Urfa’ya Memluklardan sonra Türk Oğuz boyundan Şii Karakoyunlular hâkim olmuştur. Karakoyunlu devleti 1380 yılında Bayram Hoca tarafından kuruldu. Bayram hocanın ölümü üzerine oğlu olmadığından dolayı, yerine kardeşi oğlu Kara Mehmet aşiretin başına geçti. Kara Mehmet akıllı bir politika izleyerek bölgenin güçlü devleti Celayiriler’e sadık kalarak aşiret beyliğini elinde tuttu, kızını da Celayir beyine vererek durumunu güçlendirdi.
Şunu belirtmek gerekir ki tarihsel süreçte birçok devlet büyükleri birbirlerine kız alıp vererek akraba olup otoritelerini güçlü kılmışlardır. Hala bu durum ülkemizin Güneydoğu ve doğusunda Feodalite unsurları tarafından bu politika izlemektedir.
Kara Mehmet 1390 yılında Suriye’de yapılan savaşta hayatını kaybetmiştir. Kara Mehmet’in ölümünden sonra yerine oğlu Mısır Hoca, bey olduysa da bu görevi sürdüremeyerek yerine asıl Karakoyunlu devletini tarih sahnesine çıkaran Kara Yusuf geçmiştir. Şurada belki bir soru okuyucuların aklına gelebilir, neden her iki bey Kara sözcüğüyle söyleniyor, bunu ben de merak ettim, ancak bunu ayrıca belki araştırmak gerekir. Bilinen bir şey varsa Kara Yusuf başarılı bir politika izleyerek Karakoyunlu beyliğini devam ettirerek, Irak ve Suriye’de 200 yıl devam eden Timur’un kurduğu Moğol kökenli devlete son veren süreci başlatmıştır.
Celayiri Sultanı Ahmet’le birlikte Bağdat şehrini Timurlulardan aldıktan sonra seferlerine devam ederek 1407- 1408 yıllarında iki defa Timur ordusunu yenilgiye uğrattı. Sonra Tebriz ve Azerbaycan’ı ele geçirdi. Daha sonra Diyarbakır’ı merkez yapan Akkoyunlu hükümdarı Kara Osman’ı yenilgiye uğratarak etkinliğini sağlamlaştırdı. Karakoyun hükümdarı Kara Yusuf daha sonra Tebriz şehrini merkez yaparak oğlu Pir Budala birlikte hükümdarlığını ilan etti. İran Tebriz’den sonra Irak
Bağdat ele geçirildi. Giderek gelişen Karakoyunlu devleti yayılma politikası izleyerek Gürcistan bile alındı.
Burada bir vurgu yapmak gerek, tarihi olaylar doğru, tarafsız, objektif bir şekilde incelendiği zaman, Türk halkı savaşçı, güçlü bir ordu ve devlet geleneği olan bir halktır demek doğru olacaktır.
Yine birçok tarihçinin yazmadığı, belirtmediği bir gerçeği demek lazım, buda, Türkler Orta Asya’dan Orta doğuya geldikleri zaman en büyük müttefikleri Kürtler, dolaysıyla Kürt aşiretleri olmuştur. Bilindiği gibi bu ittifak Selçuklu sultanı Alpaslan döneminde Malazgirt’te Bizans ordusuna karşı yapılmış, savaş kazanılmış zafer ilan edilmiştir. Bu dostluk ve ittifak Zengi Türk devleti döneminde, Eyyubi Kürtleriyle devam etti. Sonra Karakoyunlu, Akkoyunlu ve nihayet Osmanlı devleti döneminde pekişerek, beylikler, yerel özerkliklerle devam etti.
Osmanlı devletinin yıkılmasından sonra Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti devleti döneminde Türk ulus devleti anlayışı ile yüzlerce yıllık başarılı ittifak sona erdirildiği gibi aklın alamayacağı gerçeklerle uyuşmayan bir şekilde Kürt halkının varlığı, dili dahi inkâr edildi. İşte bu yanlış inkârcı politikanın sonucu olarak kardeş kavgaları yaşandı.
Karakoyunlu devleti döneminde yönetici sınıfın önemli bir kısmı Kürt aşiret bireylerinden oluşuyordu. Karakoyun devletinin en büyük rakipleri Osmanlı ve Timur devleti olmasına rağmen, bu devlet son hükümdarı olacak, Cihan Şah döneminde 11 Kasım 1467 de Akkoyunlu devleti önderi Uzun Hasan tarafından yıkıldı. Karakoyunlular zamanında birçok imar çalışmaları yapılmıştır. Bunlardan bazıları, Van’da Ulu Cami, İsfahan’da Cuma Camisi ve Tebriz’de Gök Mescidi ile medresesi vardır. Devam Edecek…