Kudüs’ü almak komutanlar ve askerler ne kadar istekli, ısrarlı
olsalar da öyle kolay değildi.
Çünkü Avrupa’nın önde gelen büyük devletleri askeri güçlerinin
önemli bir kısmını Suriye, Lübnan, Mısır bölgelerine yığmışlar.
Bu nedenle bu mücadele yılları bulacak büyük bir sabır, akıl ve
strateji gerektiriyordu.
Savaşlar yeni yerler almak, deyim yerindeyse Kudüsü
kurtarmak için birer öneml, provalar oluyordu. Bunun bir bakıma
gereği olarak, Selahaddin, Urfa, Diyarbakır, Mardin ve
Nusaybin'ı Musul alır. Zaten eski Urfa tarihi ve kültürü
çalışmamızda Eyyubilere yer vermemin nedeni Eyyübi
devletinin bir asıra yakın Urfa’ya hakim olmasıdır.
Ayrıca Eyyubilerin her devletten fazla Urfa’da yapı eserleri
bırakmalarıdır.
Diğer önemli bir neden bu devletin İslam tarihinde mümtaz bir
yerinin olmasıdır.
Bu nedenle bu devletin kısa bir tarihi eklendi.
Sonra Silvan Bitlis Ahlat'a kadar gider.
Kardeşi Turan Şah Hicaz, Yemen, Sudan tüm kuzey Afrika
ülkelerini alarak Eyyubi devletinin sınırlarına katar. Burada konu
açılmışken Turan şahın annesinin bir Selçuk Türk beyinin kızı
olduğunu belirtmek gerek.
Bağdat ve Basra’ya hakim Abbasi Halifesi, Eyyubilerin büyük
bir coğrafya'ya sahip olmaları dolaysıyla Selahaddini Eyyubi'yı
Bu ülkelerin Sultanı ilan eder.
Abbasi halifesinin Selahaddin’e büyük bir sevgisi vardı.
Çünkü ikinci bir halife şii hanedanlığını kaldırmıştı.
Burada çok dindar dürüst bir İnsan olan merhum babamın
sözünü anımsadım. “Yapan yaptıran Allah” derdi.
Olaylar, zaferler, nereden nereye geliyor.
Bazı insanlar, aileler, tıpkı Selçuklular, Zengiler, Osmanlılar gibi
büyük devletler kuruyor. Demek Allah isterse, akıl da güçte başarı da geliyor. Daha evvel dediğimiz gibi Selahaddin'ın gerçek amacı sevdası Kudüs’ü kurtarmaktı. Bundan dolayı uykusu kaçıyor. Doğru dürüst beslenemiyordu. Arada sırada ağlıyordu. Bu kasvetli halini görenler nedir bu üzüntün Sultanım dediklerin de, Kudüs peygamberimizin Miraca çıktığı dinimizin ilkelerinin şartlarının bizzat Allah tarafından kendisine verildiği Mukaddes bir şehrin Mescidi Aksanın Düşmanın elinde olduğu sürece, ben nasıl rahat ederim, gülürüm, uyurum cevabını verir. Tüm Düşüncesini Kudüs'ün kurtarılması kaplamıştı. Haçlı güçleriyle sürekli savaşıyordular. Kayıpları Düşmanlar kadar olmasa da Müslüman güçlerde epey kayıp veriyordu. Bedeviler gene savaşta isteksizlerdi. Bazı tarihçilerin yazdığına göre Haçlı güçleri Bedevilere para vererek ya savaşmıyorlardı, Ya da yanlarına çekip dindaşlarına karşı savaşıyordular. Bu nedenle Selahaddin'ın yardımcıları Urfa Diyarbakır Nusaybin bölgelerine giderek yeni savaşçı topluyordular. Gelen büyük miktarda savaşçı güçler cepheye koşuyor, ellerinden gelen fedakarlığı gösteriyordu. Ayrım yapmak anlamın da değil ama burada yine tarihçilerin bize verdiği bilgiyi aktarırsak savaşan askerlerin komutanların çoğu Kürt ve Türk kökenliydiler. Önemli bir Arap tarihçi İbnül Esir de bunu doğrular. Daha evvelki bölümler de belirttiğim, gibi, o dönemde birçok önemli tarihçi İbni Şeddat, alim tarihçi ibni Bahaddin şeddat, ibni Kudame, gibi bilgili tarihçiler bulunuyordu. Bu nedenle Eyyubi devleti Kudüs fatihi Selahaddini Eyyubi hakkında gizli bilinmeyen fazla bir şey yoktur. Neredeyse o devire ait her şey yazılmıştır. Daha evvel belirtildiği gibi Sultan'ın tüm yaşamı neredeyse savaş alanlarında geçti. İki defa Haşhaşi çetelerinin suikastından Allah’ın yardımı cesareti ve zekasıyla hafif
yaralarla atlattır. Sanırım burada bir parantez açarak Haşhaşiler hakkında bir kaç cümle demek gerekiyor. Yanlış hatırlamıyorsam Bu suç örgütü İran'da Hasan Sabah tarafından kurulan çete, tüm Ortadoğu’ya yayılır. Özelikle Suriye Lübnan dağlarının yüksek tepelerin de evler yapıp gizlenirler. Her türlü Uyuşturucu esrar afyon içerler, satarlar. Dönemimizin Mafyasından daha güçlü organize adeta Devletleşmiş bir tetikçi örgüttür. Devam edecek