Kız beğenildikten sonra, oğlan tarafı kızın ailesini bu defa iyice araştırır, çünkü artık iş ciddi olmuştur. Evlilik eski Urfa toplumunda bir hayat memat meselesidir. Şimdi olduğu gibi işin içinden kolayca çıkmak boşanmak yoktu, çünkü boşanmak çok ayıp karşılanır, lekeli bir durum olarak kabul edilir. Çok az sayıda insanlar boşanırdı. Boşanan çiftler toplum içerisinde değer kaybederdi. Eşler arasında anlaşmazlık olduğunda, gerek kız tarafı gerekse oğlan tarafı kızlarına oğullarına kaderindir tahammül et kaderindir çekeceksin denilir. Aileler de evlenme kız ve oğlan tarafında genellikle yaş sırası takip edilir. Önce kız olsun, oğlan olsun, büyük olanlar evlendirilir. Yaşı küçük olanlar sonraya bırakılır. Ayrıca eski toplumda oğlan evlenmek istediğini ailesine söylemesi bile ayıp karşılanır, utanılır, söylenmezdi. Kızlar zaten böyle bir istekleri olduğunu hiç söyleyemezdi. Oğlan ise böyle bir isteğini ya agresif davranış göstererek belirtir, veya yakınlarından yaşlı kadınlara söylerdi. Bu konuda bir fikir edinmek için, kendim yaşadığım bir örneği vermek isterim. Bir gün eski Urfalıların çıkar ki mahalle dedikleri Kamberiye mahallesine, bizim karaçı dediğimiz bir ailenin yanına şimdi anımsadığım bir nedenle gittim. Yirmi yaşında falan vardım. Orada benim yaşlarımda çok güzel bir karaçı kızı gördüm ve sevdim. Eve geldim, babam da evde vardı. Bu duygunun etkisinde kalarak, kızı sevdiğimi söylemeyerek bu gün bir karaçı gilde çok güzel bir karaçı kızı gördüğümü söyleyince, babam bir kızdı bana, bağırdı çağırdı, bir dövmediği kaldı. Babam günlerce bana karşı bir tavır takındı. Nasıl yanında bir kız için güzel dermişim. Böyle şeyler meğerse toplumumuz da göreceli olarak çok ayıp karşılanırmış, benim bundan haberim yoktu. Sonra babamın elini öperek baba beni afet yanlış yaptım diyerek babamın olumsuz tavırlarından ancak kurtulabildim. Gençtim, tecrübesizdim, babamın bu kadar tepki göstereceğini tahmin etmemiştim Bilseydim elbette böyle bir şeyi asla söylemezdim. Demek istediğim, bu örneği vermemin nedeni eski toplumun şimdiki toplumdan çok farklı, muhafazakar bir ahlak ve değerler anlayışı olduğunu belirtmek için oldu. Belki de dozu fazla aşmadan böylesi adetler daha iyi olabilir denilebilir. Eski toplum anlayışı, asil azmaz der. Eskiler şimdiki evlilikleri eleştirir, soyunu sopunu araştırmadan, zengin, güzel ve yakışıklı olsun yeter deniliyor. Bunun da yanlışlığını belirtirler.
Böylesi bir kültür ve geleneklerden dolayı evlilikte her iki taraf ince eleyip sık dokuyarak evlilik işini çok ciddi tutarlardı. Bir de bazı mesleklere herkes kız vermezdi. Bunlar dellek, mıtrıp, hamal, berber vs idi. Bunlar ancak kendi denkleri ailelerin kızlarıyla evlenirdi. Damat tarafı kızın ailesini iyice araştırdığı gibi, kız tarafı da damadı ve ailesini iyice araştırır. Ahlak ve namus değerlerini öğrenir, uygun bulunursa evlenmelerine karar verilirdi. Kız ve oğlan tarafının aileleri hakkında bilgi edinme, sorma işi, komşu, arkadaş ve akrabalardan sorulur. Bu nedenle bir genç çocukluk ve gençliğinde yanlış bir eğitimin sonucu hatalı davranışları olmuşsa istediği ve sevdiği bir kızı alamazdı. Sonra bu genç ne kadar iyi, başarılı olursa olsun, iş işten geçmiştir. Eski ve yeni toplumlarda dahi ilk imaj çok önemlidir. Bundan dolayı Urfa’da adamın adı kötü çıkacağına canı çıksa daha iyi olur denilir.
Özelikle eski toplum düşüncesi değişim ve gelişmeyi fazla kabul etmezdi. Can çıkar huy çıkmaz denilirdi. Oysa can nasıl çıkarsa kötü huy da iyi bir eğitimin ve iradenin sonucu çıkar, iyi olabilir, hatta toplum normların üstüne dahi çıkan bireyler olmuştur.
Evlilik için her iki taraf birbirlerini sorup beğendikten sonra damat tarafı kadınları, kız evine ikinci kez gider. Kızlarına talip olduğunu kızın annesine ve başka yakın akraba kadınlarına söyler, Kız tarafı da daha evvel damat adayı ve ailesini araştırdığından beğenmişlerse gelen kadınlara biz de uygun deriz derler. Zaten kızın kardeşi, amcası, dayısı daha önce kabul etmişlerdir. Bundan sonraki safha, oğlan tarafı kız tarafına tatlı yemeye kızı istemeye geleceklerini söyler. Damadın ailesi, dostları kızın evine tatlı, genelde baklava götürülür. Çiğköfte, tatlı yenildikten sonra oğlan tarafından yaşlı, olgun biri kızı babasından ve diğer yakınlarında ister. Onlarda daha evvel kabul ettiklerinden evet derler. Bundan sonraki aşama biz Urfalıların kesim kağıdı dediğimiz safhadır. Kız tarafının oğlan tarafından isteyeceği çeyiz ve altınlardır. Bundan dolayı düğülcü denilen kadınlara biz size sonra kesim kağıdı göndeririz der. Kesim kağıdı hemen acele gönderilmez ayıptır. Ortalama bir hafta sonra gönderilir. Kesim kağıdında bundan 30- 40 yıl evveline kadar kız tarafı için başlık parası denilen bir miktar para istenir, verilirdi. Şimdi bu adet yok denecek kadar çok azalmıştır. Kesim kağıdında en çok sorun olan çok altın istemedir. Bunun makul bir seviyeye çekilmesi için araya hatırlı kimseler girer, yüksek meblağ bir miktar indirilir. Kesim kağıdında istenilen alındıktan sonra, Nişan yapılır. Nişandan sonra fazla beklenilmez, resmi ve dini nikah kıyılır. Alınan çeyiz eşyaları, kadınlar, çocuklar, biraz erkek tarafından kişilerle, eskiden kamyon tutularak, halayla, zılgıtla oğlan evine götürülür. Devam Edecek…