Ben ilimdeki sivil toplum başkanlarına şaşıyorum.
Siz sivil toplum başkanları, siz odalar, dernekler, kurum başkanları sizler orada ne işleriniz var sizler ne işler yaparsınız?
İlimin en önemli tarım kaynaklarından olan şehrimizde sanayileşme atağına geçemediği yıllardır ilimizde sanayi bazında yerlerin var olduğu orada fabrika nitelikli yerler var ama orada yapılan durumlara bakın içler acısı içindedirler.
Sivil toplum başkanları ilime hizmet amacından çok çıkar amaçlı duruma gelmişler ve oturdukları koltukları kendi ata makamları gibi görüp işleri kendi emri havalesinde idame etmektedirler.
Tarıma dayalı bir il olmamızın ülkemizin tahıl bazında resmen ülkemizin tahıl merkezi konumunda olan ilimizde tarıma dayalı ürünlerin sadece tarımsal üretimi yapılmaktadır. İlimiz tarım ürünü ürettiği andan sonrası önemli tarımda üretilen ürünlerin işlemeciliği ilimizde sıfır noktasında. Bunlardan bazılarını örnek vermek gerekirse 1950 yılarından 1980 yılları arasında ilimizde un fabrikaları bulgur fabrikalarından geçilmez durumda idi. O zamanın ilkel ve o günün şartlarındaki fabrika kurmalarının yüksek maliyetlere mal olduğu günlerde yapılırken şimdiki sanayileşmenin ve teknolojinin getirdiği kolaylıklara rağmen geçmişteki o dünkü konumda değiliz.
Şimdi ticaret borsası diye bir kurum kalkıp tarım ürünleri üretimi değil de tarım ürünleri stoklama depolama hizmete koymuştur. Bu işlem benim nezdim de ne demektir bilir misiniz? Stokçuluk yani halk arasında sokak dilinde faizcilik böyle bir işe önderlik eden sivil toplum kurumun yaptığı göreve ben alkış tutuyorum.
İlimde üretilen diğer tarım ürünü Fıstık aynı kaderi yaşamaktadır. İşin özünde eskiden asırlar önceden ilimizin verimli topraklarını sadece tarımın tahıl ürünleri üretimine kullanma amaçlı işletilmekte idi. Komşu ilimizin arazilerinin ve coğrafi bakımdan verimsiz ve az olmasından bu arazileri değerlendirme amacıyla fıstık üretimine yönelme gösterdiler. Ürettikleri ürünleri kendileri işleyip son aşamasına kadar yapılan tüm işlemleri yaparak halkın önene sundular. Bu arada her kesim Antep fıstığı olarak beyinlere kazınmaya başladı. Böyle bir hizmet içinde olan Anteplilerin gün geçtikçe bu sektörde büyük aşamalar kayıt etmeye başladılar. Fıstık derken çerez bakımından gelişmiş bir sanayiye sektöre sahip oldular. Bizim Şanlıurfa halkının fıstık ürünlerinin bol kazanç sağladığından büyük bir değişimle ilimizin çorak ve verimsiz olan topraklarını fıstık bahçelerine dönüşüm başladı bu dönüşümle gelinen son nokta ülkemizin fıstık üretiminde nerde ise 60 ila 80 arasında ilimizin ürettiği fıstıklardan sağlanmaktadır. Bu üretimle sadece ağaçtan hasat etiğimizle bitiyor. İlimizde fıstık işletmeciliği olmadığından fıstık iletmeciliğinin yapılmadığından ilimin bazı kesimi fıstık bizim neden halen Antep denilmektedir deyip nara atıyorlar. Dur be kardeşim üreten değiş işleten önemli işleten. Birçok insan bu fıstık ürünün faiz nitelikli ticaret amacıyla alım satım yapmaktadır. Sadece kendilerini kandırıyorlar vade ile faiz işlemi adına fıstık satım fıstık vadeli verdir. İslam dininde bunun diğer adı faizciliktir.
Diğer bir yandan bir sivil toplum başkanı kalkıp benim ilçem komşu ile bağlansın ya be kardeşim sen kimsin ya sen şahsi düşüncen olsa dahi senin sivil toplum adına bir sivil toplum başkanlık makamına yakışmayacak bir beyanat vermeye senin ne hakkın var?
Seni seçen halkına seni seçen oda üyelerine saygın olmasa da bulunduğun makamın mevki oturduğun makamın kuralları gereği öyle bir duruma düşünceye müsaade edecek yer değildir. Be adam sen kendi fikir ve ideolojini başkanlık sıfatını o makamı, mevkii bıraktıktan sonra istediğin beyanatı açıklamaya istediğin bildiriyi okumaya en doğal hakkındır.