Urfa dünyanın en eski şehirlerinden biri belki ilkidir.tarih boyunca Urfa'da çeşitli medeniyetler halklar yaşamışlar hüküm sürmüşler,bu nedenle doğruyu demek gerekirse,özelikle Urfa merkezinin hiçbir dönem homojen (aynı tür) bir etnik yapısı olmamış.Urfa'ya giydirilecek tek bir etnik yapı yamuk durur.Urfa deyimiyle dersek eyreti olur.
Zaten tek dil tek Milet söylemi tarihi maddi gerçeklerle bağdaşmaz,son çözümde Kemalist ideolojinin izlerini taşır.
Urfa tarihi hakkında en doğru araştırmayı yaptığı kabul edilen İngiliz tarihçi ve arkeoloğ kutsal şehir Edessa adlı eserinde tarih boyunca ilin heterojen (ayrı tür) yapısını saptar.Yakın bir tarihte Osmanlı devletinin sonuna kadar imparatorluğun her tarafında olduğu gibi Urfa'da diller dinler cami kilise havra barış içinde kardeşçe yaşarlardı.Ayrıca en önemlisi dikkat çekeni nerdeyse tüm el sanatları gayri Müslimlerin Ermeni Süryani Yahudilerin ellindeydi.Urfa'da çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Müslümanlar ise el sanatları konusunda becerikli değillerdi.
Bu konuyla ilgili yaşanmış tarihi bir mesel vardır.Yıl 1912 Urfa'da büyük kar senesi Kürtçe sala berfe pır olarak söylenir.
O yılın kışın ortasında şehrin hizan oğlu cami mahallesinde ünlü alim Kürt hacı ali efendi lakaplı ünlü bir alim vefat eder.Vasiyeti gereği bedi zaman mezarlığına defin edilmesi gerekir.Ancak yerde metrelerce kar vardır yollar kapalıdır.Müslümanlar bu cenazeyi nasıl kaldıracağız diye kara kara düşünürler.çünkü mahalle ile mezarlık arasında yaklaşık iki kilometre mesafe vardır.
Gayri Müslimler yanlarına gelir üzüntülü şaşkın hallerini görünce merak etmeyin komşular biz yolu açarız derler,ellerine kazma kürek alırlar,bedi zaman mezarlığına kadar yolu bir güzel açarlar,cenazeyi Birlikte mezara defin ederler.
Müslümanlar gayrimüslimlere karşı besledikleri ön yargılardan ve gördükleri bu yardımlardan dolayı mahçup olurlar.
Sahi siz niye Müslüman olmuyorsunuz derler,onların verdiği cevap tarihidir.Biz derler hoca efendi gibi Müslüman olamayız sizin gibi Müslümanlık ise bize lazım değil cevabını verirler.Ayrıca Urfa'da çok bilinen şeyh Maksut meselinde çarpıcı bir ayrıntıya gelelim.
İran'ın Nişabur şehrinden geldiği bilinen Allah dostu bu veli Urfa'nın güneyinde kayalık yüksek bir yerde Bir mağaraya yerleşir.Orada zikri ibadetle meşgul olurdu.
Bir gün o tarihte kıra eğlenmeye gelen bir ailenin çocuğu toprak destinde abdest alan şeyh Maksudun destini taş atar kırar,şeyh Maksut kızmaz bağırmaz çağırmaz,oğlum büyüyünce müşir olasın diye çocuğa dua eder.,gerçekten kim bilir belki o duanın tesiriyle gerçekten o çocuk büyür tahsil yapar müşir yüksek derece askeri bir yetkili olur.
Urfa'ya gelir şeyhi sorar öldüğünü söylerler,onun hatırasına şeyh Maksut türbesini ve kubbesini yapar Diğer sosyal bir mesel.Zamanında Urfa eşrafından esnafından muhterem bir zat,yanına sürekli gelen kendini acındıran tanıdık bir köylüye koyunun ürününe ortak olmak üzere kendine ve ona faydalı olmak amacıyla bir miktar koyun alır.
Adam her şehre geldiğinde bırakalım yağı yoğurdu peyniri getirmeyi,her gelişinde bir iki koyun öldü der,sürekli eli kayıplı boş gelir.
Köylü ortak son gelişinde ise çarşıdan aldığı bir kova yağsız yoğurdu adama getirir son koyununda öldüğünü söyler adamın zaten yüreği şişmiştir kovayı alır yalancı köylünün başına döker yüz akı ile biri birimizden kurtulduk der.yazının sonunda Urfa'da 1930'lu yılların merhum vaiz hocası hacı Abdullah hocayı anmadan geçemeyeceğim.
Hocanın doğruluğu dürüstlüğünden dolayı halk arasında evliya görmeyen hacı Abdullah hocayı görsün denilirmiş.
Kendisini yemeğe davet eden zenginlere benim evimde yemeğim var,siz gidin yoksulları yemeğe çağırın dermiş. Yazıyı Urfa'nın ünlü öz deyişi olan,iyilik er kişinin Karı.Kötülük her kesin Karı.sözü ile bitirmeli meseller kadar ders verici nitelikte oluyor.
Anasayfa
Yazarlar
NECDET ŞANSAL
Yazı Detayı
Bu yazı 808+ kez okundu.
