Bir tarih yazarının bildirdiğine göre Abbasi halifesi Me’mun Bizanslılara karşı askeri bir sefere giderken Edessa’yı ziyaret etmesini şu şekilde belirtir, “ Halife Me’mun büyük kiliseye girdi ve onun güzelliğine hayran oldu. Metropolit’e bu kutsal yerin gelirinin ne kadar olduğunu sordu. Piskopos Hükümdarım, cömertliğiniz sayesinde onun akarı çoktur. Ancak çok olsa da gelirleri üzerine konulmuş olan cizye’yı karşılamak için sarf edilmektedir diye cevap verdi. Bunun üzerine Me’mun onların hamamları, dükkanları, hanları ve değirmenlerinden vergi alınmamasını, sadece bahçeleri ve toprakları üzerinden vergi alınmasını emretti. Çünkü üzerinde çatısı olan bir şeyden cizye alınmasının doğru olmadığını söyledi”.
Başka bir yazar bu emir’in bütün Mezopotamya için verildiğini, ancak sonra gelen bazı halifeler bu adil insani kararı yürürlükten kaldırdılar.
Bundan çıkaracağımız sonuç, Emevi ve Abbasi İslam yönetimlerinin farklı dinlere karşı İslam dini inancı gereği bazı kuralları ve hukuku olduğudur. Bu yönetimlerin içerisinde bazı zalim idareciler olsa da gerçek budur diye düşünmek mümkündür.
Zaten böyle bir haklı davası ve bunun verdiği eneji ile sinerji olmasaydı İslam dini büyük ölçüde gelişemezdi.
Edessa halkının sorunları yalnız yönetimlerle ilgili değildi, bunlar daha evvel belirttiğimiz gibi doğal şartlar kuraklık ve özelikle Daysan, karakoyun deresinin arada sırada deyim yerindeyse hırçınlaşması, bol yağmur ve kar dolaysıyla taşması şehri sular altında bırakmasıdır.
Bu dere her yüzyılda bir birçok insanın ölmesine can ve mal kaybına yol açıyordu. Bu dere daha önce şehrin ortasından merkezinden geçerdi.
Roma devrinde İmparator İustinianus’un şehrin dışında kuzey batısında yaptığı sedde rağmen bu felaket ve tahribat 667 yılının kasımında devam etti.
Tarih yazarlarının anlattığına göre tam gece yarısı şehir içerisi gelen şiddetli suyla dolar, binlerce insan ölür.
834 ve takip eden yılda sel felaketi yine oluştu. Üç bin kişinin evlerinde boğularak öldüğünü yazıyorlar.
679 yılının Nisan ayında Suruç büyük bir deprem neticesinde tamamen yerle bir olur.
Bu büyük deprem Edessa’da yine çok sayıda insanın ölmesine yol açar. Deprem Edessa’nın büyük kilisesine zarar verir, bunun üzerine Halife Muaviye Kilisenin tamir edilmesi onarımı emrini verir, dediği yapılır. Emevi yönetimi Edessa’da Hıristiyan halka nispetten iyi davranmıştır demek mümkün olacaktır.
Yaklaşık kırk yıl sonra Edessa ve çevresinde bir deprem yine olur, birçok insan ölür.
784 tarihinde Edessa’nın diğer derdi çekirgeler şehri tarım alanlarını istila ederek yine felaketlere neden olur.
Böylece şehirde üç yıl boyunca kıtlık oluşarak bunun sonucunda olasıdır insanlar açlıktan ölürler.
842 mart ayında çok sert geçen kış ayından dolayı ekilen tarlalar kurur, insanlar evlerinde açlıktan ve soğuktan ölür.
Edessa’da arada sırada yaşanan bu doğa felaketlerine rağmen çoğu kez bunlar yaşanmaz.
Hak genellikle verimli arazilerden dolayı bolluk içerisinde yaşarlar. En yoksul bir evin bile koyunları, keçileri, bağları vardır.
Tarih araştırmacılarının verdiği bilgilerden çıkardığımız sonuç Edessa’da büyük bağların çeşitli üzümlerin olduğu bir bağ merkezidir.
Yakın bir tarihe kadar şehrin çeşitli yerlerinde çok miktarda bağlar ve çeşitli çok lezzetli üzümler vardı. Devam edecek