Urfa'da ayni taktiği izlerler. Yaşlı büyüklerin anlattığına göre, Urfa caddelerinde temiz giyinmiş, centilmen algısı veren, ikişerli devriye gezen İngiliz askerleri halka iyi davranmış... Hatta kiraladıkları evlerin kiralarını fazlasıyla verirlermiş. Bu nedenle olsa gerek gene anlatılana göre Urfa eşraftan tüccardan bir grup bir gün Hasan Paşa camii de toplanır İngilizlere destek vermeyi bile düşünürler. Ancak Mondros anlaşması gereği İngiliz birlikleri Urfa'dan ayrılır. Muhtemelen Irak Musul’a giderler. Urfa'yı Ekim 1919 da Fransızlara terk ederler. Fransızlar sömürgeler konusunda İngilizler kadar deneyimli değillerdi. Halka iyi davranmadılar. Nihayet bardağı taşıran son damla Urfa kurtuluş savaşının kıvılcımını çakan bir olay yaşanır. Urfa'nın kadim Müslüman Kürt mahallesi Kalaboynu mahallesinden erkek gibi kadın bir olan Fatane Behiyesi Sarayönün de Vezir hamamından çıkan kadınlara sarkıntılık eden Fransız askerlerini görünce kıyameti koparır, soluğu encümenlerle toplantı halinde olan Belediye başkanı Mustafa Hacı Kamil oğlunun karşısında alır. Belediye başkanına hiddetle gördüklerini anlatır. Artık namus günüdür der. Fransız askerlerini buradan def etmek gerektiğini söyler. Sonra ekler, eğer bunu yapamıyorsanız eşarp takın eviniz de oturun der. Anlatılana göre işte o gün savaşmanın direnmenin kararı verilir. Çok geçmeden Eşraftan, Tüccardan on ikiler diye adlandırılan bir grup Kaleboynu mahallesinde Güllü Osman’ın evinde toplanır Kuvayi Milliye oluşur. Nihayet 11 Nisan 1920 de Fransız sömürgecileri çoğu imha olarak Urfa'dan çıkartılır. Urfa kurtuluş savaşının çoğu kez dile getirilmeyen asıl kırılma noktası ise Suruç Berazi aşiret konfederasyonun birlikçi milli rolüdür. Mürşit Pınara trenle sevkiyat yapılan Fransız birliklerinin lojistik desteğinin orada imha edilmesidir. Ayrıca belki en belirleyici olan Fransız komutanların Suruç Aşiretlerine yapılan, ama kabul edilmeyen tekliftir. Fransızlar biz buradan sonuçta gideceğiz sizlerle birlikte Osmanlı Türk güçlerine karşı savaşalım, buranın yönetimini size verelim teklifini Berazi aşiretler reisi Bozan bey buna karşı çok hiddetlenir komutanların uzatılan ellerini dahi sıkmaz, ve ekler
biz der, silahı Müslüman Türk kardeşlerimize değil size sıkarız! Tabi Bozan beyin o zaman böyle açıkça Fransız komutanların yüzlerine karşı söyleyecek gücü vardır. Devam edecek