NECDET ŞANSAL
Köşe Yazarı
NECDET ŞANSAL
 

HANGİ MUHACİR HANGİ ENSAR

Şanlıurfa Eyyubi’ye ilçesinde iki kardeşin Suriyeli bir grup tarafından öldürülmesi iki kişinin de yaralanması sonucu ilimizde büyük bir gerginlik yaşandı. Suriyeli mültecilere ve iş yerlerine yönelik saldırılar yapıldı. Neyse ki güvenlik güçlerinin önlemleri sonucu olaylar büyümeden önlenmiş oldu. Ama maalesef görünen o ki ancak şimdilik önlemiş oldu denilebiliyor. Hala tehlike teşkil edebilecek bir potansiyel mevcut. Çünkü Şanlıurfa yaklaşık 500 bin Suriyeli göçmeni entegre edecek toplumsal bünyesine katacak bir güce ve olanağa sahip değil. Aslında mültecilere yönelik bu saldırılar hatta linç girişimleri daha evvel birikmiş bir öfkenin sonucu oldu. Yani iki Urfalı vatandaşın öldürülmesi bardağı taşıran son damla oldu diyebiliriz. Toplumsal bir linç girişimine kadar gidebilecek böylesi toplumsal bir öfkenin nedenini bulmak zorundayız. Bu duruma nasıl gelindi sorusuna yanıt bulunduğu zaman Ancak böylelikle soruna çözüm bulma aşamasına gelir. Olayın analizini yapacak olursak bu vahim durumun oluşmasının bir değil bir çok etkeni olduğu anlaşılır görülür. Bu etkenin bana göre en önemlisi belirleyici olanı Sosyal kültürel farklılıktır. Belki ekonomi sonra gelir. Her ne kadar birileri inanç olarak veya ideolojik olarak Muhacir ve Ensar’ı güncellemek ister öneminden söz etmek isterse de bunun ne yazık ki somut gerçeklikte yani yaşamda büyük ölçüde pek karşılığı olmadığı görülüyor. Bir düşünürün dediği gibi tarihsel olaylar ve şahsiyetler buna özelikle peygamberler de dahildir ilkinde trajik olarak ortaya çıkarlar, sonra tekrarı mümkün olmaz diyor. Urfalı hemşerilerimiz önceleri gerek dinsel gerekse insani duyarlığından dolayı savaştan kaçıp gelen bu insanlara karşı iyi davrandılar. Son zamanlarda halkta bu insancıl duygu ve düşünce azalmaya başladı. Tabi bu olumsuz tutum bir tek hemşerilerimizden kaynaklı değil. Neden sonuç ilişkileri içerisinde etki ve tepki oluştu. İş yerleri açan vergi vermeyen, ucuz ücretle çalışan Suriyeliler, yerli işçilerin ücretlerinin düşmesine en önemlisi işsizliğe neden oluyordu. Ayrıca devletin kendi vatandaşlarından fazla mültecilere verdiği maddi olanaklar, ücretler parasız sağlık hizmetleri doğal olarak rahatsızlık yaratmış oldu. Hele farklı yaşam tarzları olayların oluşmasının diğer önemli bir boyutu. Bir kısım Urfalı gençler biz vatanımız için askere gidiyoruz ölüyoruz, Suriyeli gençler ise keyif ve zevklerinden geri kalmıyor dediklerini duydum. Gerçekten ilimizde çoktan unutulmuş olan keyif veren nargile yaşam alanımıza girmiş oldu. Bu durumlar haklı olarak eleştiri konusu oluyor. Savaştan gelen insanların duyarlı ve üzüntülü olmaları gerekir diye düşünülüyor. Sonuç olarak bu kadar büyük bir mülteci nüfus Urfa halkı için büyük bir sorun teşkil ediyor. Bu olumsuz durumu her alanda gözlemek için sosyolog olmaya gerek yok. Sorun açık bir şekilde belli oluyor ve görünüyor. Yapılması gereken Suriyelilerin en azından yarısının başka illere dağıtılması veya kendi devletlerinde bir tampon bölgeye yerleştirilmeleri olmalı. Binlerce göçmen eğer dini bayramlar da ülkelerine adeta tatile gidiyor sonra tekrar geri geliyorsa orada kalmalılar.
Ekleme Tarihi: 04 Ekim 2018 - Perşembe

HANGİ MUHACİR HANGİ ENSAR

Şanlıurfa Eyyubi’ye ilçesinde iki kardeşin Suriyeli bir grup tarafından öldürülmesi iki kişinin de yaralanması sonucu ilimizde büyük bir gerginlik yaşandı.

