Sanayileşme ve şehirleşme, teknolojok gelişmeler, insanlara konfor ve rahatlık verdi denilebilir. Ama huzur verdi mi işte bu tartışılır. Halk arasında bir deyim çok kullanılır. Her şey var ama huzur yok denilir. Tabi her şey var deyimi her kesim için geçerli değildir.
Son çözümde, üretim araçlarını ve sermayeyi elinde bulunduran kapitalist zengin sınıf burjuvazi için kullanılan her şey var deyimi geniş halk kitleleri için geçerli değildir. Biz asıl konumuza gelirsek, maddi durumun ötesinde insan kişiliği olarak fazla teknoloji, fazla hız gerçekten duyarlı insanları rahatsiz edecek bir boyuta gelmiştir. At, deve, eşek,ulaşımda veya yük taşımada kullanılırken, zaman hızla geçmiyordu. Sakin, dogal, huzurlu bir düşünce, duygu ve ortam vardı. Insanların yaşamı bundan dolayı daha rahat, daha huzurlu oluyordu.
Çünkü insanların aklı, duygusu, düşüncesi şimdiki gibi dağınık ve karışık değildi.
Bunların yerini modern çok hızlı araçlar, taksiler, hızlı trenler, uçaklar, tırlar almıştır. Böylece bu yaşadığımız çağ hızlı bir çağ oluyor. Zaman da eski çağlara göre hızla geçiyor. Bu durum özelikle büyük şehirlerde bu hıza ulaşılamıyor. Zaman vakit nasıl çabuk geçiyor. İnsan bir türlü anlamiyor. Böyle olunca insanın bir bakıma kafası karışıyor. Çünkü binlerce yıldır yavaş, sakin bir yaşam tarzına alışmış insan bu yeni aşamaya alışmada doğal olarak güçlük çekiyor.
Kendine ve çevresine yabancılaşıyor. Özelikle sanayide çalışan işçiler ve modern teknik araçları kullanan kişilerde otonom bir kişilik yapısı oluşuyor. Yine halk arasında kafa karışıklığını haklı olarak anlatan bir deyim vardır. Kafası burda, aklı başka yerde denilir.
Bu durum insan ilişkilerinde de geçerlidir. Genel olarak eski güzel ve doğru değerler, akraba ziyaretleri, dost arkadaş ziyaretleri eski çıkarsız, doğal durumunu geniş ölçüde kaybetmiştir. Her şey bir çıkara, menfaate inmiştir. Bu durumu veciz bir şekilde bir şiirinde ünlü halk ozanı aşık Veysel şöyle belirtmiştir:
Kimi yaya kimi atlı
Kimi uçar çift kanatlı
Dünya şirin baldan tatlı
Eyvah bala tuz katmış.
Diyerek insanın mutlak bir mutluluğunun olamayacağını anlatmıştır.
Bu konuyla ilgili bizden Urfa'dan bir şair ve bestakar Şükrü hafız çadırcı, Veyseli andıran bir şekilde bir beyit söylemiştir.
Aldadi aldadi
Bu dünya aldadi
Altı zehir üstü verir baldadi.
İslam peygamberi Hazreti Muhammed bir hadisinde: "Allahım her türlü aşırılıktan fuhşiyattan sana sığınırım. Diyerek, "her şeyin azı karar çoğu zarar mesajını vermiştir.
Avrupa'da, Amerika'da bazı maddi durumu çok iyi zenginler, ünlü kişiler, düşünürler bu durumu teknolojinin insanların dogallıklarıni yitirmesine yol açtığını görmüşler. Fazla teknolijiden,
Hızlı zaman şartlarından usanmışlar, huzuru manevyatta arar hale gelmişlerdir.
Hız çağında insanlar fiziki ve düşünsel olarak yerinde duramayarak, adeta koşar bir hale gelmişlerdir.
Bundan dolayi insanlar bir bakıma kendilerine ve topluma karşı yabancılaşma, hiçleşme durumuna gelerek bir arayış içerisine girmişlerdir. Bundan dolayı modern insanlar iç huzuru sağlamak için çareler arar hale gelmişlerdir. Bu boşluğu kişisel gelişim psikoloji kitaplarına sığınarak çare aramışlar. Bu tür kitaplar en çok satan kitaplar haline gelmiştir.
Bu kitapların en ünlüsü ferarisini satan bilge kitabıdır. Bu kitapta maddi, şohret, olarak her şeyi olan bir ünlü avukat, buna bilge denilmiş. Modern çağın hızında, sahte, samimyetsiz insan ilişkilerinden bıkmış, usanmış her şeyini satarak, yoksullara dağıtmış. Hindistan'da Himalya dağları eteklerinde bir budist tapınağında aç kalarak bir nevi oruç tutarak, yıllarca kalmış, nefsini.öldürmüş, bundan haz almıştır.
