Edessa’nın müzmin derdi kuraklık yani yağmur yağmaması bu defa daha ağır oldu. Ermeni tarihçi Edessa’lı Mateos’a göre Mezopotamya’da özelikle Edessa’da korkunç bir kuraklık ve bunun sonucunda oluşan açlıktan sayısız insan ölmüştür. Kuraklık ve kıtlık yeddi yıl sürdü. Çekirgeler her yeri istila etti. Bunun sonucunda insanlar birbirlerine saldırır, vahşi hayvanlar gibi birbirlerini parçaladıkları söylenir. Hayvanlar yok olduğu için zengin, fakir ellerine et geçmediği için, sebze meyve yemek yiyerek açlıktan korunmuşlardır. Diğer önemli dert savaşlardı. Edessa üzerinde savaşlar bitmiyordu. Abbasiler yönetiminin son yıllarında şehir çeşitli güçler tarafından alınıyor, el değiştiriyor, yakılıp yıkılıyordu. Abbasi devletinin Edessa ve bölge eğemenligi artık sona ermekteydi. Çeşitli şehir devletleri kurulmuştu.
Nihayet 905 tarihinde Edessa’da Abbasi hakimiyeti son buldu. Doğa boşluk kaldırmadığı gibi toplumsal düzenlerde boşluk kaldırmıyordu Abasilerin yerine Hamdaniler geçti.
Hamdaniler Kuzey Irak (El Cezire) Kürt bölgesinde ve Suriye’de hüküm sürmüş bir Şii Arp hanedanıdır. Abbasi halifeleri güçlerini kaybettiklerinden sonra Mezopotamya bölgesine ve Edessa’ya 905 tarihinde Hamdaniler hakim olmuştur. Cedlerinin daha önce Hıristiyan olduğu kabul edilmiştir.
Hanedana adını veren Hamdan b. Hamdun, Rakka yöresinden göç ederek Musul’ yerleşti. Irak şehirleri dışında Edessa, Cizre, Mardin ve Diyarbakır’a egemenlik kurmuşlardır. Ancak Hamdani devri nihayet 991 tarihinde sona ermiştir.
Hamdanilerden sonra Urfa’ya Arap Numeyr kabilesinden Utayr 991 tarihinde hakim olmuştur. Numeyr kabilesi Arabistan Necid bölgesi halkıdır. İslamiyet Mezopotamya bölgesine gelince bu kabile’de
Harran, Urfa, Nusaybin civarına yerleştiler. Utayr Irak’ın El-Hille şehri ve civarında hüküm sürüyordu, bir ara Urfa denetimlerine girdi. Numeyrilere bağlı Ahmet bin Muhammed adında biri vali oldu.
Ancak Numeyriler son yıllarında merkezi Diyarbakır’da buluman Kürt kökenli Mervani devletinin denetiminde bulunuyordu. 1072 yılında ise Vasil adında biri Urfa valisi oldu. Vasil adil merhametli yönetimiyle Urfa halkı tarafından çok sevildi.
Vasil 1083 yılında vefat ettiğinde, cenazesi büyük bir kalabalık tarafından hayır ve dua ile defin edildi.
1086 tarihinde Selçuklular bölgeye hakim olmaya başladılar. Sultan Melikşah’ın komutani Bozan 1087 tarihinde Urfa’yı aldı.
Bozan kendisi vali olma yetkisi olmasına rağmen, eski Edessa geleneğine uyarak yerli halktan vali seçmeyi devam ettirerek halktan Toros adında bir Ermeni’yı Vali olarak atadı.
Şehrin ileri gelen on iki Ermeni’nin öldürülmesine neden olan kişileri yakalattı idam ettirdi.
Ayrıca dört yüz yıl önce Urfa’nın Müslümanlar tarafından alınmasından sonra yapılan camiye bir minare yaptırdı. Urfa halkı Bozanı çok sevdi.
Edessa’ya Bozan gibi adil bir yönetici belki hiç gelmemişti. Bundan dolayı olsa gerek, özelikle Kürt yerleşim yerlerinde, şehir merkezi, ilçe ve köylerde birçok aile çocuklarına Türkçe bir isim olan Bozan adını vermişlerdir, bu isim verme günümüze kadar devam etti. Urfa halkı Bozan beyin kısa denilebilecek yöneticiliği döneminde çok rahat etmiştir.
Ancak bölge şehirleri Edessa’nın aksine nedense rahat durumda değillerdi. Bunun nedeni pek fazla bilinmiyor.
Savaşların yol açtığı açlık ve yokluk, belki de kuraklık sonucu da olabilir insanların kitleler halinde acıklı trajik bir şekilde ölmelerine yol açıyordu.
Edessa’da ise bölgede yokluğa rağmen ilginçtir bir bolluk vardır.
Bunun nedeni savaşların şiddetli olmaması kadar el verişli hava şartlarından dolayı bir bolluk olmuştur denilebilir. Devam edecek