NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ – 32

Roma imparatorluğu tarihin en büyük köleci imparatorluğuydu. Köleleştirilmiş insanlar bir nesne, eşya olarak kabul ediliyordu. Köle sahibi kişiler, köleleri bir anlamda mal gibi kabul ediyorlardı. istedikleri şekilde tasarruf etme hakları vardı. Yani alır, satar, çalıştırır, hatta isteseler öldürür, bundan dolayı Köleci düzen veya başkaları buna karışamazlardı. İşte bu insanlık, ahlak ve vicdan dışı düzene karşı Mısır’da Hazreti Musa, Roma’’da Sezar’a karşı Hazreti İsa, Arabistan’da, özelikle Mekke ve Medine’de Hazreti Muhammed isyan etmiş baş kaldırmışlar. Köleci düzenini tam kaldıramamış olsalar bile köle haklarını belli ölçülerde sağlamışlar ve teşvik etmişlerdir. Köleci düzenlerin kendilerine göre güçlüden yana bir hukukları vardı, İnsanlık eski çağlarda insan haklarını ve hukukunu esas alan demokrasiden, demokratik yönetimlerden henüz daha çok uzaktı. Babill devletinde Hamurabi kanunlarıyla başlayan bir anlamda hukuksal süreç, Antik çağ Yunan filozoflarıyla teorik ve pratik bir konuma geldi. Özelikle Sokrates, eflatun, Aristo insan haklarını hak hukuku adaleti savunan bir bakıma demokrasi mücadelesi verdiler. Roma imparatorluğunda Roma hukuku üstünlerin, ezenlerin, sömürenlerin bir hukukuydu. Roma yönetimi vergilerin çoğunu yoksullardan yoksul çiftçilerden alırdı. Vergi veremeyenlere eziyet ediliyor, hatta hapis’e dahi atılıyordu. Roma imparatorluğu Hıristiyan dinine geçtikten sonra, her ne kadar Köle düzeni devam etse bile dinin teşvik ve emirleriyle birlikte Kölelerin yaşamlarında iyileşme başlamıştı. Örneğin ruhban sınıfının kısıtlı ve sınırlı olsa da köle özgür yapma hakları vardı. Ruhban sınıfına verilen imtiyazları hayır işlerinde kullananlar olduğu kadar bunu şahsi çıkarları için kullanan Papaz ve Piskopuslar bulunurdu. Mesala Harran Piskopusu Daniel’e suçlamalar vardı. Bu suçlama, Daniel için Edessalı evli bir kadınla ilişki kurmuş, metresine ve akrabalarına maddi imkanlar hazırlamıştır deniliyordu. Edessa Kilisesinin büyük miktarda mal varlığı bulunuyordu. Bu servetin kaynağı zengin ve yoksul sofu insanların verdiği yardımlar, ayrıca ölmeden önce ve sonra mal varlıklarını Kiliseye bağışlayan hayır sahiplerinden oluşuyordu. Zaten Kilisenin geleneklerinde tasarruf yapmak, israfa, lüks yaşama karşı bir itiraz vardır. Tarihsel süreç içerisinde Rabbula gibi Piskopos’lar Kiliseye bağışlanan altın, gümüşü , satarlar parasını yoksulara dağıtırlardı. Kiliseye para, altın, gümüş dışında, bahçeler, değirmenler, hamamlar bağışlanırdı. Bunlar Kiliseye büyük oranda maddi katkı sağlardı. lüks eşyalar yerine topraktan yapılmış kap kacak kullanılmıştır. 497 de Edessa’da yaygın bir şekilde görülen kronik şark çıbanı vakalarında dönemin piskopos’un gösterdiği üstün gayretten dolayı hayır sahipleri Piskopos’a gümüş bir sedye hediye etmişlerdir. Kilisenin geliri olduğu kadar masrafları da çoktu. Hastalar, dullar, yoksullar ve yabancıların geçimlerini temin etmek için çalışıldığına dair, buna benzer bilgileri tarih kitapları yazıyor. Devam edecek.
Ekleme Tarihi: 28 Aralık 2021 - Salı

ESKİ URFA TARİHİ VE KÜLTÜRÜ – 32

Roma imparatorluğu tarihin en büyük köleci imparatorluğuydu.