İşte böyle bunalımlardan, paradokslardan çıkmanın yolu, bizim gibi düşünen insanların dedikleri ilerlemenin koşullu doğu ve batı sentezini bir anlamda maddi ve manevi degerleri bir sentez yapmasi gerekiyor. Insanlar toplumsal düşündüklerinde, yardım sever olduklarında gerçek bir huzuru bulmuş olurlar.
Para amaç değil araç olduğunda, bir de insanın özü ile sözü bir olduğunda bireysel ve toplumsal gerçek huzuru bulmuş olacaktır.
Amerikanın moden şehirlerinden uzak bir bölgede Amişler denilen geniş bir topluluk vardır. Bunlar yüz yillardir modern teknoloji dışında yaşıyorlar. Oralarda ulaşım araçları olarak taksi ve benzerleri yoktur. Ulaşımı faytonlar veya at arabaları olarak sağlar. Ayrıca en önemlisi elektirik, televizyon, telefon, bilgisayar yoktur. Her şeyleri, yiyecekleri, içecekleri doğaldır. Katkısız hormonsuz, kimyevi ilaçsız, İlaç olarak ta sanırım doğada bulunan bitkisel ilaç kullanırlar.
Bunların ürettikleri doğal ürünler bal tereyağı, peynirler, Amerika ve Avrupa marketlerinde çok sayıda alıcı buluyor.
Sizi bilmem, ama ben böylesi dogal, hilesiz, kolektif yaşamı, bu modern çağın yaşamına tercih ederim.
Çünkü böylesi toplum yapısında bu zamanda olduğu gibi kullan at kültürü yoktur. Yani pet şişeler, pet tabaklar, doğaya atılmaz, doga kirletilmez. Modern kapitalist çağın bir alışkanlığı ve gereği olan kullan at kültürü, insan ilişkilerinde de büyük ölçüde kullanılır hale gelmiştir, Böyle bie külturu benimsemek zor oluyor. Insan bundan dolayi her şeye rağmen eski doğal kültürü ve yaşama şartlarını anımsıyor veya tercih eder hale geliyor.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 276 kez okundu.
HIZLI BİR ÇAGDA ZAMAN HIZLA GEÇİYOR
Sanayileşme ve şehirleşme, teknolojok gelişmeler, insanlara konfor ve rahatlık verdi denilebilir. Ama huzur verdi mi işte bu tartışılır. Halk arasında bir deyim çok kullanılır. Her şey var ama huzur yok denilir. Tabi her şey var deyimi her kesim için geçerli değildir.
Son çözümde, üretim araçlarını ve sermayeyi elinde bulunduran kapitalist zengin sınıf burjuvazi için kullanılan her şey var deyimi geniş halk kitleleri için geçerli değildir. Biz asıl konumuza gelirsek, maddi durumun ötesinde insan kişiliği olarak fazla teknoloji, fazla hız gerçekten duyarlı insanları rahatsiz edecek bir boyuta gelmiştir. At, deve, eşek,ulaşımda veya yük taşımada kullanılırken, zaman hızla geçmiyordu. Sakin, dogal, huzurlu bir düşünce, duygu ve ortam vardı. Insanların yaşamı bundan dolayı daha rahat, daha huzurlu oluyordu.
Çünkü insanların aklı, duygusu, düşüncesi şimdiki gibi dağınık ve karışık değildi.
Bunların yerini modern çok hızlı araçlar, taksiler, hızlı trenler, uçaklar, tırlar almıştır. Böylece bu yaşadığımız çağ hızlı bir çağ oluyor. Zaman da eski çağlara göre hızla geçiyor. Bu durum özelikle büyük şehirlerde bu hıza ulaşılamıyor. Zaman vakit nasıl çabuk geçiyor. İnsan bir türlü anlamiyor. Böyle olunca insanın bir bakıma kafası karışıyor. Çünkü binlerce yıldır yavaş, sakin bir yaşam tarzına alışmış insan bu yeni aşamaya alışmada doğal olarak güçlük çekiyor.
Kendine ve çevresine yabancılaşıyor. Özelikle sanayide çalışan işçiler ve modern teknik araçları kullanan kişilerde otonom bir kişilik yapısı oluşuyor. Yine halk arasında kafa karışıklığını haklı olarak anlatan bir deyim vardır. Kafası burda, aklı başka yerde denilir.
