Kur'an'i Kerimin ilk ayeti İkra oku. Allah, Ümmi bir peygamber, vasıtasıyla insanlara okumanın önemini belirtir. Okuma sayesinde insanlar, gelişir, kişilik kazanır. Aralarında bilgi alış verişi yaparlar. Uygarlık, tekerleğin icadıyla ve yazının bulunuşu ile başlamıştır. İlk yazı, yazılı tablet, mezopotamya menşeli Sümer devleti döneminde kullanılmıştır.
Para bir Anadolu devleti olan Lidyalılar döneminde icad edilmiştir. Demek oluyorki uygarlık yolunda en önemli üç yol, tekerlek, yazı ve paradır. Bu üç unsura, belki de ilk önce ateşi'de eklemek gerek. Yunan mitolojisinde ateş önemli bir yer tutar. Ateş, insanlığın, aydınlanma ve bilim yolunda ilerlemesinin simgesi olmuştur. Aslında ateşin kutsallığı Ortadoğunun kadim eski dini olan, Zerdüşt dininde, önemi belirtilerek kutsanmıştır. Kim bilir, belki yunan tanrılarının ateş mitolojisi İran halklarının dini olan Zerdüşt dininden alınmıştır.
Antik Yunanistan tanrılarla doludur. doğada bulunan her şeyin, akla ne gelirse, fırtına, rüzgar, yağmur, ateş, tanrıları vardır. Erkek tanrılar olduğu gibi, kadın tanrıçalar da vardır. Aşk ve güzellik tanrıçası bile vardır. Bu kadın tanrıçanın adı Afrodit.
Tanrılar ateşin sahibidir. Ateşten yaralanırken, halk ateşi kullanamıyor. Ateş ise insanlar için çok önemli bir maddedir. Bundan dolayı, bir Yunan mitoloji kahrammanı olan Prometheus, ateşi , Olimpus dağında çalmış, insanlığın istifadesine sunmuştur. Bundan dolayı baş tanrı Zeus, Prometheus'u yakalatır, Kafkas dağında işkenceye tabi tutar. Onu Kafkas dağının tepesindeki işkenceden Zeus'un oğlu yarı tanrı Heakles Herkül kurtarır.
Böylece, halk, ateşten yaralanır. Medeniyete giden bir yol, ateş vasıtasıyla olur. Çeşitli unsurların birleşmesiyle insanlık tarihinde ancak ilerleme sağlanmış, kayd edilmiştir.
Yazının, okumanın keşfi ile insanlık tarihi kayda değer, anlamlı bir ilerleme sağlamıştır. Zira artık, her bilim dalı gibi, tarih bilimi ve tarih bilinci de ortaya çıkmıştır. Artık her şey, yazılı belgeler haline gelmiştir. Eski çağın bir süper devleti olan Babşl devleti hükümdarı Hmurabi kanunlar, yasalar yazmış, uygulama haline getirmiş, kayıt altına alınarak, ilerki kuşaklar, okuyarak, yazarak,
tarih sahnesine bir nesne değil, bir özne, ruh olmuşlardır. Bundan dolayı, dört büyük din, okumanın, yazmanın öneminden söz etmiştir. Zira bir insanın, br toplumun, gelişmesi, ilerlemesi okuma, yazma olmadan mümkün değildir.
Okuma, yazmaya en çok önem veren din ise İslam dinidir. Kutsal kitap Kur'an'da okumanın, düşünmenin, dolaysıyla, bilimin öneminden çok söz edilir. Neredeyse bir farz gibidir. Çeşitli hadislerde bu önem vurgulanır, emir edilir. "İlim Çinde olsa bile gidin öğrenin." denilir. "İlimi beşikten mezara kadar öğrenin." "Alimin mürekkebi, şehidin kanından üstündür." yine bir hadiste bir saat düşünmenin, çok sayıda ibadetten evla, üst olduğu belirtilir.
Tüm bunlara rağmen İslam aleminin ve müslümanların durumu bu anlamda yani medeniyet yolculuğunda içler acısıdır. Dünya ülkeleri arasında en az okuyan müslümanlardır. Ne yazık ki müslümanların çoğu, yeni bir şey öğrenmek istemiyorlar, adeta buna yeminli gibi bir hazin durum vardır. Sıradan müslümanlar İslam dinini yalnız, sadece namaz ve oruç zanediyorlar. Oysa okuma, yazma namaz kadar önemlidir.
Bir zamanların İslam uygarlığı şimdi, maalesef çöküş dönemini yaşıyor, İslam halklarının bu çöküşten, geri gidişten kurtulmaları için mutlaka okumaları yazmaları gerekiyor. Özelikle yeni kuşaklar, gençler, telefon ve bilgisayar kadar okumaya yazmaya önem vermeleri gerekiyor. Yoksa Okuyan, araştıran toplumların bir anlamda tutsağı olunur. Tüm yaş grupları dahil, özelikle, gençlerin şunu çok iyi bilmeleri, gerekir, okumadan, sorgulamadan gelişme olmaz.