Kendilerine İslami sivil toplum kuruluşları diyen dernekler,sair zamanlarda ve Medya alanında sürekli Müslümanların birliğinden ümmetten ensar ve muhacir olmanın öneminden söz ederler.Ama ne yazık ki güncel gerçek yaşamda bu isteklerin beklentilerin çoğunluk Anlamında karşılığı yok.Çünkü ümmet denilen kavram geçmişte olduğu gibi yek pare Değil.şimdi bölünmüş parçalanmış bir durumda.Aynı millete dille dine mensup Arap halkı bile 22 devlete ayrılmış.Dünya'da çoğunluğu Müslüman olan 63 devlet var.Tabir caizse atomlarına kadar bölünmüş farklı dil farklı sınıflara mensup insan topluluklarından,asrı saadet döneminin neredeyse Sınıfsız Toplumunu beklemek hayal olur.Geçmişe özlem'de gereklidir ama adına sadece nostalji denilir.Hazreti Muhammet dönemini tekrar aynı şekilde yaşamak yaşatmak mümkün olmuyor.
Nasıl mümkün olsun,Öyle bir dönemki Allaha şek şüphesiz inancın gereği olarak''Müminler bir vücudun Organları gibidir''komşusu açken tok yatan bizden değildir''hadisleri sözde kalmaz maddi ve manevi bir şekilde tatbik edilirdi.neredeyse dini komünel bir düzen yaşanır.
Şimdi doğruyu demek gerekirse genel olarak çıkarsız karşılıksız böyle sağlam bir inanç Müslümanlık sinerjisinin olmadığı atide kaldığı görülüyor.Konumuzla ilgili olan,gerçek anlamda Muhacir ve ensar olma ilk kez bir tek Medine'de yaşandı denilebilir.Çünkü o dönemde İslam dini Kabilecilik kavimcilik,eşitsizlik hareketlerini ortadan kaldırmıştı.Şimdi Bu devirde tam tersi bir durum var.Müslümanlar arasında büyük ayrım var.Dünya'da en çok İslam coğrafyasında anlaşmazlık adaletsizlik var.Gene en çok Müslümanlar biri birini öldürüyor.Bu nedenlerle Geçmişi aynı şekilde tekrarlamak yaşamak yaşatmak mümkün Görünmüyor.İslam dini zorla tatbik edilmeye kalkıldığı zaman ortaya İŞİD gibi El Nusra gibi en ufak ihtilafta küçük sorunda acımasız Bir şekilde İslam adına durmadan kafa kesen örgütler ortaya çıkıyor.Bunun sonucu kitlesel ölümler Acı göz yaşı ve yıkım oluyor.Aslında tarihin tekerür edemeyeceğini Antik çağ filozofu Efesli Heraklit ''Her şey akar akar.Bir nehirde iki kez Yıkanılmaz'' Deyimiyle ikinci bir asrı saadet dönemi gibi geçmişin tekrar yaşanamayacağını çağlar ötesinden anlayana belirtmişti.Yalnız Bir farkla Gerçek laik demokrasilerde kişi isterse dinini yaşayabilir.Belki.Günümüz koşullarında Dine değer saygı,dinin yozlaşmaması istismar edilmemesi demokratik laiklik ilkesiyle gerçekleşir.Başka türlü zor ihtimal.Hele İslam dini Etnik bir şekilde siyasalaşınca ensar ve muhacir kavramı özünden sapar Din görüntüsü altında milli bir kimliğe bürünür milli amaçlara hizmet eder hale gelir.çifte standart oluşur.
Mısırda Rabia sembol olur Türkiye'nin Kürt illerinde acımasız iç savaşta ölen Müslüman Berivana yeteri kadar sahip çıkılmaz.
Suriye savaşından kaçıp gelenlere Medya alanında sürekli ensar ve muhacir dayanışması dillendirilir gösterilir,ama yakın geçmişte Irak Saddam yönetiminin zulmünden kaçıp gelen Müslüman Kürtlere nedense İslami çevreler ensar ve muhacir Vurgusunu Söylem düzeyinde bile dile getirmedi.Böylece ortaya çıkan bu tür ayrımcılığın zan edilmesin kimse farkında değil.Genelleme yapmadan dersek İslam görüntüsü altındaki derneklerin Türk İslam sentezi düşüncesi çok önem verdikleri ümmetin birliğini sorgulanır hale getirir.Sağlam temele dayalı her kesimi kapsayacak İslami birliğin oluşması isteniyorsa,Türk Kürt Arap ayrımı yapmadan milliyetçilik yapmadan eşitliği sevgiyi empati sağlamayla oluşur.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 1044+ kez okundu.