Suriyeli mültecilere ve iş yerlerine yönelik saldırılar yapıldı. Neyse ki güvenlik güçlerinin önlemleri sonucu olaylar büyümeden önlenmiş oldu.

Ama maalesef görünen o ki ancak şimdilik önlemiş oldu denilebiliyor. Hala tehlike teşkil edebilecek bir potansiyel mevcut. Çünkü Şanlıurfa yaklaşık 500 bin Suriyeli göçmeni entegre edecek toplumsal bünyesine katacak bir güce ve olanağa sahip değil.

Aslında mültecilere yönelik bu saldırılar hatta linç girişimleri daha evvel birikmiş bir öfkenin sonucu oldu. Yani iki Urfalı vatandaşın öldürülmesi bardağı taşıran son damla oldu diyebiliriz.

Toplumsal bir linç girişimine kadar gidebilecek böylesi toplumsal bir öfkenin nedenini bulmak zorundayız.

Bu duruma nasıl gelindi sorusuna yanıt bulunduğu zaman Ancak böylelikle soruna çözüm bulma aşamasına gelir. Olayın analizini yapacak olursak bu vahim durumun oluşmasının bir değil bir çok etkeni olduğu anlaşılır görülür. Bu etkenin bana göre en önemlisi belirleyici olanı Sosyal kültürel farklılıktır.

Belki ekonomi sonra gelir. Her ne kadar birileri inanç olarak veya ideolojik olarak Muhacir ve Ensar’ı güncellemek ister öneminden söz etmek isterse de bunun ne yazık ki somut gerçeklikte yani yaşamda büyük ölçüde pek karşılığı olmadığı görülüyor.

Bir düşünürün dediği gibi tarihsel olaylar ve şahsiyetler buna özelikle peygamberler de dahildir ilkinde trajik olarak ortaya çıkarlar, sonra tekrarı mümkün olmaz diyor.

Urfalı hemşerilerimiz önceleri gerek dinsel gerekse insani duyarlığından dolayı savaştan kaçıp gelen bu insanlara karşı iyi davrandılar. Son zamanlarda halkta bu insancıl duygu ve düşünce azalmaya başladı.

Tabi bu olumsuz tutum bir tek hemşerilerimizden kaynaklı değil. Neden sonuç ilişkileri içerisinde etki ve tepki oluştu. İş yerleri açan vergi vermeyen, ucuz ücretle çalışan Suriyeliler, yerli işçilerin ücretlerinin düşmesine en önemlisi işsizliğe neden oluyordu.

Ayrıca devletin kendi vatandaşlarından fazla mültecilere verdiği maddi olanaklar, ücretler parasız sağlık hizmetleri doğal olarak rahatsızlık yaratmış oldu.

Hele farklı yaşam tarzları olayların oluşmasının diğer önemli bir boyutu. Bir kısım Urfalı gençler biz vatanımız için askere gidiyoruz ölüyoruz, Suriyeli gençler ise keyif ve zevklerinden geri kalmıyor dediklerini duydum.

Gerçekten ilimizde çoktan unutulmuş olan keyif veren nargile yaşam alanımıza girmiş oldu. Bu durumlar haklı olarak eleştiri konusu oluyor.

Savaştan gelen insanların duyarlı ve üzüntülü olmaları gerekir diye düşünülüyor. Sonuç olarak bu kadar büyük bir mülteci nüfus Urfa halkı için büyük bir sorun teşkil ediyor. Bu olumsuz durumu her alanda gözlemek için sosyolog olmaya gerek yok.

Sorun açık bir şekilde belli oluyor ve görünüyor. Yapılması gereken Suriyelilerin en azından yarısının başka illere dağıtılması veya kendi devletlerinde bir tampon bölgeye yerleştirilmeleri olmalı. Binlerce göçmen eğer dini bayramlar da ülkelerine adeta tatile gidiyor sonra tekrar geri geliyorsa orada kalmalılar.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve yeniurfagazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.