Piskoposların bölgelerindeki Kilise mallarını istedikleri gibi harcama yetkileri vardı. Edessa’da bu geniş yetkileri toplum lehine kullanan Rabulla gibi gerçek din adamları olduğu gibi, kendi şahsi çıkarlarına kullanıp zimmetlerine geçiren Hiba gibi Piskoposlar da vardı.
Hiba çok kurnaz bir Piskopostu. Kilesinin mallarını çalar, hem de az da olsa bu mallardan biraz yoksullara, hastalara, hayır kurumlarına vererek sureti haktan görünürdü. Hiba Kilise görevlerine yakınlarını atardı. Harran Piskoposu Daniel yeğeniydi. Ayrıca bir yeğenini Viranşehir Piskoposu olarak atamıştı. Hiba’nın Papazları ataması karşılığında rüşvet aldığı da söylenir.
Daniel’in ise Harran’da Putperestlerin Hıristiyan dinine geçtiklerinde günahlarının bağışlanması karşılığında para aldığı iddia edilir. Hiba Kilisenin gelirlerini kendi dışında, kardeşlerinin ve diğer yakınlarının üzerine kayıt etmiştir.
Edessa Piskoposun yetkisi tüm Osrhoene eyaletinde geçerliydi. Hiba’ya bağlı 200 din görevlisi vardı.
Ancak Hba’nın açığa çıkan örtülemeyen yolsuzluk ve rüşvet olayları üzerine kendisini Antakya Patriğine şikayet ederler. Patrik bunun hakkında işlem yapmaz görevden almaz.
Belki de Kilise yönetmeliğinde, geleneklerinde Piskoposların yaptıkları işlemlerden dolayı hesap veremeyecekleri özgür oldukları şartların olmasından dolayı Patrik yapılan şikayetleri kabul etmemiştir. Üstelik İstanbul’da Kadıköy konsili Patriğin verdiği bu kararı onaylamıştır.
Sonuç olarak Hiba bu geniş yetkisini bir dini makama hiç yakışmayacak bir biçimde çok kötü kullanmıştır.
Oysa Hıristiyan din insanlarının diğer din insanları gibi bağlı olmak zorunda oldukları dini ve ahlaki ilkeller inançlar vardı.
Bunlardan bazıları: Papazlar kadınlarla arkadaşlıktan kaçınırdı. Rüşvet veya zoraki hediye almak kesinlikle yasaklanmıştı. Papazların görevi halka dini nasihat, vaazlar vermektir. Görevleri Kilise olmayan yerlere Kilise ve Manastırlar yapmak, bu yerleri badana yapmak, temiz kullanmaktır. Her Kilisede bir dinlenme yerinin olması gerekmektedir.
Papazlar yalnız dini görevleri bakımlarından değil, özel yaşamlarında bile özenli olmak zorundaydılar. Kilise misafir haneleri dışında hanlarda kalamazlar denilir. Çünkü hanlar gevşek düşük ahlaklı insanların kaldığı yerler olarak kabul ediliyordu.
Papazlar hasta olmadıkları zaman et yemez, şarap içmezlerdi. Hasta olduklarında bu her iki yiyecek ve içeceği ölçülü olarak almaları gerekiyordu.
Papazlar düzenli olarak Kilisede ki ayinlere katılmak zorundaydılar. Perhiz ve oruç tutmaları konusunda özenli olmaları gerekirdi. Zorunluluk olmadan Kilise dışına uzun sürecek yolculuklara çıkamazlardı. Onların görevi Kilisede oturmak, vaaz ve öğütlerde bulunmaktı. Ayrıca belki en önemlisi mal ve mülklerini Kiliseye miras olarak bırakmaktı. Hiçbir şekilde zina yapmaları kabul edilemezdi. Görevleri yoksullarla ilgilenmeleri, taraf tutmadan ezilenlerin davalarını savunmaktı. Devam edecek