Bu durum insan ilişkilerinde de geçerlidir. Genel olarak eski güzel ve doğru değerler, akraba ziyaretleri, dost arkadaş ziyaretleri eski çıkarsız, doğal durumunu geniş ölçüde kaybetmiştir. Her şey bir çıkara, menfaate inmiştir. Bu durumu veciz bir şekilde bir şiirinde ünlü halk ozanı aşık Veysel şöyle belirtmiştir:
Kimi yaya kimi atlı
Kimi uçar çift kanatlı
Dünya şirin baldan tatlı
Eyvah bala tuz katmış.
Diyerek insanın mutlak bir mutluluğunun olamayacağını anlatmıştır.
Bu konuyla ilgili bizden Urfa'dan bir şair ve bestakar Şükrü hafız çadırcı, Veyseli andıran bir şekilde bir beyit söylemiştir.
Aldadi aldadi
Bu dünya aldadi
Altı zehir üstü verir baldadi.
İslam peygamberi Hazreti Muhammed bir hadisinde: "Allahım her türlü aşırılıktan fuhşiyattan sana sığınırım. Diyerek, "her şeyin azı karar çoğu zarar mesajını vermiştir.
Avrupa'da, Amerika'da bazı maddi durumu çok iyi zenginler, ünlü kişiler, düşünürler bu durumu teknolojinin insanların dogallıklarıni yitirmesine yol açtığını görmüşler. Fazla teknolijiden,
Hızlı zaman şartlarından usanmışlar, huzuru manevyatta arar hale gelmişlerdir.
Hız çağında insanlar fiziki ve düşünsel olarak yerinde duramayarak, adeta koşar bir hale gelmişlerdir.
Bundan dolayi insanlar bir bakıma kendilerine ve topluma karşı yabancılaşma, hiçleşme durumuna gelerek bir arayış içerisine girmişlerdir. Bundan dolayı modern insanlar iç huzuru sağlamak için çareler arar hale gelmişlerdir. Bu boşluğu kişisel gelişim psikoloji kitaplarına sığınarak çare aramışlar. Bu tür kitaplar en çok satan kitaplar haline gelmiştir.
Bu kitapların en ünlüsü ferarisini satan bilge kitabıdır. Bu kitapta maddi, şohret, olarak her şeyi olan bir ünlü avukat, buna bilge denilmiş. Modern çağın hızında, sahte, samimyetsiz insan ilişkilerinden bıkmış, usanmış her şeyini satarak, yoksullara dağıtmış. Hindistan'da Himalya dağları eteklerinde bir budist tapınağında aç kalarak bir nevi oruç tutarak, yıllarca kalmış, nefsini.öldürmüş, bundan haz almıştır.
İşte böyle bunalımlardan, paradokslardan çıkmanın yolu, bizim gibi düşünen insanların dedikleri ilerlemenin koşullu doğu ve batı sentezini bir anlamda maddi ve manevi degerleri bir sentez yapmasi gerekiyor. Insanlar toplumsal düşündüklerinde, yardım sever olduklarında gerçek bir huzuru bulmuş olurlar.
Para amaç değil araç olduğunda, bir de insanın özü ile sözü bir olduğunda bireysel ve toplumsal gerçek huzuru bulmuş olacaktır.
Amerikanın moden şehirlerinden uzak bir bölgede Amişler denilen geniş bir topluluk vardır. Bunlar yüz yillardir modern teknoloji dışında yaşıyorlar. Oralarda ulaşım araçları olarak taksi ve benzerleri yoktur. Ulaşımı faytonlar veya at arabaları olarak sağlar. Ayrıca en önemlisi elektirik, televizyon, telefon, bilgisayar yoktur. Her şeyleri, yiyecekleri, içecekleri doğaldır. Katkısız hormonsuz, kimyevi ilaçsız, İlaç olarak ta sanırım doğada bulunan bitkisel ilaç kullanırlar.
Bunların ürettikleri doğal ürünler bal tereyağı, peynirler, Amerika ve Avrupa marketlerinde çok sayıda alıcı buluyor.
Sizi bilmem, ama ben böylesi dogal, hilesiz, kolektif yaşamı, bu modern çağın yaşamına tercih ederim.
Çünkü böylesi toplum yapısında bu zamanda olduğu gibi kullan at kültürü yoktur. Yani pet şişeler, pet tabaklar, doğaya atılmaz, doga kirletilmez. Modern kapitalist çağın bir alışkanlığı ve gereği olan kullan at kültürü, insan ilişkilerinde de büyük ölçüde kullanılır hale gelmiştir, Böyle bie külturu benimsemek zor oluyor. Insan bundan dolayi her şeye rağmen eski doğal kültürü ve yaşama şartlarını anımsıyor veya tercih eder hale geliyor.
Ekleme
Tarihi: 15 Nisan 2025 - Salı
HIZLI BİR ÇAGDA ZAMAN HIZLA GEÇİYOR
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.