Ulema; Âlimler, Umera ise; amirler, idareciler demektir. Her iki sınıf da toplumun temel taşlarıdır. İnançlarında sağlam, yönetimde adil, takva sahibi, ferasetli, adil siyasetle mücehhez, ahlak ilkeleri deruni, dünya sevgilerini elinin tersiyle iten, Âlim ve amirlerdir. Ay, güneş, yıldız gibidirler. Toplumun dert babalarıdır. Nefsi, şehveti, dünya sevgisini ilah edinen âlim ve amirler ise, toplum için bir derttir. Yüktür, çıkmaz sokaktır. Tarih geçmişe dayanır. Her toplumun geçmişte adil âlimleri ve amirleri olmuştur. Hâlihazırda da adil âlimler, amirler vardır. Gelmemiş günler için de olacaktır. Âlimlerden kastım din âlimleridir. Din Âlimleri dinin âlimi olur, beşeri siyasetin ağına düşmez, kaliteli amirlere doğru yolu gösterir, amire karşı hakkı ketmetmez. Amirlerin din dışı söylemlerini onaylamaz, hak aşığı olurlarsa toplum için en iyi yol göstericisi olurlar. Bu vasattaki âlimlere, amirlere hürmet edilir. Saygı duyulur.
Bir şartla bilhassa amirlerde sizden olanlar tabiri var. Sizden kasıt amirin tüm eylem söylemleri dine uyumludur. Bir toplum yönetiminde gerçek âlim ile gerçek amir yan yana gelir istişare eder. Toplum ıslahı ve toplum refahı için iyi kararlar alır, icraata konursa o toplum kolay kolay sarsılmaz. İşin gerçeği Âlim aslında umera iken, yöneten iken, asırlardır görev gaspı kravatlılarca yapılmış, âlimin fonksiyonu camiye hapsedilmiştir. Âlimde cübbe var cübbenin düğmeleri de yoktur. Gerçek âlim ne kimsenin önünde düğme ilikler, ne de yönetim, icra makamındakileri alkışlar. Davaları uğruna, idam sehpasına götürülmeden önce zalim amirlerce “benden özür dile seni affedeyim” denmişse de affedilmeyi zillet sayan, davasından zerre taviz vermeyen âlimler, davası uğruna canını vermeyi tercih etmişlerdir. Gerçek insanlık tarihi bu kahramanlarla doludur.
İslam ülkelerinin yönetimleri, demokrasi, çıkarlara göre krallık, başka isimlerle cilalanmış, dansözler dans ederken, yönetimdeki bir başbakan “işte çağdaş Türkiye” diyebilmiştir. Başka namdar bir başbakan da siyasi hayatımda mal olsa İmam-Hatiplerin orta kısmını kapatacağım demiş, çekinmeden gereğini yapmış, siyasi hayati da son bulmuştur… Sözde bir âlim de üstelik kabe imamı “kralımızla Amerika dünyayı dizayn ediyor” demiş ise, böylesi amirlerin, âlimlerin zihniyet sahiplerinin neyine yönetilen saygı duysun. Şu an İslam ülkeleri halkı yöneticilerden bunalımdan tek şey istiyor. Huzur, adalet, adil paylaşım… Amirin inancı bile pek nazara alınmıyor. Yeter ki, can, mal, inanç emniyette olsun. Gözyaşı dinsin, analar ağlamasın yeter.
Ne yazık ki, islam coğrafyası kurtlar sofrasına bürünmüş, kurtlarla göbek bağı olan amirler çaresiz, âlimler suskun. Suskunluktan bazı âlim geçinenler zalimlerin suç ortakları. Hani haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır. Duygular sus pus. Elimizdeki Kuran, sunnet, fikih kısaca islam inancı ilkeleri eleştirdiğimiz gerçek âlimlerce tüm sıkıntılara, bedeller ödemelere rağmen silsile yolu ile günümüze kadar gelmiş, getirilmiş, bizler ise onların mirasyedileriyiz. O gerçek âlimler şimdi kalksa bize nazar etse, bize ne derler acaba? Helal haram karışmış, ilahi emirlere isyan bayrağı çekilmiş, bozulmaması istenen ulema ve umera bozulmuş, tabiri caiz ise iki sınıfta yönetilenlerce ağlama duvarı, tapınak haline getirilmiştir. Mürit şeyhin kerametlerini, uçuşunu anlata anlata bitiremiyor. Umera da ayni nakaratta. Bu durum bir toplumun yıkımıdır Ulema ve Umeranın vahdeti, ümmetin vahdeti demektir.
Ulema ve umera ile ilgili bir hadis nakledeyim, ne demek istediğim anlaşılsın: Allah Resulü (sav) buyurur: "Benden sonra başınıza bir kısım yöneticiler geçecektir, onlardan kabul edeceğiniz hareketler olduğu gibi, reddedeceğiniz hareketler de olacaktır. Onların hareketlerini reddeden bir kimse, kendini günahtan korumuş olur. Onları hoş görmeyen bir kimse ise, selamette kalır. Fakat onlara tabi olan ve hallerinden razı olan Allah’ın rahmetinden uzaklaşır.” Sahabe; “biz onlarla muharebe edelim mi?” diye sorunca Allah
Resulü (sav); “Hayır! Onlar namazı kıldıkça onlarla muharebe etmeyiniz.” Buyurmuştur. (Muslim 226.-Ümmü seleme) Başka söze ne hacet? Adil idareciler kıyamet gününde iltimasla mükâfatlandırılırlar. Gerçek âlimin ölümü, âlemin ölümü demektir. Âlim ve amirleri bozulan toplumların kurtarıcıları NATO, AB, ABD, olur ki, dünyada huzur olmaz. Allah muhafaza! Adil bir dünyanın oluşumu gerçek ulema ve umeraları beklemektedir. Vesselam.