Köleleştirilmiş insanlar bir nesne, eşya olarak kabul ediliyordu.

Köle sahibi kişiler, köleleri bir anlamda mal gibi kabul ediyorlardı. istedikleri şekilde tasarruf etme hakları vardı. Yani alır, satar, çalıştırır, hatta isteseler öldürür, bundan dolayı Köleci düzen veya başkaları buna karışamazlardı.

İşte bu insanlık, ahlak ve vicdan dışı düzene karşı Mısır’da Hazreti Musa, Roma’’da Sezar’a karşı Hazreti İsa, Arabistan’da, özelikle Mekke ve Medine’de Hazreti Muhammed isyan etmiş baş kaldırmışlar. Köleci düzenini tam kaldıramamış olsalar bile köle haklarını belli ölçülerde sağlamışlar ve teşvik etmişlerdir.

Köleci düzenlerin kendilerine göre güçlüden yana bir hukukları vardı,

İnsanlık eski çağlarda insan haklarını ve hukukunu esas alan demokrasiden, demokratik yönetimlerden henüz daha çok uzaktı.

Babill devletinde Hamurabi kanunlarıyla başlayan bir anlamda hukuksal süreç, Antik çağ Yunan filozoflarıyla teorik ve pratik bir konuma geldi. Özelikle Sokrates, eflatun, Aristo insan haklarını hak hukuku adaleti savunan bir bakıma demokrasi mücadelesi verdiler.

Roma imparatorluğunda Roma hukuku üstünlerin, ezenlerin, sömürenlerin bir hukukuydu.

Roma yönetimi vergilerin çoğunu yoksullardan yoksul çiftçilerden alırdı. Vergi veremeyenlere eziyet ediliyor, hatta hapis’e dahi atılıyordu. Roma imparatorluğu Hıristiyan dinine geçtikten sonra, her ne kadar Köle düzeni devam etse bile dinin teşvik ve emirleriyle birlikte Kölelerin yaşamlarında iyileşme başlamıştı.

Örneğin ruhban sınıfının kısıtlı ve sınırlı olsa da köle özgür yapma hakları vardı. Ruhban sınıfına verilen imtiyazları hayır işlerinde kullananlar olduğu kadar bunu şahsi çıkarları için kullanan Papaz ve Piskopuslar bulunurdu. Mesala Harran Piskopusu Daniel’e suçlamalar vardı. Bu suçlama, Daniel için Edessalı evli bir kadınla ilişki kurmuş, metresine ve akrabalarına maddi imkanlar hazırlamıştır deniliyordu.

Edessa Kilisesinin büyük miktarda mal varlığı bulunuyordu. Bu servetin kaynağı zengin ve yoksul sofu insanların verdiği yardımlar, ayrıca ölmeden önce ve sonra mal varlıklarını Kiliseye bağışlayan hayır sahiplerinden oluşuyordu. Zaten Kilisenin geleneklerinde tasarruf yapmak, israfa, lüks yaşama karşı bir itiraz vardır. Tarihsel süreç içerisinde Rabbula gibi Piskopos’lar Kiliseye bağışlanan altın, gümüşü , satarlar parasını yoksulara dağıtırlardı.

Kiliseye para, altın, gümüş dışında, bahçeler, değirmenler, hamamlar bağışlanırdı. Bunlar Kiliseye büyük oranda maddi katkı sağlardı.

lüks eşyalar yerine topraktan yapılmış kap kacak kullanılmıştır. 497 de Edessa’da yaygın bir şekilde görülen kronik şark çıbanı vakalarında dönemin piskopos’un gösterdiği üstün gayretten dolayı hayır sahipleri Piskopos’a gümüş bir sedye hediye etmişlerdir.

Kilisenin geliri olduğu kadar masrafları da çoktu. Hastalar, dullar, yoksullar ve yabancıların geçimlerini temin etmek için çalışıldığına dair, buna benzer bilgileri tarih kitapları yazıyor. Devam edecek.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.