HANGİ ENSAR VE MUHACİR
Kendilerine İslami sivil toplum kuruluşları diyen dernekler,sair zamanlarda ve Medya alanında sürekli Müslümanların birliğinden ümmetten ensar ve muhacir olmanın öneminden söz ederler.Ama ne yazık ki güncel gerçek yaşamda bu isteklerin beklentilerin çoğunluk Anlamında karşılığı yok.Çünkü ümmet denilen kavram geçmişte olduğu gibi yek pare Değil.şimdi bölünmüş parçalanmış bir durumda.Aynı millete dille dine mensup Arap halkı bile 22 devlete ayrılmış.Dünya'da çoğunluğu Müslüman olan 63 devlet var.Tabir caizse atomlarına kadar bölünmüş farklı dil farklı sınıflara mensup insan topluluklarından,asrı saadet döneminin neredeyse Sınıfsız Toplumunu beklemek hayal olur.Geçmişe özlem'de gereklidir ama adına sadece nostalji denilir.Hazreti Muhammet dönemini tekrar aynı şekilde yaşamak yaşatmak mümkün olmuyor.Nasıl mümkün olsun,Öyle bir dönemki Allaha şek şüphesiz inancın gereği olarak''Müminler bir vücudun Organları gibidir''komşusu açken tok yatan bizden değildir''hadisleri sözde kalmaz maddi ve manevi bir şekilde tatbik edilirdi.neredeyse dini komünel bir düzen yaşanır.Şimdi doğruyu demek gerekirse genel olarak çıkarsız karşılıksız böyle sağlam bir inanç Müslümanlık sinerjisinin olmadığı atide kaldığı görülüyor.Konumuzla ilgili olan,gerçek anlamda Muhacir ve ensar olma ilk kez bir tek Medine'de yaşandı denilebilir.Çünkü o dönemde İslam dini Kabilecilik kavimcilik,eşitsizlik hareketlerini ortadan kaldırmıştı.Şimdi Bu devirde tam tersi bir durum var.Müslümanlar arasında büyük ayrım var.Dünya'da en çok İslam coğrafyasında anlaşmazlık adaletsizlik var.Gene en çok Müslümanlar biri birini öldürüyor.Bu nedenlerle Geçmişi aynı şekilde tekrarlamak yaşamak yaşatmak mümkün Görünmüyor.İslam dini zorla tatbik edilmeye kalkıldığı zaman ortaya İŞİD gibi El Nusra gibi en ufak ihtilafta küçük sorunda acımasız Bir şekilde İslam adına durmadan kafa kesen örgütler ortaya çıkıyor.Bunun sonucu kitlesel ölümler Acı göz yaşı ve yıkım oluyor.Aslında tarihin tekerür edemeyeceğini Antik çağ filozofu Efesli Heraklit ''Her şey akar akar.Bir nehirde iki kez Yıkanılmaz'' Deyimiyle ikinci bir asrı saadet dönemi gibi geçmişin tekrar yaşanamayacağını çağlar ötesinden anlayana belirtmişti.Yalnız Bir farkla Gerçek laik demokrasilerde kişi isterse dinini yaşayabilir.Belki.Günümüz koşullarında Dine değer saygı,dinin yozlaşmaması istismar edilmemesi demokratik laiklik ilkesiyle gerçekleşir.Başka türlü zor ihtimal.Hele İslam dini Etnik bir şekilde siyasalaşınca ensar ve muhacir kavramı özünden sapar Din görüntüsü altında milli bir kimliğe bürünür milli amaçlara hizmet eder hale gelir.çifte standart oluşur.Mısırda Rabia sembol olur Türkiye'nin Kürt illerinde acımasız iç savaşta ölen Müslüman Berivana yeteri kadar sahip çıkılmaz.Suriye savaşından kaçıp gelenlere Medya alanında sürekli ensar ve muhacir dayanışması dillendirilir gösterilir,ama yakın geçmişte Irak Saddam yönetiminin zulmünden kaçıp gelen Müslüman Kürtlere nedense İslami çevreler ensar ve muhacir Vurgusunu Söylem düzeyinde bile dile getirmedi.Böylece ortaya çıkan bu tür ayrımcılığın zan edilmesin kimse farkında değil.Genelleme yapmadan dersek İslam görüntüsü altındaki derneklerin Türk İslam sentezi düşüncesi çok önem verdikleri ümmetin birliğini sorgulanır hale getirir.Sağlam temele dayalı her kesimi kapsayacak İslami birliğin oluşması isteniyorsa,Türk Kürt Arap ayrımı yapmadan milliyetçilik yapmadan eşitliği sevgiyi empati sağlamayla oluşur.
Ekleme
Tarihi: 11 Mayıs 2016 - Çarşamba
HANGİ ENSAR VE MUHACİR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.