URFA'NIN BAZI TARİHİ MESELLERİ 2
Urfa dünyanın en eski şehirlerinden biri belki ilkidir.tarih boyunca Urfa'da çeşitli medeniyetler halklar yaşamışlar hüküm sürmüşler,bu nedenle doğruyu demek gerekirse,özelikle Urfa merkezinin hiçbir dönem homojen (aynı tür) bir etnik yapısı olmamış.Urfa'ya giydirilecek tek bir etnik yapı yamuk durur.Urfa deyimiyle dersek eyreti olur.Zaten tek dil tek Milet söylemi tarihi maddi gerçeklerle bağdaşmaz,son çözümde Kemalist ideolojinin izlerini taşır.Urfa tarihi hakkında en doğru araştırmayı yaptığı kabul edilen İngiliz tarihçi ve arkeoloğ kutsal şehir Edessa adlı eserinde tarih boyunca ilin heterojen (ayrı tür) yapısını saptar.Yakın bir tarihte Osmanlı devletinin sonuna kadar imparatorluğun her tarafında olduğu gibi Urfa'da diller dinler cami kilise havra barış içinde kardeşçe yaşarlardı.Ayrıca en önemlisi dikkat çekeni nerdeyse tüm el sanatları gayri Müslimlerin Ermeni Süryani Yahudilerin ellindeydi.Urfa'da çoğunluğunu Kürtlerin oluşturduğu Müslümanlar ise el sanatları konusunda becerikli değillerdi.Bu konuyla ilgili yaşanmış tarihi bir mesel vardır.Yıl 1912 Urfa'da büyük kar senesi Kürtçe sala berfe pır olarak söylenir.O yılın kışın ortasında şehrin hizan oğlu cami mahallesinde ünlü alim Kürt hacı ali efendi lakaplı ünlü bir alim vefat eder.Vasiyeti gereği bedi zaman mezarlığına defin edilmesi gerekir.Ancak yerde metrelerce kar vardır yollar kapalıdır.Müslümanlar bu cenazeyi nasıl kaldıracağız diye kara kara düşünürler.çünkü mahalle ile mezarlık arasında yaklaşık iki kilometre mesafe vardır.Gayri Müslimler yanlarına gelir üzüntülü şaşkın hallerini görünce merak etmeyin komşular biz yolu açarız derler,ellerine kazma kürek alırlar,bedi zaman mezarlığına kadar yolu bir güzel açarlar,cenazeyi Birlikte mezara defin ederler.Müslümanlar gayrimüslimlere karşı besledikleri ön yargılardan ve gördükleri bu yardımlardan dolayı mahçup olurlar.Sahi siz niye Müslüman olmuyorsunuz derler,onların verdiği cevap tarihidir.Biz derler hoca efendi gibi Müslüman olamayız sizin gibi Müslümanlık ise bize lazım değil cevabını verirler.Ayrıca Urfa'da çok bilinen şeyh Maksut meselinde çarpıcı bir ayrıntıya gelelim.İran'ın Nişabur şehrinden geldiği bilinen Allah dostu bu veli Urfa'nın güneyinde kayalık yüksek bir yerde Bir mağaraya yerleşir.Orada zikri ibadetle meşgul olurdu.Bir gün o tarihte kıra eğlenmeye gelen bir ailenin çocuğu toprak destinde abdest alan şeyh Maksudun destini taş atar kırar,şeyh Maksut kızmaz bağırmaz çağırmaz,oğlum büyüyünce müşir olasın diye çocuğa dua eder.,gerçekten kim bilir belki o duanın tesiriyle gerçekten o çocuk büyür tahsil yapar müşir yüksek derece askeri bir yetkili olur.Urfa'ya gelir şeyhi sorar öldüğünü söylerler,onun hatırasına şeyh Maksut türbesini ve kubbesini yapar Diğer sosyal bir mesel.Zamanında Urfa eşrafından esnafından muhterem bir zat,yanına sürekli gelen kendini acındıran tanıdık bir köylüye koyunun ürününe ortak olmak üzere kendine ve ona faydalı olmak amacıyla bir miktar koyun alır.Adam her şehre geldiğinde bırakalım yağı yoğurdu peyniri getirmeyi,her gelişinde bir iki koyun öldü der,sürekli eli kayıplı boş gelir.Köylü ortak son gelişinde ise çarşıdan aldığı bir kova yağsız yoğurdu adama getirir son koyununda öldüğünü söyler adamın zaten yüreği şişmiştir kovayı alır yalancı köylünün başına döker yüz akı ile biri birimizden kurtulduk der.yazının sonunda Urfa'da 1930'lu yılların merhum vaiz hocası hacı Abdullah hocayı anmadan geçemeyeceğim.Hocanın doğruluğu dürüstlüğünden dolayı halk arasında evliya görmeyen hacı Abdullah hocayı görsün denilirmiş.Kendisini yemeğe davet eden zenginlere benim evimde yemeğim var,siz gidin yoksulları yemeğe çağırın dermiş. Yazıyı Urfa'nın ünlü öz deyişi olan,iyilik er kişinin Karı.Kötülük her kesin Karı.sözü ile bitirmeli meseller kadar ders verici nitelikte oluyor.
Ekleme
Tarihi: 20 Nisan 2016 - Çarşamba
URFA'NIN BAZI TARİHİ MESELLERİ 2
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.